"Temiz ve yeni elbise giyiniz. Gittiğiniz yerlerde, ahlakınızla, sözlerinizle, İslam'ın vekarını, kıymetini gösterdiğiniz gibi, giyiminizle de saygı ve ilgi toplayınız." (Seyyid Abdülhakim Arvasi)
Seyyid Abdülhakim Arvasi, 1865 yılında Van'ın Başkale ilçesinde doğmuştur. Abdülhakim Efendi'nin babası bir Nakşi şeyhi olan Seyyid Mustafa Efendi'dir.
Abdülhakim Arvasi Efendi, Irak'ın çeşitli yerlerinde eğitim almıştır. Arapça, Arap Edebiyatı, kelam, İlahi ve tabii hikmetler, matematik, geometri, tefsir, hadis, fıkıh ve tasavvuf, eğitim aldığı alanlardır.
On dört yaşındayken Seyyid Taha Hoca'nın halifesi olan Fehim Efendi'ye bağlılığını bildirmiştir. Hem dini hem de tasavvufi eğitimde olgunluk kazanan Abdülhakim Efendi, yirmi yaşında Van'a geri dönmüştür.
Memleketinde medrese yaptırmış ve büyük bir kütüphane kurmuştur. Yirmi yıl bütün öğrencilerinin masraflarını da karşılamak suretiyle bu medresede hocalık yapmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sırasında, Hoca Efendi şehirden şehire dolaşırken 1919'da İstanbul'a gelir ve yerleşir. Daha sonra da Kaşgari Dergahı'nda şeyhlik, vaizlik ve imamlık; Süleymaniye Medresesi'nde de tasavvuf hocalığı yapmaya başlar.
Kurtuluş Savaşı sırasında, eli silah tutanların Anadolu'ya geçip Kuvay-i Milliye'ye katılması, para ve mal ile de yardım yapılması konusunda milleti teşvik etmiş ve birçok insanın İstanbul'dan Kuvay-i Milliye'ye katılmasına öncülük etmiştir.
Seyyid Abdülhakim Arvasi, 1943 yılında rahatsızlanmış ve bu rahatsızlığı sonucu vefat etmiştir. Abdulhakim Arvasi Efendi, arkasında örnek ahlakı ve nasihatlarının yanında Er-Riyazü't-Tasavvufiyye ve Rabıta-i Şerife isimli iki eser bırakmıştır.
Önemli Tavsiyeleri
Allah'ın emir ve yasaklarını insanlara anlatan ve kendisine Silsile-i aliyye adı verilen büyük alimlerden Abdülhakim Arvasi Efendi, sohbet ve vaazlarında İslam'ın özüne yönelik çok önemli anlatımlar yapmıştır.
Seyyid Abdulhakim Arvasi Efendi, Allah'ın dünya üzerindeki herşeyi yaratırken onu bir sebebe bağladığını ve insanların birşeyin olması için Allah'a dua ederek sebeplere sarılması gerektiğini söylemiştir:
"Allahü Teala, herşeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunları diyoruz. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lazımdır. Mesela buğday hasıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lazımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü Teala'nın bu adeti içinde meydana gelmektedir. Allahü Teala sevdiği insanlara iyilik, ikram olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak için bunlara, adetini bozarak sebepsiz şeyler yaratıyor." (Seyyid Abdülhakim Arvasi)
Kardeşliğin önemini şu sözleriyle vurgulamıştır:
"Hak Teala'nın hakimliğini tanıdığınız, emaneti ve emniyeti bozmayarak çalıştığınız zaman, birbirinizi ne kadar sevecek, birbirinize ne kadar bağlı kardeşler olacaksınız. Sizin o kardeşliğinizden Allah'ın merhameti neler yaratacaktır. Kavuştuğunuz her nimet, hep Hakk'a imanın hasıl ettiği kardeşliğin neticesi ve Allahü Teala'nın merhamet ve ihsanıdır. Gördüğünüz her musibet ve felaket de; hep kızgınlığın, nefretin ve düşmanlığın neticesidir. Bunlar ise Hakk'ı tanımamanın, zulm ve haksızlık etmenin cezasıdır." (Seyyid Abdülhakim Arvasi)
Allah'a şükretmenin önemini ise şöyle anlatmıştır:
"Hamd, O nimet vericiyi ibadetle bilmektir. Şükür,
Hakk'ın kuluna verdiğini O'nun yolunda kullanmaktır. (Maneviyet Dünyamızda İz Bırakanlar, Vehbi Vakkasoğlu, s. 29)
İslam'ın tebliği için temizliğe ve giyim kuşama son derece önemi veren Arvasi Efendi, müminlerin de buna önem vermeleri için onları teşvik etmiştir:
Beşeriyet ne kadar uğraşırsa uğraşsın, sevip sevilmedikçe, ızdırap ve felaketten kurtulamaz. Hakk'ı tanımadıkça, Hakk'ı sevmedikçe, Hak Teala'yı hakim bilip, O'na kulluk etmedikçe, insanlar birbirini sevemez. Hak'tan ve Hak yolundan başka her ne düşünülse, hepsi ayrılık ve perişanlık yoludur." (Seyyid Abdülhakim Arvasi)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 05. sayı (Kasım 2004) 46. sayfada yayınlanmıştır.