Şunu bil ki, Hak Tealâ daha evvel anlattığımız kürsî içinde şeffaf yuvarlak dairevi bir cisim yaratmıştır. Bunu da 12 eşit parçaya ayırmıştır. Bu parçalara BURÇLAR adını vermiştir.
Bu burçlar, sulu ve topraklı, havalı ve ateşli unsurlardan mürekkep olup, tıpkı dünya ehlinin unsurları gibidir. Hak Teala her bir burçta, Cennet ehlinden bir melaikeyi orada iskan ettirir. İşte bu burçlardan, Cennetlerde tekevvün edecek şeyler tekevvün eder. Tekevvün etmeyecek olanlar da tekevvün etmez.
Gerçek olarak bütün âlemin öncülüğünü bu 12 burçta bulunan 12 melâike yapmaktadır. Böylelikle bu 12 burç alemlerin gerçek olarak imamlığını yapmaktadır. Bu 12 melâike yerlerinde sabit olup tekevvün itibariyle bulundukları menzillerden hiç bir sebeple değiştirilmezler."
İslâm Tasavvufunun en büyük şahsiyetlerinden biri olan, dünyaca ünlü Muhyiddin Arabî , "FUTÛHAT-I MEKKÎYE" isimli değerli eserinde, burçlar ile ilgili bunları söyledikten sonra yine aynı eserinde özetle şöyle anlatıyor:
"Arşın esası 4 kâide üzerine oturtulduğundan, bu burçlar 12 olmasına rağmen 4 mertebe üzerinde bulunmaktadırlar.
Fakat bu konaklar üçtür. Bunlar Dünya, Berzah ve Ahirettir. Bu konaklardan her bir konağın 4 menzili vardır. Bu konaklarda bunların hükmü geçer. 3 konağı 4 menzille çarparsak 12 eder ki, bu 12 burca tekabül eder.
Bunlardan KOÇ - ASLAN - YAY burçları dört menzilin etkisi altında bulunmakla beraber, aynı mizaç ve mertebededir. BO?A - BAŞAK - OĞLAK başka mertebede aynı mizaçtadır. iKiZLER - TERAZİ - KOVA aynı mizaçtadır. YENGEÇ - AKREP - BALIK başka mertebede aynı mizaçtadır."