Olağanüstü bir hayatın mıknatısı olmak..

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Olağanüstü bir hayatın mıknatısı olmak..
« : 10 Mart 2009, 22:52:55 »

OLAĞANÜSTÜ BİR HAYATIN MIKNATISI OLMAK


Ali KARAKUŞ
FF Eğitim ve Danışmanlık

Çok şey başarabilir ama kendimizi kötü hissedebiliriz. Hiçbir şey başaramayıp çok şey başardığımızı düşünebilir ve kendimizi çok iyi hissedebiliriz. Ama hayat değişkendir. Hisler değişir, düşünceler değişir, biz değişiriz ve istatistik gerçeklik içerisinde sınırsız sayılabilecek kadar çok sayıda ana sahip olduğumuz bu ömür diliminde; arada bir zikzaklar çizsek de gerçekte ne kadar büyük bir insan olduğumuza ilişkin kendi gerçeğimize sürekli yakınlaşırız.

Büyük bir insan olmak ise bizim yaptıklarımızla, kullandığımız şu ya da bu teknikle değil kim olduğumuzla ilgili bir kavramdır. Bir şeyleri doğru "yaparak" sonuç almak değil doğru biri "olarak" yaşamakla ilgilidir.

Ne kadar büyük bir insan olduğumuz ne kadar büyük düşüncelere sahip bir insan olduğumuzla belirlenir. Düşüncelerimiz ve (düşünsel alışkanlıklarımız) ne kadar olgun, ne kadar eğitimli, gelişmiş ve kendi kontrolümüzde olursa duygusal dünyamız, davranışlarımız, alışkanlıklarımız aracılığıyla o kadar "büyük" (olağanüstü) bir hayatı bir mıknatıs gibi kendimize çekeriz.

Şimdi sizlere önereceğim kurallar olağanüstü kişiler, koçlar, rehberler veya öğretmenler tarafından damıtılmış sizlerin de üzerinde düşünerek ve kendiniz uygulayarak doğruluğunu deneyimleyebileceğiniz basit ama derin çekim kuralları.

1. Bencil = Kişilikli Ol

Yanlış duymadınız; bencil olun. Çünkü; "istediklerimi hayatıma çekebilmem için önce bir ben olmalı." Diğer bir deyişle insan sadece kendisi dışındaki insanlar, başkaları için değil en önce kendisi için yaşamalıdır. Aksi taktirde kendisini yok sayarak hayatına mutluluğu, gelişimi, huzuru dahil etmesi mümkün değildir.

Ancak bencil olmak; ben-merkezli, kayıtsız, sorumsuz, megaloman ya da kendine aşık biri olmak değildir. Basitçe kişiliksiz bir süzgeç haline gelerek hayatın, üzerinizden bir silindir gibi geçip gitmesine izin vermemek demektir. Sizin bu hayata hiçbir iz bırakamadan, hiçbir etki yapamadan olup biteni kabullenerek tepki vermemeniz demektir. Aslında bencillik sahip olduğumuz ama kullanmayı unuttuğumuz ya da kullanmaya korktuğumuz bir özgürlüktür. Hak ettiğini isteme ve alma özgürlüğüdür. Çünkü insanın en öncelikli sorumluluğu kendisini mutlu etmektir.

2. Sağlam Karakter Geliştir

Onurlu, sağlam, dürüst, doğru, açık, ilgili, içten, cesur, nazik, tutarlı, saygılı, bağışlayıcı, anlayışlı, vizyon sahibi... sağlam karakterli, "büyük" bir adam ol dostum. Değerleri ve prensipleriyle yaşayan böyle karakterli bir insan olduğumuzda - hayatın tüm olağanüstü güzellikleri bize aktığı gibi, onları idrak edecek duyarlılığa da sahip olabiliriz. İşin ilginci çoğu kez kendimizi zaten "yeterince" karakter sahibi zannetmemizdir. Ancak başkalarına kıyasla ne kadar karakter sahibi olursak olalım, "kendimize kıyasla" hepimizin gidebileceği çok uzun bir yol olduğunu hatırlamak lazım.

3. Mecburiyetleri Aş

Hayatına doğru şeyleri çekebilmek için mecburiyet düşüncesini yenmelisin. Çünkü mecburiyet düşüncesi, bizi, kendimizi daha da çok mecbur hissedeceğimiz şeylerle dolu bir hayata çeker.

"Korkulardan kurtulmak, ayakta kalmak, kendini korumak, rekabette kazanmak" gibi ilkel insana ait bir hayat çerçevesi yerine "kendini gerçekleştirmek, kendini ifade etmek, doyurucu ilişkiler yaşamak, hayatın tadına varmak" istiyorsak önce hayatta bir çok şey için zaten mecbur olmadığımızı, çoğu zaman sadece bilinçsiz bir seçim yaptığımızı bilmeliyiz. Mecbur değiliz ama değiştirmekten korktuğumuz için mecbur olduğumuzu düşünmeyi seçiyoruz. Örneğin sevmediğimiz bir işte çalışmaya mecbur muyuz? Hayır. Sadece o işte çalışmamanın olası sonuçları ile çalışmanın sonuçlarını kıyasladığımızda çalışmaya devam etmeyi ya da ayrılmayı seçiyoruz. Böyle düşünmek ve seçimi ben yapıyorum demek sorumluluk gerektirir. Aslında mecburiyet hissimizin bize söylediği basitçe şudur; "Mecbur olduğunu hissettiğin şeyi hayatından temizle."

4. Bugünde Yaşa

"Çekim (hayat) şu anda işler; dünde veya yarında değil." Şu anın farkında olmaz isek; şu anın getirdiklerine ve fırsatlarına kapalıyız demektir. Aslında şu an yaşadığımız an dışında gerçekten bir an olmadığı için tüm fırsatlara kapalıyız demektir. Oysa biz zihnimizde ya sürekli olarak geçmişi evirir çevirir, keşkelerle ya da pişmanlıklarla geçmişe takılıp kalırız ya da gelecek için endişe duyar, planlar yaparız. Neredeyse zamanımızın sadece %1'inde şimdide yaşarız. Oysa oran tam tersi olmalıdır. Araba kullanırken sürekli dikiz aynasıyla geriye bakamayız. Aynen gideceğimiz yer ya da yolun göremediğimiz, bilmediğimiz bölümleri için devamlı olarak endişelenip haritaya bakamayacağımız gibi. Hemen önümüzü, yolu kollamalıyız. Yoksa kaza yapmak kaçınılmaz olur.

5. Tepki Değil Cevap Ver

"Öğreninceye kadar, öğrenmemiz gerekeni hayatımıza çekeriz." O yüzden başımıza gelenlerden, karşılaştığımız problemlerden almamız gereken dersi almalıyız. Biz o dersi alana kadar aynı tür problemler hayatımızda tekrar tekrar karşımıza çıkar. Bu da sıradan, tekdüze bir hayat demektir. Öneri basit aslında; "hayatına sıradan olmayan şeyleri çekmek istiyorsan; sıradan olma". Herkesin düşündüğünden farklı düşün. Kendin geçmişte düşündüğün, tepki verdiğin yoldan farklı düşün, farklı tepkiler ver. Problemleri sadece çözme; onlardan öğren ve hayattan alman gereken dersi kaçırma. Çünkü başlangıçta bir problem de olsa her olay bir fırsata dönüşür - sen dönüştürürsen.

6. Keyifle Katkı Yap

Duygular düşüncelerden daha yoğun ve güçlüdürler. Dolayısıyla da daha çabuk ve kolay çekim yaratırlar. Olumlu duygular içerisindeki bir insan, hayatına çok daha güçlü bir şekilde fırsatları, çözümleri, dostları� çekecektir. Çünkü "ne yaptığımızdan çok nasıl yaptığımız çekimin gücünü belirler." Diğer bir deyişle eylemden alınan keyfin (olumsuz tarafından bakarsak sıkıntının) yoğunluğu çekimin gücünü yaratır. Üstelik keyif bulaşıcıdır da. Öte yandan keyifle başkalarına katkı yapmak, değer katmak sizi de değerli yapar. Siz hayata ne verirseniz (olumlu ya da olumsuz) hayat cömertçe size karşılık verecektir. Başkalarının gelişimi için keyifle çaba gösterdiğiniz; onlara öğrettiğinizde aynı zamanda bildiklerinizi içselleştirmiş de olursunuz. Katkı yapmadan, hayata değer katmadan hayattan istediklerimizi alamayız. O yüzden insanlara onların istediği şekilde yardımcı olun ve bundan keyif alın.

7. Derinden Etkile

"Başkalarını etkiledikçe çekim alanınız ve gücünüz artar." (Ya da tersi; çekim alanınız ve gücünüz yüksekse başkalarını derinden etkilersiniz.)

Bizler çoğu zaman kendi küçük Dünyamıza odaklı bir hayat yaşarız. Onun dışında kalan Dünyayı pek anlamaya, keşfetmeye, ondan öğrenmeye çalışmayız. Anlamaya çalışmak yerine kendimizi anlatmak derdindeyizdir. Belli alışkanlıklarımız vardır ve değişmeye, gelişmeye pek niyetimiz de yoktur. Onun yerine boş bir çaba içerisine girer her problemde, sıkıntıda kendimizi değil başkalarını, dışımızdaki Dünyayı değiştirmek isteriz. En azından değişsin isteriz.

Oysa çok temel bir gerçek vardır; kendimiz dışında hiçbir şey üzerinde gerçek bir kontrolümüz yoktur. Sırf ben değiş dedim diye Dünya değişmez. Dünya sana bana pek kulak asmaz. Ta ki insanların hayatına dokunup; gerçek bir dost, özel bir insan oluncaya; sonuçlar, hedefler yerine insanlara odaklanarak ilham verici, etkileyici ve kaçınılmaz olarak çekim gücü çok yüksek bir insan haline dönüşünceye - "oluncaya" kadar. Ancak o zaman sözcükleriniz insanları uyandırır - siz uyandırmak için özellikle seçmeseniz de.

8. Yeteneklerini "Utanmadan" Pazarla

"Sen kendi değerini düşük buluyorsan, kimse fiyatını yükseltmeyecektir." (Hayatına değeri düşük şeyleri çekersin.) Başka türlü ifade etmek gerekirse, "Sen kendi gözünde çekici olmazsan başkalarının senin çekimine kapılmalarını bekleyemezsin." O yüzden kendinle gurur duyacağın şeyler yap; öz-değerini geliştir. Birileri gibi olmaya çalışma ve kendini kimseyle kıyaslama. Çünkü bu, insanı başkalarına bağımlı hale getirir. Kendine ve başkalarına daha az söz ver. "Kendini özgürleştir"; hayatın peşinden koşturmayı bırakıp takdir etmeye bak. Başkalarının senden beklediklerinden sıyrıl. Hep iyi çocuk olmaktan vazgeç; bazen radikal hatta (başkalarının gözünde) "kötü" ol. Kendine bu izni ver.

9. Hayattayken Yaşa

"Yaşamasını bilmek çekim yaratır; bir yaşam tarzının peşinden koşmak ise sadece kendi kendimizi baştan (ve yoldan) çıkarır."

Bizler yaşadığımız hayatın akışı içerisinde her gün o kadar çok "olağanüstü bir hayat nasıl olmalı?" sorusunun cevabına ilişkin yanlış fikirlerle pompalanıyoruz ki neredeyse yetersizliklerinden ötürü yaşadığımız hayattan nefret eder hale geliyoruz. Tek derdimiz olağanüstü bir "yaşam" değil belli bir şekilde giyinilen, yenilen, içilen, belli şeylere sahip olunan, belli insanlarla, belli şekillerde bir araya gelinen, kuralları (raconları) olan bir "yaşam tarzı" haline geliyor. Sürekli maddede tatmin peşinde koşuyor, sürekli birşeyler satın alarak hedeflediğimiz yaşam tarzına yaklaşmayı umuyoruz. Aslında haksız da sayılmayız pek. Çünkü "çoğu kez rolünü oynamak ya da bir arabaya sahip olmak, mutluluğu aramaktan daha kolaydır."

10. Vakum Yarat

"Kendini ileri ittirmek ya da gelişmeye zorlamaktansa kendini ileri çekecek (olgunlaştıracak, geliştirecek) koşullarda bulunmak daha akıllıcadır." Aynen bitkilerin yüzünü sürekli Güneşe ya da ışığa dönerek en doğal, en zahmetsiz yoldan beslenmeleri ve büyümeleri gibi� Ya da aikido sporunda rakibinin enerjisini onu alt etmek için kullanmak gibi� Ya da uçakların yüksek irtifada daha az sürtünme ve ters kuvvet altında daha kolay ve süratli uçmaları gibi� "Enerjin nerede zahmetsizce akıyorsa orada değerlendir."

Vakum yaratmak için "kartallarla uçun", "hareketin içinde olun", "risk alın; yeni problemler edinin; yeni denemelere girişin" hatta "problemleri sevin", "(hedef değil) vizyon edinin"

11. Fırsatları "Hemen" Değerlendir

Hemen hepimiz hayatımız boyunca sınırsız sayıda tehlikeli durumla karşılaşırız. Aynı şekilde hepimizin karşısına sınırsız sayıda da fırsat çıkar. Fırsatları değerlendirmek ya da tehlikeleri savuşturmak aynen bir refleks gibi otomatik hale gelebilir. Ama bizim otomatikleştirdiğimiz refleks genellikle hem fırsatları hem de tehlikeleri yok saymak veya gözden kaçırmaktır. Oysa fırsatlara, gelişime, büyümeye, imkanlara, zenginliğe açık olmadan bunları hayatımıza (ya çekemeyiz ya da çeksek de) kabul edemeyiz.

12. Duyarlılık Geliştir

"Ortalama insandan daha uyanık ve duyarlı olmak çekimin getirdiklerini yakalamak demektir." Zira "hayatınıza çektiğiniz güzellikleri, fırsatları fark etmiyorsanız bir anlamları olmayacaktır."

13. Hayatından Müsamahayı (Göz Yummayı) Çıkar

"Müsamaha, kendinize ve sizin için önemli insanlara karşı çekiminizi zayıflatır." Yavaş yavaş enerjinizi eritir ve kişisel gelişim hızınızı düşürür." Bir çocukken hiçbir şeye müsamaha göstermiyorduk. İstediğimizi ısrarla ve inatla istemeye devam ediyor beğenmediğimiz hiçbir şeye müsamaha göstermiyorduk. Ama zamanla kuralları, uyum sağlamayı, sabırlı olmayı, hemen sesini yükseltmemeyi, sıramızı beklemeyi, olumlu tarafından bakmayı, anlayışlı olmayı, geri adım atmayı, istediklerimizi her zaman alamayacağımızı� öğrendik. Hatta o kadar aşırıya gittik ki görmezden gelmeye, üşenmeye, herkese her şeyi açıklamaya, mazeretler üretmeye, ertelemeye, idare etmeye� de alıştık. İstemeye istemeye kabullenmeyi kanıksadık. Ama bunun bir maliyeti olduğunu silkinip yeniden yüklerden kurtulmamız, hafiflememiz gerektiğini hatırlamamız gerekiyor. Kendimizden ve çevremizden beklediklerimizi - "istemeyi" ve "gerçekleştirmeyi" öğrenmemiz gerekiyor.

14. İşinde Usta Ol

"Yaptığın şeyde, işinde bir usta olmak başlı başına bir çekim kaynağıdır." O yüzden güçlü yanını, özel yeteneğini bul ve onda ustalaş. Alanında lider ol. Markalaş; ilk akla gelen isimlerden biri ol. İşinde bilinenlerin üzerine sanatını da kat.

Ustalar ortalama insanlardan ya da sıradan uzmanlardan çok daha farklı olarak kazanma eşiğini geçmiş oluyorlar. Yani sürüden ayrılmış ve sürüdeki herkesin hayranlıkla izlediği, tek başlarına çekim alanına sahip biri haline geliyorlar. Ustalıkları onları uzmanların dahi parmakla gösterdiği biri yapıyor. İşin hoş yanı, herkes sizi parmakla gösterirken "ben buradayım" diye bağırmanıza, kendinizi göstermeye çalışmanıza gerek kalmaz.

15. Geleni Öngör / Bir Vizyoner Ol

"Geleni öngörebilirsen bir gelecek inşa etmek zorunda kalmazsın." Geleni öngörmek basitçe görüşünü genişletmek, çok daha büyük bir pencereden bakarak, çok daha net gözlüklerle yolu, hayatı kavramak, bir vizyoner olmak demektir. Olasılıkları, trendleri, muhtemel sonuçları okuyabilmek demektir. Bu da kendini yenileme, hazırlama imkanı, gücü ve özgürlüğü yaratır.

Geleni öngörmek demek aynı zamanda bugünden geleceğe akan bir hayalin olması da demektir. Hayal ise şu an varolan trendlerin geleceğe bir yansımasıdır sadece. Ancak bir vizyoner aslında hayalleri kovalamaktan ziyade onlardan ilham alır. Çünkü hayaller değildir aslında önemli olan - şu an o hayallerin hayatıma ne kattığıdır.

16. Daha "İnsan" Ol

Kendin ol. Egonu değil gerçeğini yaşa; birisi gibi olmaya çalışmaktan ya da daha üstün bir insan olmaya çalışmaktan vazgeç. Öz-idealinin peşinden koşma; sadece ondan ilham al. Aydınlanmaya çabalama. Zaten aydınlanıyorsun.