DOKTOR BU NE
Zaman zaman hepimiz hayatta olumsuzluklarla karşılaşıyoruz belki de iş hayatımızda belki de aile, okul , aşk , ve bazen sağlıkla ilgili olabilir aile aşk veya diğer durumlarda arkadaşlar ve dostların destekleri ile hafif yaralarla yada az kayıpla atlatabiliriz fakat sağlık söz konusu olunca bir başkanın diş ağrısı veya baş ağrısını hissetmek yada onun yerine taşımak insanlığın en zirvesidir hani derler anam ağlar gerisi yalan ağlar buda öyle bir şeydir ama rabbim dert vermiş dermanda vermiş bunu ancak çok okumuş gece gündüz çabalamış değerli hekimlerimiz vardır ve biz insanlar her zaman onlara sonsuz güvenimiz vardır hiç kimse şüphesi olmasın . demin bahsettiğim o olumsuzluklardan birisini ben bir hafta önce yaşadım sol kulağımda bir sorunum oldu ağrı kesici bile kullanmayan biriyim hekimlere güveniyorum fakat kolay kolay derdimi hastanelere taşımak istemem ama bu sefer kazın ayağı öyle değildi ve ben bu kulak ağrısına karşı bütün kılıçlarımı indirdim böylece kuzular gibi İskenderun
sosyal sigorta hastanesine yol tutum
PAZARTESİ 16 . 02 . 2009
Saat 8:40 geçiyordu ben hastanedeydim üç ayrı KBB Poliklinik vardı hekimlerin isimlerine baktım hiç birini tanımıyorum zaten söylediğim gibi ciddi bir rahatsızlığım olmamıştı yalnız tabelada 3 nolu poliklinik doktorun ismini okudum Dr Y . BARAN , Baran - yağmur demek ve yağmur merhamet demek benimde şu an bu acıları dindirmek için AllahIN merhametine ihtiyacım vardır kibarca kapıyı çaldım ve içeriye daldım bayan sekreter cep telefonu ile ciddi bir görüşme ile meşguldü ne yalan söyleyim görüşmesini böldüğüm için özür dilemedim /kulağımda sorun var kaydolabilir miyim / sordum telefonu kulağından indirmeden 7olmaz 40 hasta kaydettik alamam / kapıyı yavaşça çektim şansımı zorlamadım nasıl olsa iki poliklinik daha varmış .
İkinci polikliniğe geçtim bir beyefendi kayıtları alıyordu karnemi uzattım oda sağ olsun 34 sıra no lu bir fişle karnemi kaydetti ve bana uzattı
İlk hamle başarıyla gerçekleştirdim oturacak yer yoktu bir an İskenderun da ne kadar kulağında boğazında sorun yaşayan insanlar varmış diye düşündüm . on veya on beş dakika sonra Doktorlar silahşörler gibi geldiler ben ve oradaki bütün hastalara umut getiriyorlar gibiydi . on dakika sonra sıra numaraları poliklinik kapısının üstündeki elektronik tabelada yansıtmaya başlamıştır. Hastalar içeriye girip çıkıyorlardı ve tabela aksatmadan bir yeşil yaprak altında ‘SİGARA İÇMEYİNİZ’ arkasında hastaların sıra numarasını yansıtıyordu. Boş bir yer buldum hemen atladım ve oturdum kulağımın ağrısında hafta sonu hiç uyumamıştım. Ayrıca hastanenin içi çok sıcaktı ve bu kadar kulağında ya da burnunda sorun yaşayan insanlar var ki, ağrılarımı sineğe çektim ve sıramı bekledim. Tabela 3-4 dakikada bir aksatmadan numaraları yazıyordu. Hastalar üç dakikada, taş çatlasa beş dakikada girip çıkıyorlardı ne oldu bilmiyorum 25. sıra numarasına gelince tabela bir yem yeşil yaprak sigara kullanmamak uyarısıyla ve 25 sıra numarası epey bir kaldı içerdeki hasta ciddi boyutta bir sorun var diye düşündüm 15 – 20 dakika süre ile diğer hastalarla bekledik gözlerimiz kapıdaydı tabela gıcık veriyormuş gibiydi öylesine durmuştu , bazı hastalar sıkıldılar galiba kızgın bir hamle ile kalkıp kapıya kadar gidiyorlardı ama ne ilginç ki kapıyı çalmadan o kızgınlık yerine yumuşak bir ifademi desem acizlik ‘mi desem anlamadım hatta adamın biri elindeki kapalı şemsiyesiyle üç kere kapıya kadar gitti meleşir kuzular gibi yerine geri döndü .
Bu 20 dakika içersinde hekim neyle meşguldü. Bilmiyorum çay mı içiyor yada önemli bir telefon görüşmesi mi vardı hala anlamış değilim ama şöyle düşüne bilirim o da bir insan kafasını dinliyordu .
Öğleden sonra önemli bir randevum vardı ikinci mesai saatine kalacak isem benim orda beklememin bir anlamı yoktu, bu sefer hamleyi ben yaptım var olan gücümle kapıya gittim. Çaldım, bu kadar yumuşak olacağımı bende bilmiyordum ‘acaba biz öğleden sonraya mı kalacağız’ diye sordum bey efendi sekreter iddialıydı bu işleri iyi biliyordu galiba ve sanki ona göre ayarlanmıştı her şey : ‘yo yo kalamazsınız ‘ Rabbim çok şükür iyi ki de terslemedi beni ve böyle hamlemi kazasız belasız sona erdi .
Nihayet sayım başladı ve geldik 34 numaraya, benim sıra numaram biz üç hasta içerde bekliyorduk, kurbanlık koyun gibiydik. Şikayet ne? .. bakim .. tamam ilaç yazıyorum ve sıradaki hasta gelsin !! Girdim şikayetimi özetle anlattım, hatta hiç anlatamadım sadece kulağım dedim şikayetimi sordu ama dinlemedi , baktı …ve beni yıkan teşhis /zarı marı görmiyorum senin tedavin çok zor çok gider gelirsin buralara , ilaç yaziyorum ….tamam. /Ağzım dilim bağlandı adeta kitlendim, sanki bu güne kadar hiç konuşmamışım gibi yada Allah beni dilsiz yaratmış gibi sustum, bekledim ki bana iki ay bir ömrün kalmış ne b** yiyeceksen ye ona göre !!!!!
Çıktım hastanede pazartesi günü İskenderun yağmura teslim olmuştu evim Fener cad. yıkık moralle yola düştüm , acaba bana ne oldu . Sağır mı olacağım yoksa direk tahtalı köye mi giderim. İskenderun bana değişik geldi sanki ilk defa görüyorum ve aynı zamanda son defa olacak . Ağaçlar, kaldırımlar ve bu şehrin sokaklarında göllenmiş sular bile şirin geldi. Ya çocuklarım onlar küçük kime bırakırım, kime anne derler. Eğer bu doktor beni tedavi etmekten zorlanırsa demek buraya kadarmış. İşte o an süzüldü gözlerimde kocaman iki damla yaş ( küt diye yağmurdan oluşmuş küçük çapta olsa da, bir havuza düştüm. Ayakkabım, çorabım hatta kemiğimdeki iliklere kadar ıslandım ) İNŞAllah seçimden sonra bu çukurlar yapılır diye dua ettim .. AMİN ..
İNŞAllah bu doktorun tahlilsiz, röntgensiz, kayıtsız şartsız, çekilişsiz kurasız beni moralden yıktı ..YANILMIŞ olur ,buna da AMİN