Başarı için "Sosyal Fobiyi" yenmek şart..

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Başarı için "Sosyal Fobiyi" yenmek şart..
« : 02 Şubat 2009, 04:42:27 »

Birçok kez başarılı olmamızın önünü ‘’bilgisizliğimiz'’ ya da ‘’beceriksizliğimiz'’ değil, insanlarla ilişki kurarken yaşadığımız korkular tıkar. Sosyal fobiye kapılır, aşırı korkular duyarız. Elimiz ayağımıza dolaşır, böylece bildiğimizi bile unuturuz…



Üç insan, üç hikaye…

Birinci Hikâye: Genç hanım şirketteki odasındaydı. Bilgisayarında birazdan yapacağı sunumu son kez gözden geçiriyordu. Haftalardır bu ana hazırlanmıştı. Sunumunun oldukça renkli olduğundan emindi, yine de içini bir huzursuzluk kemiriyordu. Sıkıntısının ne olduğunu söylemek pek kolay değildi ama sıkıntısı vardı. Bir kez daha boynundan yüzüne doğru bir sıcak dalgasının geldiğini hissetti. Aslında odası çok da sıcak değildi. Ama o terliyordu. Herhangi bir bilgi eksiği olmadığını da biliyordu ama korkunun ve huzursuzluğun önüne geçemiyordu.

İkinci Hikâye: Üniversite son sınıftaydı. Sınavlarını başarıyla geçmişti. Bu son projeydi ve grup olarak hazırladıkları ödevin bir bölümünü de onun sunması gerekiyordu. Bu projeden alacağı not, ilk dönem notunun belirlenmesine sebep olacaktı. Proje eksiksizdi. Alacağı not önemliydi. Bunu düşündükçe huzursuzluğu artıyordu. Her şeyi berbat edeceğini düşünüyordu. Çevresindeki arkadaşlan arasında, kendisi kadar heyecanlı başka kimse de yoktu. Ne yazık ki birazdan korktuğu basma gelecek, projede kendisinin anlatması gereken yere gelindiğinde anfinin ortasında buz kestiğini, değil konuşmak hareket dahi edemediğini hissedecekti. Üniversitedeki arkadaşlan arasındaki moda deyimle adeta “kal gelmişti”.

Üçüncü Hikâye: Başardı bir gazeteciydi. Yaptığı haberler, yazdığı yazılar daima takdir toplamıştı, işinde deneyim sahibiydi. Saygı görüyor ve fikirlerine değer veriliyordu. Davet edildiği televizyon programına katılma konusunda çok gönüllü olmasa da, bu isteği geri çevirememişti. Stüdyodaki tüm konuklar sırayla söz alıyorlardı. Sıra ona gelmişti. Şimdi elinde mikrofon, sunucunun sorusunu dinliyordu. Konu defalarca yazdığı ve oldukça da iyi bildiği bir konuydu. Hatta o, bu konuda bilirkişi bile sayılabilirdi. Fakat dikkatini bir türlü toparlayamıyor, düşüncelerini sıraya koyamıyordu. Rezil olacağı korkusu benliğini sarmıştı. Elinin titremesini engellemeye çalışıyordu. Kopuk kopuk konuşuyordu. Bilgisini ve kendisini ortaya koyamadan program bitmişti.

ORTAK NOKTA

Bu hikayelerdeki kişilerin tümünde, başkalarının gözü önünde herhangi bir eylemi gerçekleştirmeye çalışırken duyulan sıkıntı var. Hepsi kaygılarına esir düşüyor. Hepsi aslında gayet iyi bildikleri durumlardan başarısızlıkla çıkıyor. Bu durumun tek suçlusu onların “sosyal fobisi”. Sosyal fobi, yaşamı oldukça olumsuz etkileyen bir süreç yaratır. Sosyal fobisi olan kişiler, sürekli küçük duruma düşeceği korkusuyla yaşarlar. Tanımadıkları insanlar karşısında korkulan artar. Hemen hepsi aslmda yaşadıkları korkunun anlamsız olduğunu bilirler. Aşırı reaksiyon verdiklerinin farkındadırlar ama bunun önüne geçemezler. Sırf böyle bir duruma düşmemek için çoğu kez geri planda kalırlar. Ne kadar kontrol etmeye çalışırlarsa çalışsınlar, bedensel tepkilerine söz geçiremezler. Kalp çarpıntıları, nefes darlıkları, terlemeler, mide ağrıları yaşarlar. Yaklaşık her on kişiden birinde gördüğümüz sosyal fobi, tedavi edilmezse o kişiye hayatı zehir ediyor. Siz veya çevrenizden herhangi biri böyle bir durum yaşıyorsa ona hemen iyi haberi verin. Artık sosyal fobinin tedavisi var, hem de oldukça kolay. Günümüzün yan etki yaratmayan ilaç tedavileri, herkesin hak ettiği noktalara gelebilmesinin önündeki lüzumsuz engelleri yok ediyor. Hepinize iyi ve sağlık dolu bir hafta diliyorum.

(alıntı)