Haydi ,Gec olmadan Helalleşelim…

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Halime

  • ***Sen kaldırım taşlarını dize dur önüme, ben toprağa basa basa senden uzaklaşıyorum ***
  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: İsk€nd€run
  • 2695
  • +198/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Ve Birgün Bu Dünya Gül Bahçesine Dönecek..
Haydi ,Gec olmadan Helalleşelim…
« : 28 Ocak 2009, 12:09:42 »
Hakkını helal et…” 

“Olur, edeyim!”
Hakkı hukuku çok gözetiriz ya…

Bir ayrılık esnasında, karşımızdakinden ayak üstü hakkını helal etmesini talep ederiz.

Biraz da usulen. Âdet yerini bulsun hesabı.

Ateş ister gibi… Saatin kaç olduğunu sorar gibi. Zırt pırt dilimizden dökülüverir… “Hakkını helal et.”

***********************

Yahu dur bakalım… O kadar kolay mı bu iş?

Madem ki sana hakkım geçtiğini düşünüyorsun, önce bir tartalım… Vaziyeti bir irdeleyelim.

Ne oldu, nasıl oldu, niçin oldu?
Benim hakkımı niye gasp ettin?

O zaman aklın neredeydi?
Tam ayrılacağımız zaman mı hatırlayıverdin hak hukuk meselesini?

Neye mukabil helal edeyim?

******************************

Yıllar önce bir fabrikada… Bir ustabaşı, işten çıkarılan işçisinden hakkını helal etmesini istemişti.

İşçi dönüp adamın yüzüne öyle bir baktı ki…

Hani küfür etse daha iyi. Kavgada öyle bakılmaz. Arenada, sırtından kanlar süzülen boğanın, mızrakları saplayan matadora bakışı bile daha masum kalır.

Ustabaşı işçinin elini tutmuştu. Bırakmıyordu. İstediği helalliği alana kadar da bırakmaya niyeti yoktu.

Fakat işçi, yıllarca kendisini ezen, itirazlarını umursamayan, gücünün şehvetine kapılarak konumunu istismar eden, sürekli emri altındakinin hakkını gasp eden ve nihayet işten ayrılmasına yol açan ustabaşına hakkını helal etmedi.

“Gerekmez” dedi, yürüdü gitti.

Ustabaşı arkasından bakakaldı. Diğer işçiler bakakaldı.
İşçinin hakkı da ustabaşının omuzlarında kalakaldı. Ağırdı o yük.
Yıllar geçti, ustabaşı yaşlandı. O işçiyi bir türlü unutamamıştı.
Ömrünün son günleriydi belki. Hasta yatağındayken haber gönderdi ve tekrar helallik istedi.

Tek kelimeyle cevap geldi:
“Niye?”

Kin mi bu? İnat mı? Değil. Hak, başka bir dâvâ.

Yüce Mevlâ isterse her tür günahı affedebileceğini, yalnızca kul hakkına karışmayacağını bildiriyor… Ki birbirimizi ezmeyelim.

Hepimizin çok iyi bildiği bu husus, nedense hep kulak ardı edilir.
Kul hakkı denilince, Kul Himmet gibi bir şairden bahsediyoruz sanki! Mahlâs mıdır o?

Ama insan yok mu insan! Hem yaratılmışların en şereflisi, hem en pespayesi.

Şayet dünyada düzgünce yaşamayı becerebilseydik, Yüce Mevlâ peş peşe yeni din göndermezdi.
Tek bir din ilelebet giderdi.
(Hatırlayın, kaç peygamber geldiği yazılıdır kitapta…)

Kul hakkına riayet edebilseydik, kimsenin kimseden helallik dilenmesine gerek kalmazdı.

Hayatın içinde harala gürele yaşarken, güçlü zayıfı ezecek, gözünün içine baka baka hakkını gasp edecek, sonra da bir çift lâfla yakayı sıyırıp, kurtulacak.

Efendi, o iş bu kadar basit değil.
İşçi, arayı bulmak için gelen adama derin hürmet duyardı. Buna rağmen dedi ki:

“Selâm söyle ustabaşına… Ben günahkâr biriyim. Üstelik zavallı. Dünyadayken hakkıma kavuşamadım. Hep hakkım yendi. Bir de öbür tarafta haklarımdan geçemem

Şimdi düşünelim..

Kimlerde hakkımız kaldı?? Kimlerden zorla helalik istedik?? yada kimler gönlü razı ola ola yürekten ” helal olsun ” diyebildi??
Mehmet SEKER.


Hakkım Helal Olsun size kardeşlerim

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Haydi ,Geç olmadan Helalleşelim…
« Yanıtla #1 : 28 Ocak 2009, 12:24:38 »
Kul hakkıyla gitmekten korkuyorum acizane...
Kul olmamız hasebiyle öyle hatalar yapıyoruz ki...
Kırdığımız kalpler ... Mahkeme-i kûbrada hakkını isteyince ne olacak halimiz   ahhh
Benim hakkımı niye gasp ettin?
O zaman aklın neredeydi?
Demiyecek mi bize?

Rabbim o güne ulaşmadan helalleşmeyi nasib etsin herbirimize.
Kul hakkı olanlar helal etsin birbirine.  ooff

Benden yanada Helal olsun...Kimde hakkım var ise...

Çevrimdışı falcon42

  • falcon42
  • ****
  • Join Date: Oca 2009
  • Yer: Konya
  • 693
  • +137/-0
  • Cinsiyet: Bay
Haydi ,Gec olmadan Helalleşelim…
« Yanıtla #2 : 28 Ocak 2009, 17:57:54 »
 aarroo  103
“Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla Allah arasında perde yoktur.”
(Buharî, Müslim)

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Haydi ,Gec olmadan Helalleşelim…
« Yanıtla #3 : 29 Ocak 2009, 11:09:38 »
Fâriğ ol, aybın gözetme kimsenin
Tâki Hak setreyleye aybın senin.

Affetmek, hata ve günahı bağışlamak, yapılan suçtan dolayı cezalandırmamak, kusûru olan kimseyi kınamamak manalarına gelir.

Cenâb-ı Hakk'ın sıfatlarından biri “el-Afüvv” dür. Bu sıfat, çok affeden, günahları silen, tevbe edeni affeden, suç işleyene ceza uygulamayan anlamındadır.

Yüce Rabbimiz'in bir diğer ism-i şerifi de “el-Gafûr” dur. Bu sıfat, kullarını dünya ve ahirette rezil etmeyen, onların günahlarını gizleyen, örten, bağışlayan ve günahlarından dolayı cezalandırmayan manasına gelir. el-Gafûr ve el-Gaffâr mübâlağa ifade eden isimlerden olduğundan, yalnız Allâh Teâlâ için kullanılır.

Cenâb-ı Hak günahkâr kullarını bağışladığı gibi, mü'minler de birbirlerini affetmeye çalışmalıdırlar. Zira insanlara karşı kin ve nefret duygusu beslemek mü'min kişinin sahip olacağı bir haslet değildir. Efendimiz'i ve bizleri affa teşvik eden ayet-i kerimelerde şöyle buyrulmaktadır:

“ Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillere aldırma.” (el-A'râf 7/199)

“Onları bağışla, kendilerine güzel davran.” (el-Hicr 15/85)

Enes bin Mâlik -radıyAllahu anh-, Allah Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-'in bizleri affa teşvik eden bir hadis-i şeriflerini şöyle nakleder:

Resûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- aramızda oturuyordu, azı dişleri gürününceye kadar güldüğünü gördük.

Hz. Ömer:

- Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın Resûlü! Sizi böyle güldüren nedir, diye sordu.

Efendimiz şunları anlattı:

“-Ümmetimden iki kişi Yüce Rabbimiz'in huzurunda diz çöktüler.

İçlerinden biri:

- Ey Rabbim, benim hakkımı kardeşimden al, dedi.

Allah Teâlâ:

- Hakkını kardeşinden nasıl alayım, zira onun hiçbir hasenâtı kalmamıştır, buyurdu.

O:

- O zaman günahlarımın bir kısmını ona yükle, dedi.”

Bu sırada Allah Resûlü ağladı, gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı ve şöyle buyurdu:

“- Kıyamet günü öyle büyük bir gündür ki, o günde insanlar günahlarının başkalarına yüklenmesine son derece ihtiyaç duyarlar.”

Sonra şöyle devam etti:

“Allah Teâlâ hakkını talep eden kişiye:

- Gözlerini kaldır ve cennetlere bak, buyurdu.

Adam başını kaldırdı ve:

- Yâ Rabbi, altından yapılmış şehirler, altından yapılmış ve incilerle süslenmiş saraylar görüyorum. Bunlar hangi peygamber, hangi sıddîk veya hangi şehîd için hazırlandı? dedi.

Cenâb-ı Hak:

- ( İstersen) sen buna mâlik olabilirsin, buyurdu.

Adam:

- Ne ile? deyince,

Allah Teâlâ:

- Kardeşini affetmek suretiyle, buyurdu.

Adam:

- Ey Rabbim, kardeşimi affettim, dedi.

Bunun üzerine Allah Teâlâ:

- Kardeşinin elinden tut ve onu cennete götür, buyurdu.”

Bu hâdiseyi anlattıktan sonra Allah Resûlü -sallallâhu aleyhi ve sellem-:

“- Allah'a karşı takva sahibi olun ve aranızı ıslaha çalışın. (Gördüğünüz gibi) Allah Teâlâ müslümanların arasını ıslah ediyor.” buyurdu. (Hâkim, IV, 620)