İstiridyenin incisi adına sabrı...

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı falcon42

  • falcon42
  • ****
  • Join Date: Oca 2009
  • Yer: Konya
  • 693
  • +137/-0
  • Cinsiyet: Bay
İstiridyenin incisi adına sabrı...
« : 29 Ocak 2009, 21:50:12 »

 bdkn

Bilirsin belki de bir inci nasıl oluşur? O göz kamaştıran, sahip olmak için servetler ödenen muhteşem mücevher aslında değer biçilemeyecek bir şeydir... O diğer mücevherlere benzemez... Çünkü diğerleri taştır, cansızdır ve hiçbir zaman canlı olmamıştırlar... Ama inci öyle değildir... O aslında önemsenmeyen,istiridyenin tutunduğu kaya parçası üzerinde yıllarca hatta on yıllarca uğraşarak ufacık bir kum tanesini kendi bedeninin özleri ile kaplayan muhteşem bir güzelliğe dönüştürme çabasının ürünüdür... Özü canlıdır, hayattan alır kaynağını... Ama her istiridye inci oluşturmaz yüreğinde...

 Belki bir inci meydana getirmek için gücü veya sabrı olmadığından belki de karşılaştığı kum tanesini inci tanesine dönüştürmeye değer bulmadığından... Belki de istiridyeler içinde Yaradan’ın seçtiği, bu uzun ve zahmetli işi kaldırabilecek, o muhteşem güzelliği oluşturmak ve taşımak için gerekli özellikleri taşıyanlar vardır yada bu tamamen Yaradan’ın lütfu ve imtihanıdır seçtiği yarattıklarına. Ama sebep ne olursa olsun inci tanesini oluşturan istiridye kıskançtır... İçinde, tam varlığının ortasında, kendi benliğini ekleyerek, bin bir kalp sızısı çekerek oluşturduğu o muhteşem güzelliği korumak ve göstermemek için kapatır kabuklarını çevresinde bir şeyler varsa... Ve incisini ondan almak ancak o sımsıkı kapalı kabuklarını ayırmakla mümkün olacaktır. Direnir istiridye, vermek istemez varlık sebebini...

 Evet o sadece bunun için gelmiştir bu dünyaya... Çoklarının önem vermediği bir kum tanesini yüreğinin tam ortasına koyup tüm dünyayı kendine hayran edecek bir güzelliğe dönüştürmek için... Dayanabildiği kadar dayanır... Ama dayanacağı sınır aşılıp da kabukları ayrıldığında herkesin gözünü kamaştıran, kendi özü ile beslediği yürek sancısı çıkar ortaya... Çoğu kez istiridyenin yüreğini almak ile incisini almak aynı şeydir... Ölür gider o sessiz maviliklerde, göz yaşları belli olmadan ağlayarak kaybettiği yürek yangınına... O hayatın kaynağı mavilikler, yaşam okyanusu mezarı olur onun... Ama kalbi ayrılığa dayanamayıp ölse de incisinin, yürek sancısının koruyucu kabuğu, onun yasını tutmak ve o bembeyaz ışıltının bir zamanlar onun içinden yayıldığını dünyaya haykırmak için zamana, o acımasız cellada kafa tutar elinden geldiğince tevazuu ile sessizce

Varlık sebebi özünü kullanarak bir inci oluşturmaksa yüreginde Yaradan'dan hediye bırak kor gibi yanarak ışıltısını versin sevgi denen inciye yok olma pahasına ... ve büyütsün onu yüreginde çatlayana kadar ...

ve unutma ki ne her kum tanesi inci olabilmek adına seçilmiş olabilir nede her istiritye bu kadar sabırlı canından can katarak özünü varlıgını ortaya koyarak ..

ALINTI...