-Gençlik yaşam treninin ilk vagonu
-Gençlik kazanç zamanıdır
-Gençlik ebedi aleme uzanan yolun rotasını belirleyen en ehemmiyetli zaman dilimidir.
Gençlik, Yüce Allah’ın insanlara bahşettiği ömür nimetinin, çok iyi değerlendirilmesi gereken önemli bir dönemidir, bulunmaz bir fırsattır. Çünkü gençlik, çalışıp kazanma, evlenip âile kurma, insanlara yararlı olma ve Allah’a ibâdet etme bakımından hayatın en verimli çağıdır. Bunun için her insan, Allah’ın verdiği bütün nimetlerden ve özellikle de gençliğini nerede ve nasıl harcadığından sorguya çekilecektir. Nitekim Cenab-ı Allah, bu gerçeği Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle beyân buyurmuştur: “O gün, hepiniz bütün nimetlerden sorguya çekileceksiniz.”
Hz. Peygamber (s.a.v.)’de, gençliğin önemine dikkat çekerek, “İnsanoğlu, Kıyâmet gününde:
- Gençliğini nerede ve ne sûretle harcadığından,
- Yaptığı işleri ne maksatla yaptığından,
- Malını nereden ve nasıl kazandığından,
- Nerelere sarf ettiğinden,
- Vücudunu ve sıhhatini nerede ve ne suretle yıprattığından sorguya çekilmedikçe, yerinden ayrılamaz:” buyurmuştur.
Gençlik, milletlerin geleceği ve en önemli güç kaynağıdır. Bunun için her toplum, kendi geleceğini garanti altına almak, millî ve manevî değerlerini yükseltip geliştirmek maksadıyla bilgili, görgülü, çalışkan ve üretken nesiller yetiştirmeye önem vermektedirler. Çünkü, gençlerini iyi yetiştirmiş olan toplumlar, güçlü ve sağlıklı bir yapıya kavuşmuş olurlar. Eğer gençlik ihmal edilir, iyi eğitilmez, uyuşturucu, alkol, tembellik veya sapık akımların ağına düşmeye müsait bir ortamda kendi başına bırakılırsa, o zaman pek çok problem ve sıkıntılarla karşı karşıya kalınır ve o toplumun geleceği de tehlikeye girmiş olur.
İslam Dîni, çocukların ve gençlerin ilim, fikir ve sanat bakımından iyi yetiştirilmelerini, kendi başlarına düşünebilir ve bağımsız olarak iş yapabilir bir konuma getirilmelerini, sorunlarının hoşgörü ve anlayışla karşılanıp bunlara çözümler bulunmasını ve gençlerin yüksek bir ahlâka sahip olmalarının sağlanmasını istemektedir. Dinimiz, bunun sorumluluğunu da, başta ana baba olmak üzere, yetkililere ve topluma yüklemektedir.
Sonuç olarak çocuklarımız ve gençlerimiz, bizim ümitlerimiz ve yarınlarımızdır. Onları, ne kadar dinî ve millî değerlerimize göre yetiştirir, ailevî, ekonomik, kişisel sorunlarıyla yakından ilgilenir, özellikle ruh sağlıklarını bozucu her türlü etkiden koruyup, aile hayatını teşvik ederek sağlıklı bir hayat biçimine kavuşturursak, geleceğimizden o oranda emin oluruz.
“Hiçbir baba çocuğuna güzel terbiye ve edepten daha değerli bir miras bırakmış olamaz.” (H.ş.)
“İnsanlar içinde Allah’ın en çok sevdiği kimse, kötülükleri terk edip iyiliklere yönelmiş olan gençtir.” (H.Şerif)