Regular (Düzenli) ve İrregular (Düzensiz) Fiiller

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
İngilizce'de fiiller regular (düzenli) ve irregular (düzensiz) olarak ikiye ayrılır.

Fiillerin büyük çoğunluğu düzenlidir. Düzensiz fiilerin sayısı çok azdır.
(Aşağıdaki listeyi inceleyiniz.)
Filler; üç halde bulunurlar. Present (şimdiki zaman hâli, yalın), past simple (di'li geçmiş hâli, buna verb2 de denir); past participle (mişli geçmiş hâli, buna verb3 de denir) ...

Düzenli fiiller
Düzenli fiiller, past veya past participle hale geçerken sonuna - d, - ed veya - ied eklerinden birisini alır.

REGULAR VERBS (DÜZENLİ FİİLLER)


Düzensiz fiiller

Düzensiz fiiller sonlarına ek almazlar, özel yazılışları vardır.
Bu fiillerin kolay hatırlanması ve öğrenilmesi için ezberlenilmeleri tavsiye edilir.

Verb                   Past Simple   Past Participle
be (olmak) :   was / were             been
beat (dövmek):      beat      beaten
become (olmak, haline gelmek):      became          become
begin (başlamak):     began   begun
bend (eğmek, bükmek):   bent   bent
bite (ısırmak):   bit   bitten
blow (esmek; üflemek):   blew         blown
break (kırmak; kopmak):   broke   broken
bring (getirmek):   brought    brought
build (inşa etmek):   built          built
burn (yakmak; yanmak):   burned / burnt          burned / burnt
burst (patlamak):   burst                burst
buy (ısmarlamak; satın almak):    bought   bought
can (olabilmek; yapabilmek):    could been           able
catch (yakalamak; yetişmek)   :          caught          caught
choose (seçmek):   chose   chosen
come (gelmek):      came             come
cost (mal olmak):   cost             cost
cut (kesmek):    cut          cut
dig (kazmak, çukur açmak):    dug            dug
do (yapmak):      did              done
draw (çizmek):    drew              drawn
dream (rüya görmek; hayal kurmak):   dreamed / dreamt   dreamed / dreamt
drink (içmek):    drank   drunk
drive (araba sürmek):      drove   driven
eat (yemek yemek):         ate            eaten
fall (inmek; düşmek):         fell        fallen
feed (beslemek):    fed         fed
feel (hissetmek):    felt         felt
fight (dövüşmek; savaşmak):         fought   fought
find (bulmak):         found   found
fly (uçmak)   flew   flown
forget (unutmak)   forgot   forgotten
forgive (affetmek; bağışlamak)   forgave   forgiven
freeze (donmak)   froze   frozen
get (almak; elde etmek)   got   got
give (vermek)   gave   given
go (gitmek; hareket etmek)   went   gone / been
grow (büyümek; yetişmek)   grew   grown
hang (asmak)   hung   hanged / hung
have (sahip olmak)   had   had
hear (işitmek)   heard   heard
hide (saklamak; saklanmak)   hid   hidden
hit (çarpmak; vurmak)   hit   hit
hold ((ağırlık) taşımak)   held   held
hurt (acımak; yaralamak)   hurt   hurt
keep (saklamak)   kept   kept
kneel (diz çöpmek)   knelt   knelt
know (bilmek)   knew   known
lay (sermek)   laid   laid
lead (önderlik etmek)   led   led
learn (ezberlemek; dil öğrenmek)   learned / learnt   learned / learnt
leave (ayrılmak; terk etmek)   left   left
lend (ödünç (borç) vermek)   lent   lent
let (izin vermek)   let    let
lie (yatmak; yalan söylemek)   lay   lay
light (aydınlanmak; yanmak)   lit   lit
lose (kaybetmek)   lost   lost
make (yapmak)   made   made
mean (demek istemek; anlamına gelmek)   meant   meant
meet (karşılaşmak; buluşmak)   met   met
must (gerekmek)   had to   had to
pay (ödemek)   paid   paid
put (koymak)   put   put
read (okumak)   read    read
ride (binmek)   rode   ridden
ring (zil çalmak)   rang   rung
rise ((güneş / ay) doğmak)   rose   risen
run (çalıştırmak; koşmak)   ran   run
say (söylemek; demek)   said   said
see (bakmak; görmek)   saw   seen
sell (satılmak; satmak)   sold   sold
send (göndermek)   sent   sent
set (koymak; yerleştirmek)   set    set
shake (titremek; sallamak)   shook   shaken
shine (parıldamak; parlamak)   shone   shone
shoot (ateş etmek)   shot   shot
show (göstermek)   showed   shown
shut (kapatmak)   shut   shut
sing (şarkı söylemek)   sang   sung
sink (suya batmak)   sank   sunk
sit (oturmak)   sat   sat
sleep (uyumak)   slept   slept
slide (kaymak)   slid   slid
smell (kokmak; koklamak)   smelled / smelt   smelled / smelt
speak (konuşmak)   spoke   spoken
spend (harcamak)   spent   spent
spill (dökmek)   spilled / spilt   spilled / spilt
spoil (bozmak; şımartmak)   spoiled / spoilt   spoiled / spoilt
stand (durmak; ayakta dikilmek)   stood   stood
steal (hırsızlık yapmak, çalmak)   stole   stolen
stick (saplamak; yapıştırmak)   stuck   stuck
swim (yüzmek)   swam   swum
take (almak; (fotoğraf) çekmek)   took   taken
teach (öğretmek; ders vermek)   taught   taught
tear (yırtmak)   tore   torn
tell (söylemek; anlatmak)   told   told
think (düşünmek; sanmak)   thought   thought
throw (fırlatmak)   threw    thrown
understand (anlamak)   understood   understood
wake (uyanmak; canlanmak)   woke   woken
wear (giymek; takmak)   wore   worn
win (galip gelmek, kazanmak)   won   won
write (yazmak)   wrote   written