Akraba ilişkileri "sıla-i rahim" olarak isimlenmiş ve önemle üzerinde durulmuştur. İnsanlar, doğumundan ölümüne kadar yakın ilgiye muhtaç bir varlıktır. Dinimiz ilgide öncelik hakkını ana-babaya tanımakla beraber, diğer hısım ve akrabalara karşı iyi davranılmasına da büyük önem vermiştir. Amca, hala, teyze, dayı ve bunların çocukları, kayın valide, kayın peder ve kayın birader gibi yakınlara karşı insani, ahlaki ve sosyal görevler yerine getirilir.
Bir çok ayette akrabayla ilişkilerin sürdürülmesi ve onların haklarının gözetilmesi emredilmiştir. Kur'an-ı Kerim'de
"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı yakınlara yardım etmeyi emreder..." (Nahl Suresi 90);
"Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver..." (İsra Suresi 26) buyurulmuştur.
Peygamberimiz akrabalarıyla ilişkilerine çok önem verirdi. Kendisine emeği geçmiş olan büyüklerini hiç unutmamış, onlara hep iyilikle davranmış, hatırlarını saymıştır. Örneğin ona süt annelik yapmış olan Halime'ye büyük bir saygı beslerdi. Onu her gördüğünde "Anneciğim" diyerek iltifat eder, ona yer gösterir, halini hatırını, bir ihtiyacı olup olmadığını sorardı.
Bir defasında Halime annemizin yaşadığı köyde kuraklık olmuş, hayvanlar hastalıktan ölmüştü. Geçim sıkıntısı çeken Halime annemiz, Peygamberimizin yanına geldi ve derdini anlattı. Peygamberimiz o zaman Hz. Hatice ile evliydi. Süt anneye her türlü ikramda bulundular, ayrılırken ona kırk adet koyun hediye ettiler. Bu duruma çok memnun olan Halime annemiz aldığı hediyelerle birlikte köyüne döndü.
Hz. Muhammed (s), dedesi, amcaları ve diğer akrabalarıyla ilişkilerini sürdürmüştür. Onlara iyi davranarak güler yüz göstermiştir. Hasta olanları ziyaret etmiş, onların iyilşemesi için elinden geleni yapmıştır. Mekke'nin fethinde, çoğunluğu akraba olmakla birlikte kendisine çok eziyet eden müşrikleri bile affetmiştir.
Peygamberimiz, biz Müslümanları da akraba ilişkilerini sıkı tutmayı öğütlemiştir.
"Akrabalık bağını koparan (cezasını çekmeden) cennete giremez" (Buhari, Edeb, 11);
"Faziletli işlerin en üstünü senden ziyareti kesen akrabanı ziyaret ederek ilişkiyi sürdürmendir" (Ahmed, III, 438) anlamındaki hadisler akraba ziyaretinin ne kadar önemli olduğunu belirtmektedir.
Bu nedenle, akrabaların sevinçli ve acılı günlerinde yanlarında bulunmak hem insanlık hem de dini görevlerimizdendir. Onlara fiili veya sözlü olarak her hangi bir zarar vermemeli, onları kötülememeli, unutmamalı ve dargın durmamalıyız. Akrabalık ilişkilerini sürdürmek farz, bu ilişkileri koparmak ise haramdır. Akrabasını unutmayan, onlar ile ilişkisini sürdüren kimse sevap, aksine davranıp koparan da günah kazanmış olur.
Bir adam Peygamberimize:
- Ey Allah'ın Elçisi! Bana cennete girmeme neden olacak bir salih amel söyle, dedi. Peygamberimiz:
- "Allah'a ibadet eder ve ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı kılar, zekatı verir, akrabayı gözetirsin." buyurdu (Buhari, Edeb, 10)