Kriz "Geliyorum" Der!
Evet belliydi geleceği, böyle olacağı ve ben biliyordum çoğunuz gibi..
Ne zaman ki insan "Ben!" dedi ve herşeyi "Ben" e hasretmek istedi, "Ben" i memnun etmek için çırpındı.."Sen" demeyi, "Biz" demeyi, "O" demeyi unuttu..İşte o zaman başladı hikaye..
Dalga dalga sardı dünyayı, yürekleri.."Ben" diyeni memnun etmek, kapitalist sistemin ağına düşürmek, işi oldu sektörlerin.."Sensin!" dediler.. "Bu, olmazsa sen olmazsın! İlla tüketeceksin!" dediler..
Ve.."Ben" diyenler, kendilerine; "Sensin" diyenlerin de aslında "Ben" dediklerini anlamadılar!
Merkezine "Ben"ler konunca, dünya rotasını şaştı!
Oysa, Sahib "O"ydu!
Böyle başladı hikaye..
Hatırlıyorum ben çocukken anacığım, yılda iki kez yatakları-yastıkları vs bahçeye çıkarır, boşaltır, havalandırır, yıkar-yenilerdi..Bazen içlerinden eski giysi artıkları, kumaş parçaları vs çıkardı..Bunları eline alır, hüzünle: "Bak şu annemin entarisiydi, insanın çaput –bez, kumaş- kadar ömrü olmuyor" derdi..
Çaput kadar ömrü olmayan insanın, bir ömür boyu çul-çaput toplaması, eşyaya köle olması ne hazin..
Yine Anacığım, her çamaşır günü sonrası oturur, ayırırdı yıkanmışları: Bir taraf katlanacaklar, diğer taraf onarılacaklar..Sökükleri diker, çorapları yamalar, sonra katlar kaldırırdı..
O zaman tüm kadınlar böyleydi: Eskiler onarılır, yamanır, büyüklerin giysileri küçüklere uydurulur, gömleklerin yakaları ters-yüz edilirdi..Eşyaya saygı, eldekine şükür vardı..Kanaatkardı insanlar ve mutluydular, hiç şikayet etmezlerdi..
Şimdilerdeyse mal toplamak hırsı, açgözlülüğü..Bir giydiğini bir daha giymeme; "Bak bende var, sende yok" sığlığı.."Onda var, bende neden olmasın? Öyleyse ne yolla olursa olsun bende de olsun" açgözlülüğü..Ceplerde dizi dizi kredi kartları..
Açın bakın dolaplarınızı, 100 yıl yaşasanız, yetecek kadar kıyafetiniz, hizmetçisi olduğunuz tklım tıklım odalar dolusu eşyalarınız var işte! Yenisine tamah neden?!
Ama hayır! "alacaksın!" "almazsan "sen" değilsin!" diyor, mutluluğu tüketmeye, insanı tükenmeye mahkum edenler.. "2 kazan ama 5 harca!" Beyinlere kazınan slogan bu!
Bir Filistinli arkadaşım; "İlli ma indîş, ma yelzemnîş" derdi Halk Arapçasıyla: "Bende olmayan, bana gerekmez-lazım değil" manasında.. Kendi gitti, bu çok tanıdık sözü bana armağan kaldı O'ndan
Bende yoksa, bana lazım değil, eldekiyle de hallederim işimi. Merde-namerde muhtaç olmam! Ne güzel bir prensip çağa karşı..Hele ki şu zamanda..
Anneciğim de hep şöyle derdi: "Çok acıktığım zaman canım herşeyi ister, nefsim dünyayı dolaşır..Kırarım bir baş soğanı, ekmekle yer doyarım bi güzelce, nefsimi toplarım ağyardan, baklava-börek olsa canım istemez gayrı"
Bende yoksa, bana lazım değil! Prensip edinmeli bunu daim..
Bu çığırtkanlık neden?
"Yok yok" diye sızlanmalar, gözü de yüreği de hep yukarılara dikmeler..Bu hırs, bu hased?
Eskiden "göz hakkı"ndan çekinilir, konu-komşunun hakkı gözetilirmiş..Hatırlıyorum biz çoçukken elimizde yiyecekle dışarı çıkmamıza izin verilmezdi.."Olmayan görür, canı ister göz hakkı olur" düşüncesiyle..
Yine o zarif insanlar, çarşıdan-pazardan eve bir şey getirdiklerinde mendillerine koyarlarmış..
Derlermiş ki: "Eve giren şeylerde göz hakkı olmamalı, yoksa gıda değil, zehir olur" Ya görünmeyecek ya da göründüyse illa ki paylaşılacak..
Sonraları içtekini göstermeyen kese kağıtları, arkasından da tam aksi: "Bak ben ne aldım gör" dercesine içindekileri olduğu gibi gösteren fileler çıktı piyasaya..
Şimdiyse çöplerden hayat standartının belirlendiği, "Rabbena hep bana!" "Yeter ki ben en iyi yaşayayım, başkası açlıktan ölse bana ne!"denilen bir acaip zamandayız..
O zamanlar yemek yapılırken pişirilecek malzemeler besmeleyle alınır, zikirle-şükürle kaynatılırmış tencere..Bereket eksik olmazmış evlerden, dolar taşarmış her yer..Aç açıkta kalan olmaz, herkes doyarmış..
Şimdi bereketi ara ki bulasın! Ve de öyle besmeleri elleri-dilleri..Kanaatkar gönülleri.. "Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.."
Evet efendim kriz ekonomide, borsalarda değil yüreklerde..
Bir yürek batımı krizdeyiz işte..
Yürekler, asıl Sahibi'nin elinden alınıp, kapitalist sisteme teslim edilince böyle oldu..
Güm güm düşüyor ülkeler..Ülke Ülke düşüyor yürekler..Düşecekler.
Ekonomiyi tutacak, krizi önleyecek olan yine yüreklerimiz..
İktisatlı olursak, israf etmezsek, eşyanın ve eldeki nimetlerin kadrini bilirsek, kanaatkar olursak düşmeyeceğiz..
Gayrımıza el uzatır, zenginle fakir arasında köprüler kurarsak, "ben" demeyip "sen" dersek, "Ya Rab!" deyip, asıl Sahibi'ne ve Öğretileri'ne teslim edersek yürekleri, atlatacağız inşaAllah..
Haydi meydan bizimdir, yüreği olan gelsin beri! Sınav zamanıdır..
muhabbetle efendim
Ayşe Reşad