Ayşe Reşad

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ayşe Reşad
« : 15 Aralık 2008, 11:03:46 »


NEYİ TAŞLADINIZ?
 
Hac’dan dönenlere ;
 
-Hangi günahlarını taşladın?.
-Hangi konularda nefsine dur deme sözü verdin?
-Bundan sonra hayatına, öteler için neleri katacaksın?. Diye sorarım genelde ;)
 
Öyle ya gittin, temizlendin.. İlk günkü gibi..
İnşâAllah tertemiz bir sayfa açıldı..
Bu sayfaya neler yazacaksın?..
 
Mesela sigara içiyorsundur; “Elde duman, kalpte iman” nasıl olur diye de rahatsızsındır..Şeytana –nefsine- ilk taşı atarken dersin;
-Artık bundan sonra sigara yok!..
 
Namazlarını bir türlü tam ve vaktinde kılamıyorsundur, dersin ;
 -Rabbim! Bundan sonra 5 değil, 5x5 huzurundayım!.
 
Hep örtünmeyi düşünen bir bayansındır, dersin;
-Allah’ım, bundan sonra ben ve bedenim emrine âmâdeyiz!.
 
Örnekleri çoğaltmak mümkün, herkesin kendi durumuna göre..
 
İnanınız, sorduklarımdan çoğu şöyle dediler;
 
-VAllah(c.c.)i gittik taşladık herkes gibi.. Hiç öyle şeyler düşünmedik :D
 
Bir de şu var; Böyle nefislerini taşlamayı, Rabblerine söz vermeyi düşünmedikleri gibi, bazıları orada şeytan var  sanıyor, orada gerçek bir şeytanı taşladığını zannediyor..
 
Gerçekten : ))  Bir hırs, bir öfke :))
 
Yahu sen nefsine isyan et! Kendine, günahlarına kız!  Sormayın : )
 
Taşları atıyor; “Ya Allah Ya bismillah kör şeytan!!” Hızını alamıyor.. Artık eline ne geçerse; terlik, şemsiye, su matarası, bulabildiği daha büyük taşlar... Fırlatıyor şeytana(!)
 
Eskiden bir gazetede okumuştum, bir Karadenizli Vatadaşımız diyordu: "Ahh! Alacaktım elime 14 lüyü saydıracaktım o kahrolası şeytana ahh" : ))
 
Maneviyata kapalı ham ruhların bir nev’i rahatlaması mı acaba bu grup terapisi misullü...
 
Ah!.. Güleriz ağlanacak hallerimize...
 
-Bu anlattıklarımdan, kendini O’nun potasında eritmeyi başarmış, ilmi olmasa da ihlasıyla, o ışığı yakalayabilmiş olan nadir insanlarımızı tenzih ediyorum-
 
Şeytana duyulan  bu öfke ve tezahürleri,  neyi cağrıştırdı biliyor musunuz bana?.
           
Bir şehrimizin – Urfa ya da Maraş olsa gerek yanlış hatırlamıyorsam- geleneksel düşman işgalinden kurtuluş törenlerinde her yıl piyes şeklinde canlandırılırmış olay..
 
Bir tarafta temsîlî Fransız askerleri, bir tarafta da Türkler.. İşte kıyasıya bir savaş(!) 
 
E  şimdi, tabii ki temsil bu.. Fakat bizim aşırı duygusal, bir “heeeeyttt!” le parlayıveren, çabucak ta sönüveren-maalesef- insanımız, o havaya girince, şahlanmış ve kendini gerçek bir savaş ortamında zannederek, hınçla, öfkeyle saldırmış Fransızlara(!)..
 
O ne hınç, o ne öfke.. Vurduklarını deviriyorlarmış.. Fransızlar ve herkes neye uğradıklarını şaşırmış J)) Feryat, figan.. Tabii bazı milletvekilleri, şehrin ileri gelenleri, gazeteciler de orada.. Tam bir rezalet..
 
Yetkililer son çare; almışlar mikrofonları anonsa başlamışlar..
 
“Türk Askerleri! Fransızları bırakın! O Fransızlar Türk!..”
 
“O Fransızlar gerçek Fransız değiiil!” : )))
           
Düşünebiliyor musunuz durumun komikliğini.. Ne kadar gülmüştüm  bunu okuduğumda...
           
Şimdi ben de düşünüyorum; Şeytan taşlama yerlerinde anonslar yapılsa : ))
 
“Ey Güzel insanlar! O şeytanlar şeytan değiil!”
 
“Taşladıklarınız nefislerinizdir... Taşladıklarınız günahlarınız, bîat dilekçelerinizdir!”
 
Hazır bu konu açılmışken, bir iki şey daha söylemek istiyorum;
 
Bilirsiniz;Hac’dan dönünce âdet olmuş sanki herkes, dünya işinden uzaklaşmaya gayret eder, yani o zamana kadar unlar elenmiştir ve dee elekler duvara asılmalıdır..
 
Ama neden?..
 
Esas bundan sonra dört elle herşeye sarılacaksınız ki, cümle âlem bir müslümanın, bir tüccarın  nasıl olması gerektiğini fiilen görsün, öyle değil mi?...
 
Bir Allah dostu bakın ne demiş;
 
Kâbe’ye sarılmış sarsılarak ağlayan, oldukça yaşlı birini gördüm.. Kalbine nazar ettim ki ; Dünya ile dopdolu.. Dışarı çıktım, baktım pırıl pırıl bir genç ticaret konuşuyor, anlaşma yapıyor.. Elinde kese kese altınlar.. Kalbine nazar ettim ve gördüm ki; Allah ile dopdolu..
 
İşte böyle olmalı..
 
İkinci bir konu; İsimlere eklenen Hacı lakâbı..
Sevenleriniz olabilir, herkes hür tabii.. Bana hoş gelmiyor nedense ;) 
 
Allah rahmet eylesin Said Çekmegil’den  bir hatıra okumuştum, onu anlatayım;) Said Bey de çok kızarmış kendisine "Hacı" denmesine.. Bir gün yine böyle diyen birisine;
 
-Yahu! Ben 7 yaşımdan beri namaz kılıyorum, kimse bana hiç Musalli Said demedi, ömrümde 1 kez Hac’ca gittim, Hacı demeye başladılar! Demiş o meşhur öfkesiyle :)
 
Ne dersiniz haklı değil mi?..
 
muhabbetle efendim...
 
Ayşe Reşad   

Çevrimdışı Halime

  • ***Sen kaldırım taşlarını dize dur önüme, ben toprağa basa basa senden uzaklaşıyorum ***
  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: İsk€nd€run
  • 2695
  • +198/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Ve Birgün Bu Dünya Gül Bahçesine Dönecek..
Ben hep seninleyim sen nerdesin kiminlesin?
« Yanıtla #1 : 25 Şubat 2009, 01:17:47 »
Gel temizlen! Sileyim önceni..Sıfırdan başla hayata.
Üstelik de geçmiş günahlarını sevaplara çevireyim!
 



 aarroo 103 gull

Çevrimdışı insanlar_alemi

  • ****
  • Join Date: Ara 2008
  • Yer: Avusturalya / Ankara
  • 503
  • +42/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • İnşAllah derse yakaran inşaa eder YARADAN...
Ben hep seninleyim sen nerdesin kiminlesin?
« Yanıtla #2 : 25 Şubat 2009, 08:06:16 »
 103 tşkk

Çevrimdışı falcon42

  • falcon42
  • ****
  • Join Date: Oca 2009
  • Yer: Konya
  • 693
  • +137/-0
  • Cinsiyet: Bay
Ben hep seninleyim sen nerdesin kiminlesin?
« Yanıtla #3 : 25 Şubat 2009, 17:58:45 »
 103

"Günlerden hiçbiri yoktur ki onlarda yapılan bir iş,  Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan işten daha faziletli ve yüce, Allah’a daha sevimli olsun.."  Tirmizi

 

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ayşe Reşad
« Yanıtla #4 : 25 Şubat 2009, 21:50:47 »
Sen *SEN*den ayrı düşünce..


Dünyaya bak!..

Sonra daralt pencereyi; yaşadığın ülkeye..

Ve şehrine...Sonra evine..

Daha daralt -ya da genişlet kainat kadar -

İçine, SANA bak!..

Ne görüyorsun?..

Kesmekeş, bin çeşit huzursuzluk, gözyaşı, ızdırap..mı?..

Öyleyse düşün; Neden?..

Neyi kaybetti ki insan?..

Ve.. neyin sancısında?..

Ya da neyi bulamıyor ki?..

O'nu mu?..

Cevaplar, bin gizemli sır içinde..

Arala perdeleri.. Ötene, ötelere bak!..

Bil ki O;

Sana senden de yakın..

Sana en Sevgili..

En merhametli..

O, Sen bıraksan da seni,

Seni asla bırakmayandır..

Kulak versen mahlûkâta;

O akışa, O çağrışa, O yanışa....

Başın döner, mest olursun O'nu tesbihlerinden..

Yani?..

Yani; O daima hazır ve nâzır..

Gâib olan SEN sin...

O hep SEN de.. SENİNLE..

Göremesen de aslında sen de maddeten, her an O'nunlasın,

Zerrelerinin tek tek sehâdetiyle...

Öyleyse?..

Sorgula içini!...

Sen! Sen nerdesin?..

Bir sen vardır sende, senden içeru..

İşte anla;

Ayrı düşünce "Sen"den, Sen "O"ndan ayrı düştün!

Nerdesin!?..

Ara Seni..

Bil ki; Seni bulduğunda O'na kavuşacaksın...

Bil ki; O'nu bulmanın yolu, Seni aramaktır.

Durma! Çok geç olmadan ARA Seni....

Ki, O'nu bulasın..Âleme sultan olasın..

Ve...

Ol cümlesi, su sırdandır;

Kim ki kendini bildi, işte o Rabbini bildi.


Ayşe Reşad