32.maddede 11.maddeye paralel bir düzenleme ile bir diğer faaliyetten men yetkisi düzenlenmiş bulunmaktadır. Hükme göre “ her kim kasten veya ihmal ile bu yönetmelik ile getirilen;
• Sanayi, yol, inşaat makinalarının çalıştırılmasında , hizmete sokulması ve kullanılmasında yasaklara şantiyeler için belirlenmiş gürültü sınırlarına uymazsa,
• Karayolu taşıtları ile ilgili tedbirlere, gürültü sınırlarına ve yasaklara uymazsa,
• Taşıtların iç gürültü düzeyler için verilen sınır değerleri aşarsa,
• Havayolu taşıtları gürültü sertifikasına sahip olma zorunluluğuna uymazlarsa,
• Banliyo ve şehirlerarası trenler, ağır ve hafif metro için verilen gürültü sınırlarını aşarsa,
• İşyerleri için getirilen işitme sağlığı açısından düzenlemelere uymazsa,
• Yönetmelikte öngörülen önlemleri almaz ve yasaklara uymazsa,
• Gürültü verilerinin sağlanması ve denetime hazır bulundurulması,zorunluluğunu yerine getirmezse,
yönetmeliği ihlal etmiş olur.
Bu durumda, fabrika, atölye, işyeri, ve eğlence yeri sahipleri de mahallin en büyük mülki amirince verilecek bir aylık süre zarfında durumu düzeltmedikleri takdirde müesseseleri kısmen veya tamamen, süreli veya süresiz olarak kapatılır.
• Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinin 43.maddesinde mülki amirlerin faaliyetlerin durdurulması yetkisi düzenlemiştir. Hükme göre “... mahallin en büyük mülki amirince yapılan kontrollerde, tesisin işletme ruhsatına uygun olarak çalıştırılmadığının, ürün ve atık kalitesinin yönetmelikte istenen özellikte olmadığının, hava, gürültü emisyonlarının veya tesise ait atık sularının ilgili yönetmenliklerde istenen şartları sağlamadığının belirlenmesi halinde, hatanın giderilmesi için işletmeciyi, kontrolü yapan merci, yazılı olarak uyarır. Bu süre hatanın önemine ve kaynağına göre bir ay ile bir yıl arasında değişir, şehirden toplanan katı atığın özelliğinden dolayı hatanın düzeltilemeyeceği anlaşılırsa, ruhsatı veren merci tarafından, Bakanlığın da görüşü alınarak işletme ruhsatı iptal edilir.
Yönetmeliğin geçici 1.maddesinde yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce dolgusuna başlanan depoların,yönetmelikte öngörülen şartları taşımadıklarının belirlenmesi durumunda, 1 yıl içinde söz konusu sahada depolama işlemine son verme yetkisini mülki amire tanımış bulunmaktadır.
• Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde 2.maddede yönetmelikte faaliyetlerin durdurulması konusunda yetkili idare olarak Sağlık ve Çevre Bakanları ile birlikte en büyük mülki amirleri de belirlemiş bulunmaktadır. 39.maddede atık su deşarj izni verilirken idare tarafından konulmuş hükümlere uygun şekilde deşarj yapılmaması durumunda sınırlandırılabileceği veya geri alınabileceği öngörülmüş bulunmaktadır.
Yukarıda, yönetmeliklerin incelenmesinde görüldüğü üzere yönetmeliklerde düzenlenen faaliyetin durdurulmasına ilişkin hükümler 2872 sayılı yasadaki düzenlemeye paralel yapıya sahip bulunmaktadırlar.
Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği tehlikeli atıkların üretiminden nihai bertarafına kadar çevreye verilen zararların ortadan kaldırılmasına yönelik prensip, politika ve programların belirlenmesi için hukuki ve teknik esasları düzenlemek amacıyla yayınlanmıştır. Yönetmeliğin 7.maddesinde Valiliklerin görev ve yetkileri belirlenmiş bulunmaktadır. Bu hükme göre Valilikler diğer yetki ve görevlerle birlikte “İl sınırları içinde faaliyette bulunan ve bu yönetmelik kaps****** giren tesisleri tesbit ederek Çevre Bakanlığına bildirmekte, İl sınırları içinde atık taşınması ile ilgili faaliyet gösteren firmalara ve araçlara taşıma lisansı vermek, bu lisansı kontrol etmek, iptal etmek ve yenilemekle ve atık taşıması sırasında meydana gelebilecek kazalarda her türlü acil önlemi almak ve gerekli koordinasyonu sağlamakla görevli ve yetkilidir.
Tehlikeli atıkların kontrolü yönetmeliği üretimden nihai bertarafına kadar olan üretimi,ihracatı, ithalatı, yönetiminde gerekli teknik ve idari standartlar sağlanması, üretiminin kaynağında en aza indirilmesi, üretimin kaçınılmaz olduğu durumlarda üretildiği yere en yakın mesafede bertaraf edilmesi, bertaraf tesisi kurulması ve bunların kontrolünde Çevre Bakanlığı’na, Valiliklere Büyükşehir Belediyeleri ile belediyelere yetki ve görev vermiştir. Valilikler 5442 sayılı İl İdare Kanunu gereğince ilde ayrı ayrı her bakanlığa temsilcisi ve yürütme vasıtasıdır. Bu nedenle bakanlığın yapacağı iş ve işlemler Valilikler eliyle gerçekleştirir. Yönetmeliğin 25.maddesinde yer alan ve tehlikeli atıklar bertaraf tesislerinin lisans iptalinde Çevre Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Ancak bu konuda gerek lisansa aykırı hususların tespiti gerekse iptal için girişimde bulunan birimi Valilik olarak belirlemek gerekmektedir.
Tıbbi atıkların kontrolü yönetmeliğinin amacı sağlık kuruluşlarından kaynaklanan tıbbi atıkların halk sağlığına ve çevreye zarar vermeden ayrı olarak toplanması, geçiçi depolanması, geri kazanılması, taşınması ve nihai bertaraflarının sağlanmasına yönelik idari teknik ve hukuki prensip, politika ve programlarının belirlenerek uygulanmasının sağlanmasıdır. Yönetmelik hangi sağlık kurumlarını kapsadığı 2,maddesinde açıklamıştır. Buna göre hastaneler, tıp, diş hekimliği, veteriner hekimlik eğitimi veren ve araştırma yapan kuruluşlar, tıbbi tahlil laboratuarları, kan ve kan ürünleri ile ilgili çalışma yapan yerler, laboratuarlar, sağlık ocakları, muayenehaneler, eczane ve ilaç depoları ve diğer kuruluşların bu yönetmelik kaps****** girdiğini belirtmiştir. Yönetmelik tıbbi atık üyelerinin üreticilerinin uyacakları esasları ve bunların nihai bertarafında uyulacak esaslar belirleyecek sorumluluğu atık üreticilerine, toplayıcılara, atıkların el değiştirdiği tüm taşıyıcılar ile nihai bertaraf edicilere varmıştır. Yönetmelikte evsel nitelikte atık, tıbbi atık, radyoaktif atık, tehlikeli ve tehlikeli olmayan kimyasal madde atığı tanımlaması yapılarak bunların ne gibi işleme tabii tutulan atıklar belirlenmiştir. 15.madde hukukuna göre yönetmelik kapsamında olan atıklarda üreten sağlık kuruluşlarından 20 yatak kapasitesini geçenler “geçici atık deposu” inşa etmekte yükümlüdürler.
Çevre hukuku yeni gelişen ve gelişmesini henüz tamamlamamış bir hukuk dalıdır. Niteliği itibariyle de kamu hukuku-özel hukuk ayrımı içerisinde tam yerini bulmamıştır. Bunun nedeni çevre ile ilgili hak ve yükümlülüklerde tarafların hem idari makamlar hem de özel hukuk işleri olabilmesidir. Çevre hukukunun henüz gelişmesini tamamlayamamış olması, çevre hukukumuz konusunda söylenecek sözün bitmediği ve en azından bir müddet bitmeyeceğinin göstergesidir.
Çevre Yasası 1983 yılında yürürlüğe girinceye kadar çevreye ilişkin hükümler mevzuat bölümünde de ele aldığımız gibi değişik yasal düzenlemelerde dağınık biçimde bulunmakta ve çevreye ilişkin diğer ülkelerdeki gelişmeler mevcut mevzuatın kıyas yoluyla uygulanmasıyla boşluk kapatılmaya çalışılmaktaydı. Çevre Yasasının çıkarılmasıyla bu konudaki önemli bir eksiklik giderilmiş ancak yeterli olmamıştır. Bu yasaya ilişkin yönetmelikler oldukça geç çıkarılmıştır. Süregelen durumda da henüz tüm düzenlemelerin tamamlandığını söylemek mümkün değildir.
Türkiye'de Toprak Kirliliği Yasal Düzenlemeler
Anayasanın 44., 45.ve 56. maddeleri,
442 sayılı Köy Kanunu,
5556 sayılı Bataklıkların Kurutulması ve Bundan Elde Edilecek Topraklar Hakkında Kanun,
2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Kanunu,
3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesin dair Tarım Reformu Kanunu,
3202 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun,
2872 sayılı Çevre Kanunu,
4347 sayılı Mera Kanunu,
20814 sayılı Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği,
Toprakların Amaçları Dışında Kullanılmasını Önlenmesine dair Yönetmelik,
Çevre Bakanlığı tarafından hazırlanan ve taslağı kurum görüşlerine sunulmuş olan “Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği” .