Could, ( …e biliyordu .)geçmişte yapılmış sürekli olaylar için kullanılır ve içinde bir “yor” anlamı gizlidir.
(Could not ile Couldn’t kullanımlarının anlamları birbirinden farklıdır.
Genel anlamda geçmişte bir yetenek veya bir olanak gösterir. îzin ve istek ifade eder.
Ortada olmayan birtakım koşullara bağlı yetenek ve kapasite ifade etmek için kullanıldığında COULD, şimdiki, gelecek ve geçmiş zamanlan gösterir.
izin ve istek ifade etmek için kullanıldığında gelecek ve şimdiki zamanlan gösterir.
Ancak, COULD yardımcısının özellikle yetenek ve olanak ifade ettiği cümleler dikkatle incelendiğinde şu gerçek ortaya çıkar.
a) Geçmişe ait bir yetenek veya olanaktan söz ediliyorsa
COULD = WAS / WERE ABLE TO
We could see each other.
(Biz birbirimizi görebiliyorduk.)
each = her bir,
other = diğeri.
Each other: her bir diğeri = birbiri
He could put aside some money when he was young.
(O gençken biraz para bir tarafa koyabiliyordu.)
He could (-was able to) run very fast when he was young.
(Gençken çok hızlı koşabilirdi.)
b) Bir çaba harcandıktan sonra bir şeyin elde edilebildiğinden veya amaçlanan noktaya ulaşılabildiğinden söz eden cümlelerde
WAS / WERE ABLE TO kullanılır.
Bu anlamda Manage to(başarmak) fiili ile eşanlamlıdır.
Example:
After a long struggle we were able to climb the mountain.
(Uzun bir çabadan sonra dağa tırmanmayı başardık.)
c) Bir çaba harcandığı halde söz konusu işin başarılamadığını belirtmek için COULDN'T yardımcısı tercih edilir.
Example:
I tried hard but I couldn't-repair that car.
(Çok çaba harcadım, ama şu arabayı onaramadım.)
d) Kaçırılan yada bilinçli olarak kullanılmayan bir olanaktan söz etmek için COULD yardımcısı kullanılır. Cümlenin olumlu yapısına karşın anlam olumsuzdur.
Example:
1 — He could have helped me.
(Bana yardım edebilirdi.) (Ama etmedi.)
2 — I could see him.
(Onu görebilirdim.) (Ama görmedim.)
c) Verilmiş bir izinden söz etmek veya bir izin ve istek belirtmek için de COULD yardımcısı kullanılır.
Example:
1 — I could use his car any time I needed.
(Gereksinim duyduğum her zaman arabasını kullanabilirdim.)
2 — Could I use your pen for a moment, please?
(Kaleminizi bir dakika kullanabilir miyim?)