Yazılı veya sözlü iletişimimizde karşımızdakine bir şeyler anlatmak için cümleler kurarız. Cümleleri kendi kelime dağarcığımızdan seçtiğimiz kelimelerle oluştururuz. Bunun dışında kelimeleri önceden bir araya getirilmiş, hangi amaçla ve hangi durumlarda kullanılacağı belli olan cümleler de kurarız. Bu cümlelere kalıp cümleler denir.
Kalıp cümlelerin söz dizimi tıpkı deyimler ve atasözleri gibi zaman içerisinde belli bir biçime girmiştir. Ancak kalıplaşmış cümleler deyim ve atasözü özelliği taşımazlar.
Örneğin;
“Ne günlere kaldık!” cümlesi bir atasözü veya deyim değildir, ancak tıpkı atasözü ve deyimler gibi kalıplaşmıştır.
Kalıp cümleleri her ne kadar konu olarak kaynaklarda çok fazla göremesek de günlük hayatta sıklıkla kullanırız.
Örnek
» İşimiz gücümüz yok seninle mi uğraşacağız?
cümlesinin “işimiz gücümüz yok” kısmı kalıplaşmış bir cümledir.
Örnek
» O sokak senin bu sokak benim dolaştık.
cümlesi kalıp cümle özelliği gösterir. Bu cümlede “sokak” ve “dolaştık” sözcükleri değişebilir ama kalıp bozulmaz:
Örnek
“Bütün gün o müze senin bu kale benim gezdik ama yorulmadık.”
» Kalıp cümleler bir milletin ortak geçmişinden, geleneklerinden, inanışlarından doğar.
Ölüm, doğum, düğün, bayramlaşma, selamlaşma gibi durumlarda kullanılan sayısız kalıp cümle vardır. Bu cümleler o toplumdaki herkes tarafınfan aynı şekilde kullanıldığı ve algılandığı için kalıplaşmış kabul edilir.
Örnek
» – Happpşuuuuu!
– Çok yaşa
– Sen de gör
Örnek
» Kolay gelsin. (Çalışan birini gördüğümüzde)
» Eline sağlık. (Yediğimiz yemeği yapan kişiye)
» Sıhhatler olsun. (Tıraş olan veya banyo yapan birine)
» Başın sağ olsun. (Yakını vefat eden birine)
» Geçmiş olsun, Allah şifa versin (Hasta olan birine)
» Afiyet olsun. (Yemek yiyen birine)
Örnek
» O tabak bitecek! (Yemeğini bitirmeyen çocuğa)
» Nereye bıraktıysan oradadır! (Bir eşyasını kaybeden birine)