CEVAP: 70
Her şeyden önce bizim Müslümanlıkta “Ahiret Günü” dediğimiz olayı, Eski Mısırlılar “Öbür Dünya” veya “Osiris’ in Dünyası” olarak nitelerlerdi. Ve bizim gibi onlar da öteki dünyada rahat edebilmek için, ellerinden geleni yaparlardı. Tek farkla ki biz, ruhumuz rahat etmesi için çalışırken, onlar ruhun içine girmesi gereken bedeni de önemserlerdi. Çünkü eski Mısır’da bedeni olmayan ruh kapsız bir suya benzerdi, yani ruhun gireceği şekillenebileceği bir vücut olmaz ise o ruh gökyüzünde sahipsiz bir cisim gibi dolaşır dururdu.
Mumyalama geleneği çok tanrılı dinlerden kalmadır. İlk örnekler Antik Mısır'da MÖ 15. yüzyılda bulundu. Mısırlılar, ölülerinin ruhlarının öteki dünyada dirilip yeniden bedenlerine döneceklerine inandıklarından bedenlerinin sağlam kalması amacıyla mumyalama işine büyük önem verirlerdi.
Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:
Önce ölü yıkanir. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır.
Göz ve ağız boşukları, yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı.
Rahip habeş denilen keskin bir opsidyenle vücudun sol tarafını açarak,içindekileri tamamen boşaltır ve bunları "Kanopik" denilen çömlek ve vazoların içine koyardı. Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri,hurma şarabı ve kokulu bitkilerle temizlendikten sonra, reçine, tarçın, soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı yerleştirilirdi.
Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar'ın "Net-jeryt" denilen ve kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan "Natron" tozu sodyum karbonat veya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 veya 70 gün (soylular için 272gün) bekletilirdi. Böylece vücuttaki nem absorbe edilir, organik yapı antiseptik korumaya alınırdı. Bir çeşit insan salamurası olan bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücut yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.