Alm. Mausartige (p.) Fr. Muridés (m.pl.) İng. Rats and mice.
Memelilerin kemirgenler (Rodentia) takımının, sıçangiller (Muridae) familyasından olan hayvanlar.
Sivri burunlu, geniş kulaklı, ince kuyruklu fâre ve sıçanların yüzlerce türü vardır.
Halk arasında, fâre ve sıçan terimleri birbirine karıştırılır. Küçük olanlarına fâre, büyük olanlarına sıçan denir.
Familyası: Sıçangiller (Muridae). Yaşadığı yerler: Avustralya hâriç, her yerde. Özellikleri: Sivri burunlu, uzun bıyıklı, geniş kulaklı, ince kuyruklu. Ömrü: 2-3 yıl. Çeşitleri: 500’den fazla türü vardır.
Sıçanların ağırlıkları 250-300 gr kadar olur. Ada tavşanı iriliğinde olanları da vardır. Bir dişi sıçanın 10 memesinden 4’ü göğüste, 6’sı kasıkta bulunur. Fârenin ise sıçanlardan farklı olarak memelerinin 6’sı göğüste, 4’ü kasıkta bulunur.Alt ve üst çenelerinde ikişer kemirici dişleri tipiktir. Dişler dâimâ kendilerini yenileyerek sürerler.Avustralya hâriç, dünyânın her tarafına yayılmışlardır.
Bazıları lağımda. Bazıları sularda bazıları da tamamen doğada yaşarlar ve yaşadığı çevreden beslenirler. Bunun yanında fareler besin olarak böcekleri, ölü hayvan leşlerini ve atık olan her şeyi yerler. Fareler çeşidine ve türüne göre faklı sayıda çoğalırlar. Bazı fare türleri yılda 4 bazıları ise 6 defa yavrularlar. Fareler diğer haşerelerden farklı olarak üremede canlı yavru doğururlar. Yani fareler herhangi bir yere yumurta bırakmazlar. Evinizde fare olup olmadığını anlamak için temizlik yaptığınızda eğer evde fare pisliği var ise mutlaka evinizde fare var demektir. Fare pisliği pirinç tanesi büyüklüğünde ve siyah renktedir.
Koşar, sıçrar, tırmanır ve yüzerler. Bilhassa kabuklu sert yiyecekleri kemirirler. En dar yerden rahatlıkla geçerler. Binâ duvarlarını ve borularını kemirip, karşı tarafa ulaşırlar. Beş katlı bir binâdan düşen fâre, yaralanmaz, zarar görmez. Tuvâlet borularından girer ve çıkarlar. Akarsuda akıntıya karşı 1 km’ye kadar yüzerler. Durgun su yüzeyinde günlerce kalabilirler. Batan gemiyi önce fâreler yüzerek terk ederler.
Her türlü hayvansal ve bitkisel maddeleri yerler. Pek az su içerler.Su ihtiyaçlarını besinlerden sağlarlar.Yediklerinden fazlasını kemirerek ziyan ederler.Avurtlarında tahıl biriktiren, kış uykusuna yatan veya göç edenleri vardır.Koku alma ve işitme duyuları hassastır.Çoğu toplu halde yaşamayı sever.Kışın kucak kucağa yatar, kuyruklarını birbirine dolayıp düğümler, salkım meydana getirirler. Düğümlenmiş olarak ölen sıçan salkımlarına rastlanmıştır.Aşırı derecede ürerler. Bir dişi, yılda 6-7 defâ yavrular.Gebelik süresi 6 haftadır.Her doğumda 8-10 yavru doğururlar.Yavrular 2-3 aylık olunca, çiftleşerek yavrulamaya başlarlar. Bir çift fâreden yılda 500, üç yılda 20 milyonluk bir âile meydana gelir. Soğuk, hastalık, atmaca, baykuş, yılan, gelincik, porsuk, tilki, kedi ve insanlar tarafından sayıları azaltılır.
Fare türleri Ak ayaklı farecik
Avurdu keseli fare
Bandikut faresi
Çekirge faresi
Çeltik faresi
Dikenli fare
Fırça kuyruklu fare
Hasat faresi
Huş faresi
Kanguru faresi
Orman faresi
Pamuk faresi
Sıçrayan fare
Yeleli fare
Fareler yaşadığı yere göre farklı isimler alırlar. Tarlada yaşayan fareler tarla faresi, lağımda yaşayanlar lağım faresi veya evlerde yaşayan küçük farelere ev faresi denir.
Dağ fâresi (Hamster), pirinç fâresi, tarla fâresi, fındık fâresi, ev sıçanı, göçmen sıçanı, lemming, misk fâresi en çok bilinenleridir. Fâre 2-3 yıl yaşar. Kuzey Amerika’da yaşayan misk fâresi güzel koku çıkarır kürkü değerlidir.
Fâre ve sıçanlar, tahılları kemirmek sûretiyle büyük zararlara sebeb olurlar.Venezuella, pirinç ihraç eden bir ülkeyken 1978 yılında fârelerin ekinleri istilâsından dolayı 80.000 ton pirinç ithal etmek zorunda kaldı. Ağaç fâreleri, meyve ve kuş yumurtalarını da yerler. Doymak bilmezler, ne bulursa götürürler. Halk arasında doymayan üç mahluk; insan, karınca, fâre sözü çok meşhurdur.Aç kaldıkları takdirde hasta ve uyuyan insanların kulak, burun gibi yumuşak yerlerini kemirirler. Bombay’da yılda 20.000 insan fâre tarafından ısırılmaktadır. Taşıdıkları pirelerden insanlara vebâ mikrobunu (Pasteurella pestil) bulaştırırlar. Vebâdan 14. asırda Asya’da 23 milyon,Avrupa’da 25 milyon insan ölmüştür. 1907’de yurdumuzda vebâ salgınında 120 bin kişi hayâtını kaybetmiştir.
Sıçanlar, yiyecek ve içeceklerin üzerine idrarlarını bırakırlar. İdrarlarında bulunan bir mikrop, yiyeceklerle insanlara geçerek hastalık yapar. Hastanın ateşi yükselir, dalağı şişer, Kuduz fâre tarafından ısırılan insan ve hayvanlar kuduz illetine tutulur. Pis yerlerde dolaştıklarından birçok hastalığı bulaştırırlar. En büyük düşmanları ev ve yaban kedisidir.
Farelerin genetik yapısı tıpkı insanlara benzer bu bakımdan insanlara çok faydası vardır. Gelişen ilaç sanayisi ve tıp fareleri insan yerine kobay olarak kullanmaktadır. Bu da bilim açısından çok önemli bir güzelliktir.