Hacılar Arafat'ta vakfeye durdu

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Hacılar Arafat'ta vakfeye durdu
« : 03 Ekim 2014, 11:40:34 »

Arafat, Mekke’nin yaklaşık 25 km güneydoğusunda Harem sınırları dışında bir bölgedir. Vakfe ise bir yerde bir süre durmak veya beklemek demektir. Arafat vakfesi önemli ve titizlik gerektiren bir rükündür. Çünkü süresi içinde Arafat’ta bulunamayanlar o sene hacca yetişememiş olurlar. Arafat vakfesi dışında vaktinde yapılamayan diğer Menâsik ise, daha sonra kaza edilerek veya fidye ödenerek telâfi edilebilir.

Hz. Peygamber’in (s.a.v):
“Hac, Arafat’tan ibarettir” (Tirmizî, Ebû Dâvûd) sözü Arafat vakfesinin önemini belirtmesi yanında, ayrıca, bu vakfeyi kaçırmamak için titizlik gösterilmesi gerektiğini de anlatmaktadır.

Hac için dünyanın dört bir yanından kutsal topraklara gelen milyonlarca Müslüman bugün Arafat'ta. Türk hacı adayları dün gece üç bölüm halinde konaklayacakları yere ulaştı.

Çadırlarda sabahlayan hacı adayları, güneşin tepe noktasında olduğu andan batana kadar ihramlı olarak burada kalacak. Arafat ve Müzdelife'de duaya duran hacı adayları, Mina'da şeytan taşladıktan sonra 'hacı' olacak.

Daha sonra güneşin batışına kadar Allah'a halini arz edecek. Vakfesini tamamlayan adaylar, Arafat ile Mina arasında bulunan Müzdelife'de vakfeye duracak. Diyanet İşleri Başkanlığı, yaşanabilecek izdihamdan dolayı Türk hacıların Müzdelife'de sabah namazına kadar konaklamasına izin vermiyor. Bu bölgede 1 saat kadar vakfe yapacak olan Türkler, bayramın üçüncü gününe kadar devam edecek şeytan taşlama ibadeti için 70 taş toplayacak. Hacı adayları Müzdelife'den sonra Peygamberimiz (S.A.V.)'e ilk biatın gerçekleştiği, Hz. İbrahim'in oğlu Hz. İsmail'i kurban etmek için götürdüğü Mina bölgesine yürüyecek. Arafat, Müzdelife ve Mina bölgeleri arasında herhangi tabii bir sınır yok. Mina'da hacı adayları ülkelerine göre kafileler halinde şeytan taşlayacak. İlk gün gerçekleştirilecek şeytan taşlama ve kurban kesiminin adından tıraş olup ihramdan çıkacak Müslümanlar artık hacı sayılacak. Daha sonra da ziyaret ve veda tavafı yapılacak.

Arafat vakfesi için gerekli önlemlerin alındığını belirten Suudi yetkililer, intikalleri kolaylaştırmak için çalışma yapıldığını, özellikle bağlantı noktalarındaki düzenlemelerle daha kolay bir ulaşım sağlanacağını bildirdi. Sivil Savunma yetkilileri de Arafat, Müzdelife ve Mina'ya aktarımların gelişmiş teknoloji ile donatılan merkezlerden takip edileceğini kaydetti.

Vakfenin Geçerli Olmasının Şartları

Vakfenin geçerli (sahih) olabilmesinin iki şartı vardır.
1. Hac için ihramlı olmak,
2. Vakfeyi özel (belirli) yer ve zamanda yapmak.

Vakfenin Yeri

Vakfenin yeri, Arafat bölgesidir. Arafat bölgesinin Mekke tarafındaki sınırı, “Ürene Vadisi”dir. Ürene vadisi dışında Arafat bölgesinin her yerinde vakfe yapılabilir. Bu vadi Arafat bölgesinden değildir. Burada bulunan “Nemîre Mescidi”nin kıble (kuzeybatı) tarafından bir kısmı da vakfe yerinin dışında kalmaktadır.

Vakfenin Zamanı

Zilhiccenin 9. Arefe günü zeval vaktinden yani güneşin tepe meridyeni üzerine geliş vaktinden bayramın ilk günü “fecr-i sadık” denilen tan yerinin ağarmaya başladığı zamana kadar geçen süredir. Bu konuda mezhepler arasında görüş ayrılığı yoktur. Sadece Hanbelîlere göre vaktin ilk anı, Arefe günü fecr-i sadık ile başlar.
Vakfenin sahih olması için niyet, akıl ve ilim (Arafat’ta bulunduğunu ve vakfe yaptığını bilmek) şart olmadığından, belirtilen süre içinde ister şuurlu, ister şuursuz, ister uykuda, ister uyanık, ister abdestli, ister abdestsiz her ne halde olursa olsun, bir an Arafat sınırları içinde bulunan, hatta oradan geçen kimse vakfeyi yapmış olur.
Hanefîlere göre, Arefe günü gündüz Arafat’ta bulunanların, mazeretsiz olarak güneş batmadan önce Arafat’tan ayrılmamaları vaciptir. Mazeretsiz olarak ayrılan kimse, henüz güneş batmadan bu bölgeye tekrar dönerse, bir şey gerekmez; aksi halde ceza (dem) gerekir. Fakat gündüz Arafat’ta bulunmayıp güneş battıktan sonra gelenlere bir ceza gerekmez.

Şâfîlere göre, güneş batmadan ayrılanlara da ceza gerekmez. Mâlikî mezhebinde ise, gecenin bir cüzünde Arafat’ta bulunmak vakfenin sıhhat şartıdır.
Güneş batmadan Arafat’tan ayrılıp bir daha dönmeyen kişinin haccı batıl olur. Gündüzün çok az da olsa bir kısmında Arafat’ta bulunmak Mâlikîler’e göre vaciptir. Süresi içinde kısa da olsa bir müddet Arafat’ta bulunamayanlar hacca yetişememiş olurlar. Daha sonraki senelerde yeniden haccetmeleri gerekir.

Arafat Vakfesinin Sünnetleri

1. Zilhiccenin 8. terviye gününü Arefe gününe bağlayan geceyi Mina’da geçirip, Arefe günü sabahı güneş doğduktan sonra Arafat’a hareket etmek.
2. Zeval vaktinden önce Arafat bölgesinde bulunmak ve mümkünse vakfe için gusletmek.
3. Zeval vaktinden sonra öğle namazından önce Nemîre Mescidi’nde hutbe okunması.
4. Öğle ve ikindi namazlarını cem`-i takdim ile kılmak.
5. Vakfe esnasında abdestli ve kıbleye yönelik bulunmak.
6. Vakfeyi cem`-i takdim ile kılınan namazdan sonra yapmak.
7. Mümkün olduğu kadar vakfeyi Cebel-i Rahme denilen tepenin yakınında yapmak.
8. Oruçlu olmamak.
9. Gün boyunca telbiye, zikir, tesbih, dua ve istiğfar gibi ibadetleri çokça yapmak. Kendisi, anne ve babası, çocukları ve bütün müslümanlar için dua ve istiğfarda bulunmak.
10. Vakfe esnasında ayakta durmak oturmaktan, binek üzerinde bulunmak ayakta durmaktan daha
faziletlidir.

Cem-i takdim:

Arefe günü Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarının öğle vakti içinde birleştirilerek birlikte kılınması sünnettir. Buna cem-i takdim denir.
Ebû Hanife’ye göre bu namazların cem-i takdim ile kılınabilmesi için;
a) Arefe günü hac için ihramlı olarak Arafat’ta bulunmak,
b) Mescid-i Nemîre’de Cemâat-i Kübra ile kılmak gerekir. Aksi halde her namaz kendi vaktinde kılınır.

Diğer üç mezhep ile Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e göre, Arefe günü hac için ihramlı olanların Arafat’ta öğle ve ikindi namazlarını, ister Nemîre Mescidi’nde ister çadırlarda, ister cemaatle, ister münferit olarak cem-i takdim ile kılmaları sünnettir.
Bu namazlar cem-i takdim ile kılınırken ezan okununca önce öğle namazının ilk sünneti kılınır. Sonra ikamet yapılarak öğlenin farzı kılınır. Tekrar ikamet yapılır ve ikindinin farzı kılınır. İkindi namazı için ayrıca ezan okunmaz ve iki farz arasındaki sünnetler kılınmaz. Her iki farzdan sonra telbiye ve teşrik tekbirleri okunur.