Hedefe Ulaşma Uğruna
Hayat bu, öyle an gelir ki kendinize ister istemez hedefler seçersiniz. Bu hedef uğruna sıkıntılar yaşar ve bu sıkıntıları aşma ile uğraşır durursunuz. Kimileri için hedefe giden yolda her türlü hile, yalan mevcuttur. Kendilerini öyle bir kaptırırlar ki, olmazsa olmazlarını unuturlar.
Hedefe ulaşmanın en kestirme yolu da bu galiba. Çoğunluğun bu yola başvurduğunu ve bu yolla hedeflerine ulaştıklarını gördüğümüzden bize ters gelse de yaşanılan bu.
İnsanoğlu aklıselim düşünmek zorunda olduğu gibi hareketlerini ve hedefe giden yolu dürüstlük yolunda aramalıdır. Dürüst insan hayrı bilir, her şeyde bir hayır vardır, mantığı ile hareket eder. Bilmez ise de öğrenir. Öğrenmek için ise olumlu örneklerle bir arayış içerisine girmelidir.
Şimdi, bir zamanların Çinli filozofu Konfüçyus’un Öğrenme tekniği ile ilgili dersine bakalım :
Konfüçyus, bazı insanlara bir şey öğretmenin en iyi yolunun bunu örneklerle göstermek olduğunu biliyordu. Bu yüzden sınıfın tam karşısına geçti. Eline bir vazo aldı, tüm öğrencilerin görebileceği şekilde vazoyu havada tuttu. Diğer elinde bir elma vardı.
Öğrencilerin meraklı bakışları arasında, elmayı vazonun içinde bıraktıktan sonra, vazoyu yere koydu ve şöyle dedi:
"Elmayı vazodan çıkarmayı başaran öğrenci, elmayı yiyebilir."
Çocuklardan biri açıkmıştı, ilk o davrandı ve elini vazonun dar ağzından içeri soktu. Elmayı yakaladı, çıkarmaya çalışıyor ama başaramıyordu. "Elimi çıkaramıyorum!" yardım edin lütfen.
Konfüçyus,
"Elmayı sıkı sıkı tutmaktan vazgeçmediğin sürece, elini çıkarman mümkün olmayacaktır," dedi.
Çocuk elmayı elinden bırakmak istemiyordu; ama sonunda zorunlu olarak bıraktı. Elini vazodan çıkardığında, yüzünde şaşkınlık okunuyordu. Sordu.Elmanın vazodan nasıl çıkarılabileceği konusunda sizin bir fikriniz var mı?
Konfüçyus, vazoyu yerden alıp ters çevirdi. Elma vazonun içinden yuvarlanıp avucunun içine düştü. Çocukların hepsi birden gülmeye başladı. Aslında o kadar basit bir şeydi ki bu! Konfüçyus, "Fakat bu, göründüğü kadar basit değil," dedi. Elmayı havada tutuyordu konuşurken.
"Bazen bir şeyi gerektiğinde bırakabilmek, zor bir iştir. Onu bırakabilmek de bir beceridir. Eğer bir şeyi zorla tuttuğunuzda, ulaşmak istediğiniz şeyi engellediğinizi görüyorsanız, o zaman onu özgür bırakmalısınız. Eğer yanlış bir şey yapıyorsanız, o zaman buna son vermelisiniz. Eğer kendinize ve başkalarına karşı dürüst davranmıyorsanız, bu hilekarlığı hemen durdurmalısınız. İşte, ancak o zaman hedefinize ulaşabilirsiniz."
Bu kadar basit bir şey gibi görünüyor, aslında o an iyi düşünülmeden sadece açlığını bastırabilmek uğruna acele bir kararla hareket ettiğinden gerçeği ve çözümü görememiş öğrenci.
Biz de hayatımızda önümüze çıkan fırsatlara bazen bu öğrenci gibi alelacele karar verip damdan düşer gibi atlarız. Sonra elimizi kurtarmak için yardım istemek zorunda kalırız.
Halbuki, olayları iyi analiz etmek gerekiyor. Hareketimiz sadece kendi menfeatimiz için mi? Toplumsal menfeat için mi? O halde iyi düşünüp öyle hareket etmek gerekiyor. Çevremizde gelişen olayları dar bir pencereden değil, geniş bir Bakış Açısı ile görmek, düşünmek, danışmak gerek.
Hayatımızda karar vermemiz gereken son noktalarda, aceleci olmamak, her şeyi ben bilirim zihniyetine düşmemek ve en önemlisi danışabileceğimiz çevrelerin düşüncelerinden uzak kalmamız dileği ile, Kendinize İyi Bakın.
Mehmet Sedat YENİGÜN