Dünyânın en büyük çölü.
Sahra Çölü'nün uydu fotoğrafı
Alize rüzgârlarının hâkim olduğu bu çöl, Kuzey Afrika’da batıdan doğuya, Atlas Okyanusu sâhillerinden Kızıl Deniz sâhillerine kadar uzanır. Güney-Batı ve Güney Asya’da farklı isimlerle (Arap Çölü, İran Çölü vb.) devâm eder. Doğu-batı yönündeki uzunluğu 4600 km, kuzey-güney uzunluğu ise 1600 km’den fazladır. Toplam yüzölçümü 8.6 milyon km2dir.
Siyâsî bakımdan, Batı Sahra, Fas, Tunus, Cezâyir, Çad, Nijer, Mali, Moritanya, Nijer, Sudan, Libya ve Mısır arasında paylaşılmıştır. Bu ülkelerin tamamı Sahra Çölündedir.
Fizikî Yapı Büyük Sahra’nın fizikî yapısı düzgün olup basittir. İlk çağlarda meydana gelen sert kayalardan teşekkül etmiştir. Yatay olarak uzanan bu tabaka, daha sonraları meydana gelmiş olan kumlu topraklarla örtülüdür.
Büyük Sahra başlıca üç bölüme ayrılır: Bunlardan yüzeyde çıplak kayaların bulunduğu kısımlara "hamada"; kum ve köşeli çakıllarla kaplı kısımlara "serir"; yer yer kum tepelerinin meydana geldiği ince bir kum tabakası ile kaplanmış kısımlara da "erg" adı verilir. Ergler, Büyük Sahra’nın geniş bir kısmını teşkil ederler. Genel olarak alçak platolar şeklinde ise de Tibesti (3414 m), Air (1900 m), Akaggar (2918 m) gibi yüksek alanlar da mevcuttur.
İklim Büyük Sahra’nın iklimi tam bir kara iklimi özelliğini taşır. Sahra’nın bütününde günlük sıcaklık değişmeleri çok fazladır. Aşırı buharlaşma sebebiyle havada hemen hemen hiç nem bulunmaz. Rüzgârlar sürekli ve düzensiz eser. Pek ender rastlanan yağmurlar, şiddetli sağanaklar hâlindedir. Bu iklim şartlarının tabiî netîcesi olarak, Büyük Sahra’nın su durumu da kendine has bir özellik gösterir. Toprak üzerinde akarsulara rastlanmaz. Yeraltı sularına gelince, bunlar oldukça boldur. Bu akarsuların yeryüzüne çıktığı yere "vaha" denir. Vahalarda su olduğundan, bitki örtüsü ile tarıma elverişli topraklara rastlamak mümkündür.
Sahra Çölü'nde ilk kez 18 Şubat 1979 tarihinde kar yağmıştır.
Eskiden ulaşım deve kervanları ile sağlanırdı. Bunlarla devekuşu tüyü, fildişi ve köleler deniz kıyısı şehirlere taşınırdı. Zamânımızda bu ticâret tamâmen ortadan kalkmış olup, yeraltı zenginlikleri önem kazanmıştır. Bunlardan manganez, bakır, demir, petrol ekonominin can damarıdır. Bunlardan manganez, Fas; demir-bakır, Cezâyir; petrol ise, bölgenin muhtelif yerlerinde çıkmaktadır.