Alm. Rauchergefass (n), Fr. Encensoir (m.), İng. Censer.
İçinde buhur yakılan kap.
Buhurdan ya da Buhurluk, içinde tütsü için kullanılan maddeler yakılan kap.
"Buhur" (tütsü) kelimesiyle, Farsça mekân (yer) ismi yapan "dân" ekinden türetilmiştir. Ateşliğe ateş konarak kokulu ağaçlar ve buhur çubukları yakılan ayaklı ve mâdenî kaplar olup, kapakları üzerinde dumanın çıkması için zarîf oymalı delikler vardır.
Her devirde çok değişik örnek ve biçimlerde gözü okşayacak şekilde yapılan buhurdanlar ateşlik ve külah olmak üzere iki kısımdır. Buhurdanların altlarına konan tabloya da buhurdan tablası denirdi. Bunların üzeri kıvrık dal motifleri ile süslenirdi.
Altın, gümüş, bakır, pirinç, porselen, fayans ve topraktan çeşitli şekillerde yapılırdı. İstanbul’da daha çok mâdenî olanları yapılır ve adına da "tombak" denirdi. Şam ve Yemen’de yapılanları daha meşhurdur. Arap buhurdanları daha büyük ve daha süslü olup, bunlar hem kandil gibi asılabilir hem de yere koyulabilirdi.
Toprak ve gümüş üstüne kurşunla, nakış işleme tekniğiyle yapılan ve herbirinin ayrı bir hikâyesi olan, üzerinde çok değerli taşlar bulunan, Türk buhurdanlarının en güzel örnekleri, Topkapı Sarayındadır.
Buhur olarak öd ağacı, amber, günlük, sandal ağacı gibi yandığı zaman güzel koku veren şeyler kullanılırdı. Öd ağacı bâzan dal hâlinde, bâzan da tozu gülsuyu ile hamur yapılarak kalem veya levha şeklinde kurutulur; câmi, mescid, tekke ve evlerde, mevlid, cenâze ve benzeri dînî toplantılarda yakılırdı.
Hristiyanlıktaki anlamıGenel anlamda kutsal bakire Meryem Ana’yı andırır. Buhurdanın üstteki tutamacı tanrısallığa; küçük kubbesi gök kubbesine; yukarıdaki kubbeyi aşağıdaki ateşin bırakıldığı kısım ile bağlayan üç zincir de kutsal üçlüğe (Baba, Oğul ve Kutsal Ruh) işaret etmektedir. Bu zincirlere bağlı olan dokuz ufak çıngırak ise meleklerin dokuz sınıfını sembolize eder. Yukarıdaki kubbeyi, aşağıdaki kubbeye bağlayan ortadaki zincir ise gökten inerek tenleşen Rab İsa Mesih’e işaret etmektedir. Bu orta zincire bağlı olan üç küçük çıngırak ise gökten inerek tenleşen Rab İsa Mesih’in üçlük ile aynı kökenden olduğunun bir göstergesidir. Ateşin bırakıldığı kısma gelince; yanan kor ateş parçası Rab İsa Mesih’i karnında taşıyan ve bundan etkilenmeyip yanmayan bakire Meryem Ana’ya işaret etmektedir. Ateşin üzerine konulan buhur (besmo) ise kutsallığa, buhurun etrafa yaydığı güzel koku da Rab İsa Mesih’in tanrısal öğretileriyle günahın kötü kokusunu yok ettiğine işarettir. Firmoyu taşıyan kişinin kilise içinde attığı tur Rab İsa Mesih’in yeryüzündeki öğretişlerine ve tekrar göğe yükselmesinin bir işaretidir.
1628'den kalma bir buhurdan (Türk ve İslam Eserleri Müzesi)
Ayrıca Lidyalılar da buhurluklarıyla ünlüdürler.