Alm. Buddismus (m.), Fr. Bouddisme (m.), İng. Buddism.
Buda’nın felsefî düşüncelerini kabûl edip yolunda yürüme. Brahma inanışının değiştirilmiş bir şeklidir.
Dünyanın en büyük Budist tapınağı: Tathagatha Tsal, Hindistan
Budizm, bugün Dünya üzerinde yaklaşık 500 milyonu aşkın inananı bulunan bir dindir.
İlk önce Hindistan’da ortaya çıkmış, daha sonra zaman içinde Güney, Güneydoğu ve Doğu Asya’da (Çin, Japonya, Kore, Moğolistan, Nepal, Sri Lanka, Tayland ve Tibet gibi ülkelerde) yayılmıştır.
Farklı bakış açılarına göre din veya felsefe olarak tanımlanan Budizm'in hedefi, hayattaki acı, ızdırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm'de öğretilerin ana çatısını meditasyon gibi içe bakış yöntemleri, reenkarnasyon denilen doğum-ölüm döngüsünün tekrarı ve karma denilen neden-sonuç zinciri gibi kavramlar oluşturmaktadır.
Buda, mîlâttan tahmînen 560 sene evvel, Hindistân’da Benares şehrinin 160 km kuzeyinde Kapilavastu (Lumbini) köyünde doğmuştur. Asıl adı, Guatama veyâ Gotama’dır. Buda ismi, ona sonradan verilmiş lakab olup, münevver (aydın), ilhâma kavuşan demektir. Buda bir insan, babası ise bir beyliğin hâkimi idi. Rivâyete göre annesi çeşitli rüyâlar görmüş, bunları babasına anlatmıştır. Babası onun bir hükümdâr veyâ ilhâma kavuşan bir kimse olmasını istemediği için sarayında muhâfaza etmiş, fakat Buda 29 yaşında babasının sarayından kaçmış ve bir ormanda inzivâya çekilerek şiddetli bir riyâzet (açlık) çekmiştir. Riyâzet ile bir şey halledilemeyeceğini anlayarak, normal hayâta dönmüş ve tefekküre (düşünceye) dalmıştır. Nihâyet 35 yaşında, Nerancara Nehri kenârında bir incir (bo) ağacı altında oturup düşünürken, zihni aydınlanmış, ilhâma kavuşmuştur. Böylece Guatama Buda olmuş, 80 yaşında ölünceye kadar fikir ve düşüncelerini yaymağa çalışmıştır. Buda, Brahma îtikâdının (inanışının) bozulduğunu, puta tapmanın yanlış olduğunu söylemiş ve putların kırılmasını emretmiştir. Onu dinleyenler, bu yeni düşüncelere hayrân oldular ve arkasından gittiler. Böylelikle Budistlik ismi verilen yeni bir din meydâna geldi. Buda, kendisinin ancak bir insan olduğunu söylüyor ve hiçbir zaman ilahlık iddiâ etmiyordu. Fakat öldükten sonra, talebeleri onu tanrılaştırarak nâmına mâbetler (tapınaklar) kurmuşlar; heykellerini yaparak, tapmaya başlamışlardır. Böylece, Budizmi putperestlik şekline sokmuşlardır.
Budistlikte, yâni budizmde, tanrı yoktur. Buda, bir nevî tanrı yerine konulmaktadır. Bu tanrılaştırma yüzünden, geçen yüzyılın sonuna kadar Buda, budistlerce tanrı zannediliyor ve dünyâ yüzünde yaşamadığına inanılıyordu. Ancak, geçen asrın sonunda, onun doğduğu ve yaşadığı yerler bulunduktan ve hayâtı hakkında esâslı bilgiler elde edildikten sonra, bir insan olduğu meydâna çıktı.
Budizmde dört esas vardır: 1.Hayât, ıstırap ile doludur. Zevk ve safâ, bir hayâl, bir aldatıcı rüyâdır. Doğum, ihtiyârlık,hastalık ve ölüm de acı bir ıstıraptır.
2. Bu ıstıraplardan kurtuluşa mâni olan şey, bilgisizlik yüzünden kapıldığımız hevesler ve ne olursa olsun, muhakkak yaşamak arzûmuzdur.
3. Istırabı yenmek için, bütün geçici heveslerle birlikte muhakkak yaşamak arzusunu da terk etmek gerekir.
4. Yaşama hevesinin sönmesi ile, insan râhata kavuşur. Bu hâle "Nirvana" ismi verilmektedir. Nirvana, hiçbir hevesi ve ihtirâsı olmayan bir insanın, dünyâ zevklerinden elini çekerek kutsal istirâhata kavuşması demektir.
Buda, insanların saâdete kavuşması için, 8 yol tavsiye etmektedir.
Bunlar; doğru îtikât, doğru karar, doğru söz, doğru hareket, doğru hayât, doğru çalışma, doğru tefekkür (düşünce), doğru muhâkemedir.
Buda, Brahma inanışındaki bütün sınıfları reddeder. Brahman sınıfının otoritesini tanımaz ve onlara ayrı bir üstünlük vermez. Bütün insanları eşit sayar ve onlara aynı hakları verir. Brahmanlardaki paryaları bağrına basar. İnsanları kutsal varlık olarak kabul etmez. Aksine, insanların çok kusurları olduğunu ve ancak aza kanâat ederek, kimseye fenâlık yapmayarak, oruç tutarak, bu günâhlardan kurtulacaklarını telkin eder.
Budistlerde böyle basit şartlar altında uzun zaman, oruç tutarak yaşayanlar arasında nefisleri ayna gibi olarak, çeşitli hislerin meydana çıktığı ve bunların insanı hayrete düşüren mârifetler gösterdikleri, bir hakîkattir. Fakat, bu mârifetlerin Hak din ile, Allahü teâlânın rızâsı ile hiçbir alâkası yoktur. Budistler, eğer Buda’nın felsefesine göre yaşarlarsa, ahlâklı olurlar. Fakat, bunların rûhları bomboştur. Çünkü, Budizmde "Allah" akîdesi (inancı) bulunmamakdadır.
Budizm’in, tüm tek tanrılı dinlerden temel farkı, her şeye gücü yeten bir yaratıcı tanrı varlığını (İşvara) reddetmesidir. Budizm’e göre tanrılar, ruhlar ve yaşayan her canlı için acı, cehalet ve yeniden doğuş döngüsü (Reenkarnasyon) vardır.
Başta Allah inancının olmayışı sebebiyle Budizm bir din veya inanç sistemi olmaktan ziyâde, bu dünyâ hayâtında insanın ulaşması gereken anlayış olgunluklarını belli bir sistem dâhilinde sunan bir felsefe akımıdır. Nitekim, semâvî dinlerin hepsinde mevcut olan temel unsurlar (Peygamber, kitap, âhiret hayâtı, mükâfat ve mücâzât gibi) da yoktur. Buda’nın söylediği "dört esas" ve saâdete kavuşmak için tavsiye ettiği "8 yol", insanı beden, zihin ve sinir sistemi olarak belli ölçüler içine getirerek o noktada bırakmakta, bedenen, zihnen ve hele hele bir dinden asıl beklenen rûhen "ilerleyişi" sağlayamamaktadır.
Buda’nın yolunda olan bâzı Budist râhiplerinin muhtelif hislere sâhib olmaları ve diğer sıradan insanlarda bulunmayan mârifetler göstermeleri son derece basit ve sistemli bir hayâtın uzun süre titizlikle yaşanmasındandır. Ayrıca Buda’nın direktifleri ileri ve yüksek seviyeli bir cemiyet hayâtı için gereken muharrik telkinlerden fert ve cemiyetin karşılaşabileceği meseleleri hâlledici teklif ve çözümlerden mahrûmdur.
Buda’nın fikirleri arasında yer alan kıymetli sözler ve bilgiler, Hindistan’da çok eskiden yaşamış peygamberlerin dinlerinden kalmıştır. Çinliler Budistlere Fo, Japonlar Lama, Sibiryalılar Şama derler.
Budistlerce Buda’nın vekili kabul edilen ve Dalaylama dedikleri en büyük rûhânî reisleri Tibet’te yaşamaktadır.
Önemli yerlerGautama Buddha Mahaparinibbana Sutta'da takipçilerinin dört yeri ziyaret etmesinin rûhânî bir aciliyet hissi yaratacağını söylemiştir. Bu dört yer, Buda'nın doğduğu yer (Lumbini), aydınlanmaya ulaştığı yer (Bodh Gaya), öğretilerini yaymaya başladığı yer (Sarnath) ve nirvanaya kavuştuğu yer (Kuşinagar) Budistler tarafından en önemli hac merkezleri olarak kabul edilir.
Gautama Buddha'nın doğum yeriLumbinī (Sanskrit: लुम्बिनी, "sevimli") Nepal'de Hindistan sınırı yakınlarındaki Rupandehi bölgesinde bir Budist hac merkezidir. Kraliçe Mayadevi'nin sonradan Buda olarak anılacak olan Siddhartha Gautama'yı burada doğurmuştur. Lumbini, Kushinagar, Bodh Gaya, ve Sarnath ile birlikte Buda'nın hayatında önemli yer tutan dört yerden biri olarak kabul edilir.
Mahabodhi manastırıBodh Gaya veya Bodhgaya (बोधगया) Hindistan'ın Bihar eyaletinde Gaya bölgesinde yeralan Budist hac merkezidir. Gautama Buddha burada aydınlanmaya ulaşmıştır. Mahabodhi manastırı, bölgede en önemli tapınaktır; 2002 yılında UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil edilmiştir.
Dhamekh Stupa, SarnathSarnath (सारनाथ) veya Sārnātha (Mrigadava, Migadāya, Rishipattana, Isipatana adlarıyla da anılır) Gautama Buddha'nın Dharma'yı ilk defa öğretmeye başladığı, ve Budist Sangha'nın ortaya çıktığı geyik korusudur. Sarnath Hindistan'nın Uttar Pradeş eyaletindeki Varanasi'nin 13 km kuzeydoğusunda yer alır. Lumbini, Bodh Gaya ve Kuşinagar ile birlikte Budistler için önemli dört hac merkezinden biridir.
Parinirvana Tapınağı, KuşinagarKuşinagar (कुशीनगर), Kusinagar veya Kusinara Hindistan'ın Nepal sınırı yakınlarındaki Uttar Pradeş eyaletine bağlı bir kasabadır. Gautama Buddha burada nirvana ulaştığı için, Budistler için önemli bir hac merkezi olarak kabul edilir.