Beyin yıkama - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Beyin yıkama - Ansiklopedik Bilgi
« : 04 Ağustos 2014, 19:30:22 »
Alm. Gehirnwäsche (f), Fr. Lavage de cervau (m), İng. Brain washing.
İnsanı kendine has düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönde düşünür ve davranır duruma sokmak için çeşitli yollarla tesir altına alma.


Oxford İngilizce Sözlüğü, İngilizce dilinde bilinen beyin yıkama sözcüğünü, 7 Kasım 1950'de Edward Hunter tarafından yayınlanmış Miami News den almıştır. Hunter; Kore Savaşı sırasında Amerika istihbarat ajanı ve gazeteci olarak çalışmış ve Çin beyin yıkaması temalı bir dizi kitap ve makale yazmıştır.

Zihin kontrolü veya Beyin yıkamak, çıkarcı kişi veya grupların "kendi isteklerini başkalarına sistemi bir şekilde etik olmayan yollarla, ikna edip alıştırması" işlemine denir. Terim; kişilerin düşünce kontrolü, davranışları, duyguları veya karar vermelerini bozacak, psikolojik veya psikolojik olmadan uygulanan herhangi bir yöntem için kullanılabilir.

İnsan, düşünen ve aynı zamanda çok yanılan bir yaratıktır. Çünkü hiçbir canlı gerek kendi iç yapısından, gerekse dışardan gelen tesirlere insan kadar açık değildir. Bu tesirlerden insan kadar etkilenmez. İşte beyin yıkama, insanın iç ve dış tesirlere açık olma özelliğinin istismarıdır.

Beyin yıkama uzun ve kısa sürede gerçekleştirilen olmak üzere sınıflandırılabilir.

Kısa sürede gerçekleştirilen beyin yıkama:  Bu, tıbbi ve psikolojik usullerin kullanıldığı beyin yıkama metodudur. Bu metodun esası, söylenenlerin ayrıntısız, kontrolsüz kabullenildiği, yorgun, uykusuz, uyuşturulmuş  durumlar hazırlayarak, insanın heyecanlarını, sürekli olarak kısa kısa etkileyip onu istenileni tartışmadan yapar bir davranış içine sokmaktır. Bu metodun kurucusu Rus bilgini Pavlov’dur. Pavlov çalışmalarını şartlı refleksler üzerinde yoğunlaştırmıştır. “Refleks”, tabii bir uyarıya karşı bünyenin gösterdiği tepkidir. Ateşe yaklaştırılan elin kendiliğinden çekilmesi böyle bir reflekstir. Şartlı refleks ise, alışkanlığa bağlı olan ve zamanla kazanılan reflekslerdir. Pavlov deney hayvanı olarak köpekleri kullanmış. Birçok defa köpeklere zil sesinin hemen arkasından et vermiştir. Daha sonraki deneylerde et verilmediği halde zil sesiyle birlikte köpeklerin salyalarının aktığı görülmüştür. Pavlov köpeklere çeşitli şartlı refleksler kazandırmıştır.

1924 senesinde Leningrad’da büyük bir su felaketi oldu. Pavlov’un köpeklerinin bulunduğu binayı su bastı. Köpekler burunlarına kadar yükselmiş su seviyesinde günlerce kaldılar. Kurtarıldıktan sonra köpeklerin kazanmış oldukları şartlı refleksleri kaybettikleri görüldü. Pavlov’u beyin yıkama metoduna götüren bu olay oldu. Aşırı korku, heyecan, yorgunluk gibi hadiselerin kazanılmış şartlı refleksleri sildiği sonucuna ulaştı. Bundan sonraki deney araçları komünist rejim kurbanı insanlar oldu. Öyle usuller geliştirildi ki, bunlarla bir insanın akli melekeleri bozuluyor, hatıraları ve tasavvurları siliniyor, yapma bir mantıkla, başka duygulara sahip robot şahsiyet meydana getiriliyordu. Bu işte ilk şart, köpeklerde görülen ruhi çöküntü halini insanlarda meydana getirmekti. Bu, eskiden beri insanlarda görülen ve zihni çöküntü adı verilen bir haldir. Pavlov, sun’i bir zihin çöküntüsü meydana getirmek için yeni usuller geliştirdi. Bu durumu sağlamak için dört şart gerekiyordu.

1. Yorgunluk: Beyin yıkamak için yapılacak ilk iş insanı yormaktır. Bunun için uzun devreler zarfında uykusuna engel olunur. Mesela, yüzüne kuvvetli ışık tutularak hem yorulması, hem de uyumaması sağlanır.

2. Şaşkınlık: Bu büyük yorgunluğun etkisiyle zihin faaliyetlerinin zayıfladığı ve çözüldüğü sırada, zavallı şahıs saatlerce süren soru yağmuruna tutulur. Zihni o kadar karıştırılır ki, hakikat ile yalan arasındaki irtibat tamamen kaybolur.

3. Devamlı acı: Vücudunda, uzun zaman işleyecek yaralar açılır. Kelepçeye veya zincire bağlanıp hareketine mani olunur.

4. Devamlı korku: Hissi gerilim veya korku doğuracak yollara başvurulur. Bu uygulamalar sonucu, insanda bitkinlik son haddini bulur ve dimağ çözülür. Zihnin kontroldan çıkması aşağıdaki sonuçları doğurur:

Beden hareketlerinde yavaşlama: Kişi sevk ve gayretten mahrumdur.

Hafıza dağınıklığı: Hatıraları, yorum ve muhakeme kabiliyeti, eski alışkanlıkları tamamen kaybolmuştur. Olayların sırası unutulmuştur. Hayalle hakikat arasındaki sinirler, karanlık ve bulanık bir hal almıştır.

Melankoli: Zihin bilinmeyen bir derdin pençesinde kıvranır. Kişi intihar etmek ister.

Telkin edilebilme kabiliyetinin artması: İnsanın bu zayıf ve müdafaasız halinden istifade edilerek, telkin yoluyla hafızayı sahte bir şekle sokarlar. İnanılmasını istedikleri yeni fikirler, telkinde hastanın yorgun zihnine yerleştirilir. Artık beyin yıkama işlemi tamamlanmıştır. Bu şekildeki beyin yıkama metodu, komünist devletler, özellikle Rusya ve Çin tarafından kullanılmıştır. Kore Harbinde Çinlilerin eline esir düşen Amerikalı askerler beyinlerinin yıkanmaları sonucu; “Biz gerçekleri şimdi gördük. Emperyalistlere uşaklık ediyormuşuz. Komünizmin hedefi, dünya barışını sağlamaktır.” demişlerdir. Çinliler, beyin yıkama işini Kore Savaşında esir düşen Türk askerlerine uygulayamamışlardır. Psikologlar buna sebeb olarak, Türk askerindeki iman gücünü, sarsılmaz disiplin anlayışını ve birbirlerine olan bağlılığı göstermişlerdir.

Uzun sürede gerçekleştirilen beyin yıkama: Bu metod propaganda ile gerçekleştirilir.

Propaganda: İnandırma, ikna etme, aldatma, şüphe uyandırma ile fikren ve ruhen baskı yapma faaliyetidir.

Fertlerin ve cemiyetin fikirlerine, görüş, düşünce ve hislerine müspet veya menfi tesir yapmak suretiyle tatbik edilen, hassas ve özel metodlu faaliyettir.

Propaganda vasıtaları; uydular, sportif ve sanat faaliyetleri, basın, televizyon, radyo ve kitaplardır.

Propaganda ile insanların beyninin yıkanması işine en fazla ehemmiyet veren komünist ülkelerdir. Rusya, milli gelirin 1/4’ünü propagandaya ayırmıştır.

Propagandanın hedefi, insanın fikirleri, hisleri yani ruhi dimağıdır. Beyinleri yıkanan insanlar ilk ve ortaçağdaki kölelerden daha kuvvetli bir esaret zinciri ile düşmanın esiridir. Beyni yıkanarak kendi milletine ve devletine düşman edilen bir bedbaht, ömrünün sonuna kadar düşmanın kölesi olduğunu anlayamaz. Çünkü yaptığının kötü olduğunu gösterecek değerler onda yıkılmıştır. Bir değerin ölçülmesi, iyi olup olmadığı ancak milli ve manevi duygulara sahip olmakla ve sahip çıkmakla belli olur. Bu değerlerini kaybeden kişi, düşmanın arzularına göre hareket eder. Bu, bir köle, daha doğrusu robottur. Robot emre uyar, normal bir insan ise kendisine verilen emri, telkini, iman ve milli değerler ve akıl süzgecinden geçirerek karar verir.

1921’de Lenin bir konuşmasında; “Bir milletin arzularını, diğer millete empoze etmesi, zamanla tamamen propaganda sayesinde gerçekleşecek ve savaş meydanlarında silah kullanılmasına lüzum kalmayacaktır. Silah yerine insan beyninin dejeneresi, zekanın sönükleştirilmesi ve milletin moral ve ruh bakımından dağılmasını temin yönüne gidilecektir.” demiştir.