Beşparmak Dağları Kıbrıs'ın kuzeyindeki sıradağların adıdır.
Batı'da Koruçam ile Doğu'da Zafer Burnu arasında uzanan dar (genişliği 8-10 km), uzun (yaklaşık 170 km) ve sürekli dağ sırasıdır. Bazı kaynaklarda Girne Dağları olarak da geçer.
Orta yükseklikte, ama vadilerle çok yarılmış, aşılması zor bir set oluşturan Beşparmak Dağları'nın yükseltisi batıdan doğuya doğru gidildikçe azalır. En yüksek noktası (1024 m) ile Selvili Tepe'dir.
Halk arasında bir elimizde bulunan beş parmağa benzediğinden dolayı, beş parmak dağları denilmiştir.
Kıbrıs'ın Kuzey kıyılarını iç kısma bağlayan yolların dağları aştığı, bazı vadilerde bu yolları kontrol eden bazı kaleler vardır. Bunlar:
St.Hilarion Kalesi
Buffavento Kalesi ve
Kantara Kalesi'dir.
Beşparmak adını Girne'nin Güneyinde aşınma sonucunda parmak biçiminde sivri tepeler halini almış eski oluşumlardan alır. Beşparmak Dağları'nın coğrafî konumu çok önemlidir. Çünkü Kıbrıs'ın kuzey şeridini kontrol altında tutar.
Beşparmak Dağları’na Tankı Kim Çıkardı? 1974 Kıbrıs Barış Harekatı zamanında bir Türk tankının Beşparmak Dağı’nın zirvesine kadar tırmanıp orada kaldığından bahsedilir. Resmini göremeyenler onu hep savaş efsanesi sanır. Ama bu gerçektir! Ve bir de hikayesi vardır.
Görüldüğü gibi Beşparmak Dağları dümdüz Kıbrıs (Meserya) ovasında sarp ve duvar gibi tek dik engeldir. Dağdan, Girne sahili uçaktan görünüyormuş izlenimi verir. Bu doğal engeller üzerinde kurulu Rum mevzileri ve beton korunakları ağır ateş altında 24 saatte ele geçmiştir. Batılı askeri uzmanlar mevcut mevzilerin mükemmel tahkimatı nedeniyle 6 aydan önce düşmeyeceği raporunu vermişlerdir. Bu tank, Türk’e has atılganlık ve cüretkarlığın kanıtlanmış bir örneği ve simgesidir.
2 Ağustos 1974 günü yapılan Lapta muharebelerinde düşmanı yan ve gerisinden vurmak için görevlendirilen özel kuvvette görevli olan bu tank; sarp araziyi aşarak görevini yerine getirmiş ancak düşman ateşi ile ağır hasara uğrayarak yanmış ve burada kalmıştır. Birliğin komutanı, tankın sürücüsü kahraman askere:
-Evladım bu tankı buraya nasıl çıkardın? diye sorar;
-Komutanım, o anda gözlerimin önünde engelsiz dümdüz bir yol göründü, Rumlar kaçıyor. Ateş ede ede buraya çıktım!
Komutan Mehmetçik’e emreder.
– Tankı indir!
Er cevap verir;
-O yolu (O günkü şartlar) görmeden nasıl indirebilirim komutanım?!
Ve o tank halâ o dağın zirvesinde durmaktadır.