Alm. Ernährung, Fr. Nutrition, İng. Nutrition.
Besinlerin, hayatı idame ettirebilmek maksadıyla hazım kanalı yoluyla vücuda alınmaları.
Beslenme, canlılığın gereklerini yerine getirmek için gerekli olan maddeleri, canlı dışı ortamdan edinme faaliyetine verilen isimdir.
Beslenmede, besinlerin kalitesi yanında onların alınış şekli ve zamanı da önemlidir. Pişirme bazı vitaminleri bozar veya bir kısım yiyecekler de pişirilmeden sindirilemez.
Türk milletinin temel gıdası ekmek olduğu için ekmeğin kalitesi önemlidir. Beyaz undan yapılan ekmek, kepekli undan yapılana göre vitamin ve selüloz bakımından fakir, nişasta yönünden zengindir. Siyah (kepekli) ekmek sindirimin daha düzenli olmasını sağlar ve kabızlığı önler. Şimdi adet olmamasına rağmen arpa unuyla karışık ekmek de beslenme açısından uygundur.
Öğünlerin zamanı ve sayısı da düzenli olmalıdır. Düzenli beslenen bir kişiye günde iki defa yemek yimek yeter. Barsaklarda sindirim esnasında o bölgeye fazlaca kan gider ve gıdalar barsakları yedi-sekiz saatte kat eder. Alınan gıdadan azami fayda temin edilmesi ve sindirim bozukluğu olmaması için, öğünler arasında en az bu kadar zaman olmalıdır. Uyku esnasında barsak hareketleri ve sindirim faaliyeti azalır. Bu sebeple tok olarak yatmak uygun olmaz. Bu esnada barsak muhtevası flora (zararsız maya bakterileri) tarafından kokuşturularak gaz hasıl olur. Şişkinlik ve rahatsızlık hissi ile kişi rahat uyuyamaz. Ayrıca uyku esnasında kana karışan sindirilmiş gıdalar harcanamadığı için, depolarda birikerek asrımızın en önemli rahatsızlığı olan şişmanlığa sebeb olabilirler.
Yemeklerin yenmesi gibi hazırlanması da önem verilecek konulardandır. Tencerelerin yemeğe en az etki edecek, kimyasal bozulmayı önleyecek cinsten toprak kaplar olması idealdir. Bunların bulunup kullanılması zor olduğundan emaye, çelik tencereler ve kalaylı bakır kaplar da güvenle kullanılabilir. Alüminyum kolay aşınıp çözündüğünden ideal yemek tenceresi olmaktan uzaktır. İdeal beslenmede besinler arasında her cins gıda maddesi olmalıdır. Hayvani gıdalar (süt, yumurta, et, tereyağı), bakliyat (kuru sebzeler), yeşil sebzeler ve meyveler bütçeye göre ayarlanarak hepsinden yenmelidir.
Yemekleri koşuşturmaca şeklinde değil bütün aile birlikte neşe içinde yemelidir. Sofrada yeşil sebze veya meyve bulundurmaya gayret etmelidir. Pahalılığı sebebiyle fazla alınamayan etin yeri, kuru fasülye, nohut,börülce gibi protein yönünden zengin gıda maddeleri ile doldurulmalıdır.
Fazla beslenme, yetersiz beslenmeden daha tehlikeli olup, şişmanlık, kalp hastalığı, kalp damarı yetmezliği, hipertansiyon, şeker hastalığı, kireçlenme gibi hastalıkların sebeblerinden birini teşkil eder.
İyi bir beslenme; aşırı kilo aldırmayan, kişinin işini rahat yapmasını sağlayacak enerjiyi verecek kadar olmalıdır. Her gün belli gıdaları belli miktarlarda hesaplayarak almak imkansız olduğundan, yemek seçmede aşırıya kaçmayıp her çeşit gıdayı yemelidir.
Canlılar beslenme şekillerine göre 2'ye ayrılırlar. Bunlar :
1- Ototrof canlılar (kendibeslek)
Kendi besinlerini kendi sentezleyen, su (H2O), karbondioksit (CO2) ve inorganik tuzlardan organik bileşikler esas olarak glikoz oluşturan, enerjiyi bu organik bileşiklerde depolayan canlılardır. Bitkiler ve algler günes ışığını kullanarak besinlerini kendileri üretir. Bu canlılar kendi içinde:
Fotosentetik ototroflar. (Fotoototroflar) Biyokimyasal olaylar için gereksinim duydukları enerjiyi güneş ışınlarından, fotosentezle sağlayan canlılardır. Örn : Yeşil ve mor bakteriler.
Kemosentetik ototroflar. (Kemoototroflar) Kendileri için gerekli olan enerjiyi amonyak (NH3),hidrojensülfür (H2S) gibi belli organik maddeleri oksitleyerek, kimyasal yoldan, kemosentezle sağlayan canlılardır. Örn : Nitrit,nitrat ve demir bakterileri.
2- Heterotrof canlılar (ardıbeslek, ışbeslek)
Besinlerini ölü veya canlı diğer organizmaların biyokütlelerinden sağlayan canlılar heterotrof canlılardır. Tüm hayvan ve mantar türleri ile birçok bakteri türü bu gruba girmektedir. Heterotrof canlılar besin çeşidine göre üç gruba ayrılırlar:
Herbivorlar: (otçullar) bitkilerle beslenenler. (gevişgetiren memeliler, kemiriciler,bazı böcekler)
Karnivorlar: (etçiller) hayvansal besinlerle beslenenler. (tüm etçiller, kediler, birçok deniz hayvanı)
Omnivorlar: Hem bitkisel hem de hayvansal besinlerle beslenenler: (insan, evsıçanı, ayı, domuz)
Heterotrof beslenme ayrıca üç tipe ayrılabilir:
Organik besin maddelerini katı besinler halinde alan veya başka canlı organizmayı bütün veya parçalar halinde yutan ve bunları sindirerek emen canlılara holozoik canlılar, bu tarz beslenmeye de holozoik beslenme denir. bu canlılar besinlerini bulmak için sürekli hareket halindedirler.
Erimiş organik besinleri doğrudan hücre zarlarından emerek beslenen canlılara saprozoik canlılar, bu tarz beslenmeye de saprozoik beslenme denir. bu canlılar besinlerini katı halde alamazlar, çürümekte olan hayvan ve bitkilerden sağlarlar. maya ve küf mantarları, bazı tek hücreli hayvanlar, bakterilerin çoğu bu gruba dahildir(bkz.fermantasyon),(bkz.putrifikasyon).
Herhangi bir canlının, konukçu veya konak adı verilen başka bir organizmanın üzerinde veya içinde yaşayarak onun zararına beslenmesine parazitik beslenme denir. parazitik canlılar besinlerini katı parçalar halinde alabildikleri gibi, konukçunun dokularındaki veya vücut sıvısındaki organik molekülleri de emebilirler. çeşitli solucanlar, virüsler, mantarlar ve bazı bakteriler bu gruba dahildir.
Bu ayrımda temel kriter, canlının yaşamını sürdürmek, diğer deyişle metabolizma faaliyetlerini sürdürebilmek için gereken enerjinin kaynağıdır. Ototrof canlılar bu enerjiyi doğal çevreden alırlar, heterotrof canlılar ise, başka canlıların biyokütlelerinde depolanmış enerjiyi kullanırlar.
Metabolizma için gereken enerji, organizma açısından besindir. Dolayısıyla ototrof organizmalara, kendi besinini üretebilen organizmalar demek de olanaklıdır. Keza, heterotrof organizmalar da başka canlıları "yiyerek" beslenen organizmalardır.
Canlıların beslenme biçimleri yönünden ototrof ve heterotrof olarak ayrımı, bu canlıların kullandıkları karbonun kaynağı açısından da net bir ayrımdır. Ototrof organizmalar, metabolizma için gereken karbonu atmosferdeki karbondioksitden alırlar. Heterotrof organizmalar ise gerekli karbonu, diğer canlıların biyokütlelerinden sağlarlar. Dolayısıyla ekosistemde yer alan canlılar, ekosistemdeki karbon çevrimi içinde farklı rollere sahiptirler.