Telefonu ilk yapan ilim adamı.
ilk telefon görüşmesi. Edinburg doğumlu Alexsander Graham Bell, Amerikan yurttaşlığına geçmişti ve sağır bir kıza aşıktı.
Alexander Graham Bell, (d. 3 Mart 1847, Edinburgh İskoçya - ö. 2 Ağustos 1922, Baddeck Kanada), 1876'da telefonun icadı ile tanınan Alexander Graham Bell önce Ontario'ya, daha sonra Boston'a yerleşti.
İngiltere’de Edinburgh’da doğan Bell Amerikalı olup, keşfettiği telefonla ün yapmıştır. 1847’de Edinburgh'da doğmuştur. 1868'de Londra’ya gelerek, hem babasına konuşma öğretmenliği ile yardım etmiş, hem de üniversite tahsili yapmıştır. Daha sonra iki kardeşinin veremden ölmesi üzerine 1870’te daha elverişli havası olan Kanada'nın Ontario bölgesine ve 1871'de Boston’a göç etmiştir. Burada sağırların işaret lisanını kullanmaksızın konuşmalarını öğretmek üzere babasının metodunu yaymıştır. Boston’a yerleşmiş ve Boston Üniversitesine profesör tayin edilmiştir. Daha sonraları özel talebelerinden biri olan Mabel Hubbard ile evlenmiştir. Eşi doğuştan sağır olup, babası, Bell’in çalışmalarını çocuğuna yaptığı yardım sebebiyle desteklemiştir.
Bell, boş zamanlarını telgrafa ve Alman bilim adamı Hermann Helmholz’un sesi elektriğe çevirme araştırmasına hasretmiştir. Bu çalışmaları sırasında, insanın işitme mekanizmasını yakından incelemiş ve bir şans eseri, insan sesinin elektrik akımı yardımı ile nasıl iletildiğini ortaya çıkarmıştır. Meşhur Amerikan bilim adamı Joseph Henry’nin teşvikleriyle Bell bu buluşunu pratikte uygulamaya çalışmıştır.
Boston Üniversitesi'nde ses fizyolojisi profesörü iken sesleri mekanik olarak yeniden üretme fikri kafasını sürekli meşgul ediyordu.Ses dalgaları, elektrik akımına dönüştürülebilirse, o zaman elektrik akımının da bir devrenin öteki ucunda yeniden sese dönüşebileceğini düşünüyordu.1876 yılıydı.Bir gün sesi taşımak üzere tasarladığı bir araçla deney yaparken, pilin asiti pantolonuna döküldü.Asistanı Thomas Watson'dan, Watson'ın binanın başka bir tarafında olduğunu bilmeden yardım istedi.
Bundan sonra neler olduğu laboratuvar notlarında şöyle anlatılır: "Ağızlıktan şu tümceyi söylemiştim: 'Bay Watson, buraya gelin.Sizi görmek istiyorum.' Şaşılacak bir şey, ama geldi ve söylediklerimi duyup anladığını söyledi.O'ndan sözlerimi yinelemesini istedim.Harfi harfine yineledi.Sonra yer değiştirdik Watson, kitabın birinden ağızlığa birkaç bölüm okurken alıcıdan dinledim.Çıkan seslerin alıcıdan geldiğine hiç kuşku yoktu.Duyulan ses yüksek, ama anlaşılmaz ve boğuktu.Ne söylediğini çıkaramadım, ama rastgele bazı sözcükler çok açıktı; en sonunda da çok açık ve anlaşılır biçimde "Bay Bell, söylediklerimi anladınız mı" tümcesi duyuldu.
Bell, bir yıl sonra telefonun patentini aldı. Birkaç ay sonra Bağımsızlık Bildirgesi'nin yayımlanışının 100.yıl kutlamalarının en coşkulu günleriydi.Konuk Brezilya İmparatoru 2.Pedro, "Bu konuşuyor" diye haykırarak onu bütün dünyaya duyurdu.
7 Mart 1876’da patentini aldığı telefon, bir ucunda ses ile titreyen bir zar ve böylece bir elektrik devresindeki akımı kontrol ederek, diğer uçtaki zarı titreten bir mekanizmadan ibarettir. İngiliz bilim adamı Lorol Kelvin bu buluşu 1876 Philadelphia fuarında gördüğünde “harikalar harikası” olarak isimlendirmiştir. Kayınpederinin ve arkadaşlarının da yardımıyla Temmuz 1877’de “Bell Telephone Company” kurulmuştur. Balmumunun gramafon plaklarında kullanılmasını bulması bir başka keşfidir.
Bell hayatının daha sonraki kısmını ilmi konulara özellikle sağırlara hasr etmiştir. 1896’da Harvard Üniversitesi, konuşma üzerinde ilmi çalışmalarını takdire layık bularak, kendisine bir akademik derece vermiştir. İrsiyetten gelen konuşma bozukluklarını incelerken, irsiyet ve bunun ile ilgili konuları da araştıran Bell, 1922 yılında Kanada’da ölmüştür.
Artan ününe karşın hiçbir zaman ne eşini ne de işitme engellileri göz ardı etmedi. Eşine yazdığı bir mektupta "Eşin, hangi noktaya çıkarsa çıksın, ne denli zengin olursa olsun, emin ol işitme engellileri ve onların sorunlarını her zaman düşünecektir" diye yazmıştır.
Telefon bulunduğu sıralarda, Amerikalı bir belediye başkanı "Bir gün her kentte bir tane olacak" dediğinde cüretkar bir öngörü sayıldı.İngiltere'de de Postane Başmühendisi Sir William Preece, bir halk komitesinde, "Amerikalıların telefona ihtiyaçları var, ama bizim yok .Bizim elimizde bir yığın haberci çocuk var" dedi.
Arthur C. Clarke, yirminci yüzyılın sonlarından önce dünyadaki her köyde değil, her evde bir telefon olacağını daha o günden tahmin etmişti..
Bugün öne çıkan buluşlarının gölgesinde kalan yapıtlarının çoğu işitme engeli konusundaydı. İşitme engelli annesinin ve eşinin duyamadığı sesleri kaydetmeyi başardı. "Gramofon"dan kazandığı parayı bugün de sağırlar için çalışmalar yürüten Alexander Graham Bell İşitme engelliler Kurumu’na harcadı.Fransa hükûmeti insanlığa hizmetinden dolayı onur ödülü ve para ödülü verdi. Verilen parayı Washington'da İşitme engelliler için Volta Enstitüsü’nü kurmada kullandı. İlk el telefonunu geliştirmek için Bell teknik sorunları alt etmeye çalışırken bir yandan da kendisini dava eden Gray'a karşı hukuk savaşı verdi. Telefon atölyeden 4 yılda çıkabildi. 1880 yılında Bell'e yardım eden Tainer radyofon adını verdikleri aleti denedi.
Bir okulun tepesine çıkan Tainer çok uzaktan görebildiği Bell'e telefonla seslendi "Bay Bell. Bay Bell. Beni duyabiliyorsanız lütfen pencerenin önüne gelip şapkanızı sallayın." Bell şapkasını salladığında artık telefon doğumunun ardından emeklemeye başladı. Sekiz yıl sonra Connecticut eyaleti ilk telefon şebekesine sahip kent oldu.
Telefon yakın yıllara dek Türkiye'de olduğu gibi santraller ve memurlar aracılığı ile yürütülüyordu. Bir süre sonra santrallerde erkek memur yerine kadın memurun çalışması geleneği başladı. ilk kadın santral memuru da Boston'da çalışmaya başlayan Emma Nut oldu.
Kimi siyah beyaz filmlerde gülme konusu yapılan "manyetolu telefon" görüşmeleri 1899 yılında Almon B. Stowger adlı birinin katkısı ile otomatikleşmeye yöneldi. İşin garip tarafı Stowger telefoncu değil cenaze levazımatçısıydı. Rakibinin eşi telefon şirketinde çalışıyordu. Cenaze işleri için Strowger'ı arayanları bu memur kendi eşine bağlıyordu. Bu zor durum karşısında çözüm bulmak için kolları sıvayan Strowger otomatik santralı yapmayı başardı. Halk yeni telefona "kızsız telefon" adını taktı.
Bugünkü telefonlara benzemeyen bir biçimdeydi. Üzerinde birler, onlar, yüzler basamağını temsil eden üç tuş bulunuyordu. Bağlanmak istenen numara tuşlara aranan numarada yer alan rakamın değeri kadar basılarak sağlanıyordu. Arayan kişi tuşa kaç kez bastığını sık sık şaşırdığı için karmaşaya da yol açıyordu. Bunun da çözümü çok geçmeden bulundu.
Kısa sürede New York sokaklarını telefon direkleri ve kablo hatları örümcek ağı gibi kapladı. Yürünmez bir hale gelen sokaklardaki bir telefon direği kabloları tutan 50 çapraz tahta taşıyordu. Telefon günlük yaşama değişik biçimlerde girmeye başladı.
O yıllarda yayımlanan gazetelere verilen bir reklamda telefon şöyle tanıtıldı:
"Sohbet. Ağızdan kulağa telefonla konuşarak çok daha rahat."
Bell 1915 yılında New York'u San Francisco'ya bağlayan ilk uzun kentlerarası telefon hattını açtı. Karşısında yine yardımcısı Watson vardı. Aradan geçen onca yıla karşın Bell ilk günü unutmadı. Watson'a "Watson seni istiyorum, buraya gel" dedi.
Telefonun olanaklarından yararlanarak müşteri çekmek isteyen oteller arasında kıyasıya bir savaş başladı. Oteller ünlü müzik, tiyatro, opera, konser salonlarına bağlanan telefon "Tiyatrofon" hattı ile aldıkları sesi lobilerinde oturan müşterilerine dinletmeye başladı. Bu evlere ve iş yerlerine yayıldı.
Graham Bell belleklerde telefonun bulucusu olarak yer etse de adının öne çıkmadığı çalışmaları da vardı. Bunlardan biri büyük bir ilgi ile tüm dünyanın izlediği National Geographic dergisindeki yöneticiliğiydi. Yüzyirmi yıl önce silahlı saldırıya uğrayan ve ağır yaralanan ABD Başkanı Garfield'ın bedenindeki kurşunların yerini belirlemede ilk kez kullandığı telefonik sonda, Röntgen'in X ışınları ile tanıyı geliştirilmesinde kullanıldı. Deniz ve hava taşımacılığı için projeler gerçekleştirdi.
1893 yılında telefon ile ilgili gelişmeleri kaleme alan bir yazar gözlemini şöyle dile getirdi: "Şu anda duyabildiğimiz sanatçı ve şarkıcıları bir süre sonra insanlık görmeyi de başaracak."
Bu sözler "televizyon" özlemi olarak yorumlanmasına karşın gelişen teknoloji görüntülü cep telefonlarını, internet üzerinden canlı yayınla iletişimi işaret ettiğini göstermektedir. Bilimkurgu severler ise "Uzay Yolu" filminden esinlenerek insanların ışınlanmalarından, insanların bulundukları yerde başka bir yerdeki olayı üç boyutlu olarak ekranlarda görerek ya da duyarak değil hissederek elde edeceği günleri tartışıyor...
İşitme engeline karşı yürütülen savaşımın sonucu insanlık dünyasının sağırlığını gideren bir buluşu armağan eden Bell öldüğünde ona duyulan büyük saygı ve sevgiden ötürü soyadından yola çıkarak telefonu simgelemek için kırmızı "çan" kullanıldı.
Bell'in patentlerinin tam listesi U.S. Patent 161.739 Elektrik telgraflarının alıcı ve göndericilerinde geliştirme, kayıt mart 1875, tescil nisan 1875 (multiplexing signals on a single wire)
U.S. Patent 174.465 Telgrafta geliştirme, kayıt şubat 14, 1876, tescil mart 7, 1876 (Bell'in ilk telefon patenti)
U.S. Patent 178.399 Telefonik telgraf alıcılarında geliştirme, kayıt nisan 1876, tescil haziran 1876
U.S. Patent 181.553 Elektrik akımı üretiminde geliştirme (Döner kalıcı mıknatıslar kullanarak), kayıt ağustos 1876, tescil ağustos 1876
U.S. Patent 186.787 Elektrik telgrafı (Kalıcı manyetik alıcı), kayıt Ocak 15, 1877, tescil ocak 30, 1877
U.S. Patent 235.199 Sinyalleşme ve iletişim için cihazlar, ismi Fotofon, kayıt Ağustos 1880, tescil Aralık 1880
U.S. Patent 757.012 Hava Taşıtı, Haziran 1903 kayıt, Nisan 1904 tescil
Sinema Biyografileri Animated Hero Classics Alexander Graham Bell (1995)}}
The Story of Alexander Graham Bell, 1939 filmi VCR kaseti için yeniden düzenlenmiştir, Don Ameche Bell'i canlandırıyor, (1966) ISBN 0-7939-1251-2
Biography — Alexander Graham Bell, A&E DVD Bell'in tarihi izleri ve fotoğraflarıyla yapılan bir biyografi , (2005)
The Sound and the Silence (1992) (TV) John Bach canlandırıyor Alexander Graham Bell'i; Canada / New Zealand / Ireland Sound and the Silence