Bakırcılık bakırdan eşya yapma sanatıdır.
Ev eşyası olarak üreticilik azalmış olup süs eşyası şeklinde yapılmaktadır. Kazan, testi, leğen, tas, tencere, tava, sahan, bakraç, mangal, ibrik, tepsi, saksılık ürünleri dövme ve sıvama tekniği ile yapılmaktadır. Sıvamacılık, sıvama makinelerinde yapılır. Kaplara şekil ve motif işlenmesinde kabartma yöntemi uygulanır. Bu işlemde keski kalemi ve darbe kalemi kullanılmaktadır. (Erşahin, 48)Anadolu'da geleneksel el sanatları bakır işlemeciliği birçok yörede hala sürmektedir.
Bulunması tarih öncesine uzanan bakırın, alet ve silah yapımında kullanılan ilk maden olduğu bilinmektedir. İlk örneklerin Kaldea'da MÖ 4000'lerde yapıldığı sanılmakla birlikte bu tarihin daha da geriye gittiği bir gerçektir.
Anadolu'da bakırcılığın tarihi günümüzden yaklaşık 10.000 yıl önceye kadar inmektedir. Üreticiliğe geçiş safhasının önemli bir kültür merkezi olan Çatalhöyük'te cevherden arıtma yoluyla bakır elde edildiği arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkmıştır. Çayönü, Çatalhöyük ve Suberde kazılarında tabii bakırdan dövme tekniğiyle yapılmış M.Ö. 7000'e ait iğne, bız, kanca gibi küçük aletler ve bazı süs eşyaları bulunmuştur. Güneydoğu Anadolu'da yapılan kazılarda bulunan ve yaklaşık dokuz bin yıl öncesine ait olduğu sanılan üç bakır iğnenin, bilim adamlarınca dünyada bugüne kadar bilinen en eski madeni eşya niteliğini taşıdığı kaydedilmişti
Osmanlı döneminde önce, Anadolu'da, daha sonra da Balkanlar'daki bakır yataklarının yoğun olarak işletilmesi sonucu bakır işçiliği doruk noktasına erişmiş, pekçok merkezde yeni atölyeler açılmıştır. Anadolu'da bakırdan kap kacak yapımıdövme, dökme, sıvama (tornada çekme) ve preste basma teknikleri uygulanırdı. Ham bakır kalhanelerde ergitilip 50-60 cm büyüklükte yuvarlak ya da dikdörtgen tahta kalıplara dökülerek külçe haline getirilirdi. Sonra demir bir örs üstünde çekiççiler tarafından düzenli aralıklarla dövülerek inceltilirdi. Bu işlem genellikle 8 kişiden oluşan ve "dövücüler" veya "kol" denen bir ekip tarafından yapılırdı. Bu yöntem 20. yüzyılın başlarına kadar Anadolu'da ve Balkanlar'da varlığını korudu. Sonraları "şahmerdan" denen büyük otomatik çekiçler, insan gücüyle dövülerek yapılan inceltme işleminin güçlüğünü ortadan kaldırdı. Daha sonra "hadde silindirleri" adı verilen makinalarda, özel silindirler arasından geçirilen bakır külçeleri, istenen incelikte levhalar haline getirilmeye başlandı. Bugün yalnızca, Muğla'ya bağlı Yatağan ilçesinin Kavaklıdere bucağında, ağırlığı 100-120 kg arasında değişen 1 metre boyunda leblebici tavaları, külçenin uzun ağır çekiçlerle dövülmesiyle yapılmaktadır.
Dövme tekniğiyle kap yapımı çok zaman istediğinden, sonraları sıvama tekniği kullanılmaya başlanmıştır. Bu teknik, yapılacak kabın tornaya bağlanmış kalıbına özel demir çubuklar yardımıyla bakırın sıvanması yani bakır levhanın kalıbın biçimini almasının sağlanması işlemidir. Elde edilen ürün dövme olarak yapılan kaplar kadar dayanıklı olmasa da, böylece seri üretim nedeniyle maliyet düşürülmektedir. Daha seri bir üretim yolu olan preste basmada ise insan emeği hemen hemen yok gibidir.
Geleneksel bakırcılık sanatında ayrıca bakır kapların üstüne çeşitli süslemeler yapmak için kazıma, kabartma, zımba ile vurma, ajur (kesme) ve kakma gibi birçok bezeme tekniği geliştirilmiştir.
İstanbul'un Bayezit semtindeki Bakırcılar Çarşısı'nın tarihi geçmişi Osmanlı İmparatorluğu zamanına dayanmaktadır. Bu çarşıda bugün de işlenmekte ve satışa sunulmakta olan her tür bakır eşya doğunun havasını taşıyan nargile muhafazalıkları, biblolarda kullanılabilecek türüne kadar büyüklü küçüklü mangallar, semaverler, vazolar, çerçeveler asma mum fenerleri, yabancı turistlerin ilgilerini çeker. Halkımızın da ilgi gösterdiği çeşitli bakır eşya turizm açısından da böylece önem kazanmıştır. Ancak, bakırda el işletmeciliği, bakır dövmeciliği işleri ustalarının kişisel yetenekleriyle, becerileri yavaş yavaş yerini çarklı makinalı atölyelere bırakmaktadır.
Memleketimizde Maraş, Mardin, Diyarbakır ve özellikle Erzincan bakır el işlerinde ve işletmeciliğinde ünlü illerimizdir.