Alm. Beleuchtung (f), Fr. Eclairage, İng. Lighting.
Işıklı hale getirme. Aydınlatmayı tabii, sun’i, iç ve dış diye gruplara ayırmak mümkündür.
Tabii aydınlatma: Dünyamızın, gündüzleri güneş, geceleri ise ay ve yıldızlar tarafından aydınlatıldığı herkes tarafından bilinmektedir. Güneş, ay ve yıldızlar sayesinde olan tabii aydınlatma Allahü tealanın insanlara bahşettiği bir lütuftur. Yapılan binaların aydınlatılmasında bundan azami derecede istifade etmeye çalışılmaktadır.
Tabii aydınlatma mimarlık tarihinde temel problem olmuştur. Aydınlatma hacminin büyümesinin ve pencere sayısının artmasının yanında, gölgeli bölgelerin meydana gelmesini önlemek için bunların bina duvarlarındaki yeri uygun tarzda tesbit edilir. Binaların yüksekliği, yolların genişliğine göre ve alt katların da yeterli bir tabii aydınlatmaya kavuşmasını temin edecek şekilde sınırlandırılır. Duvarların tamamı veya büyük bir kısmı camdan yapılarak bu mesele çözülmüş gözükmektedir. Böyle hallerde aydınlığı temin eden ışınları geçirerek, kızıl ötesi ve mor ötesi ışınları geçirmeyen özel camlar kullanmak daha idealdir. Bilhassa sıcak memleketlerde dik gelen güneş ışınlarına karşı korunmak için balkonların yapılmasında bazı değişikliklere başvurulmakta, korkuluk duvarı pencerelerin üst seviyesine kadar yükseltilmekte, böylelikle faydalı bir gölge mahalli elde edilmektedir.
Sun'i aydınlatma: Güneş ışınlarının yerini tutacak bir ışık kaynağı bulma problemi, asrımızın en mühim meselelerinden biridir. Tabii aydınlatmanın kifayet etmediği binalarda, geceleri cadde, bina ve umumi yerlerin aydınlatılmasında, elektrik enerjisinden lambalar vasıtası ile istifade ederiz. Lambalardan hasıl olan ışık aydınlatma vazifesini görür. Lambaların, kullanıldıkları yerlere göre çeşitli türleri vardır.
Günümüzde aydınlatmanın pekçok kısmı flamanlı, floresans ve civalı lamba ile gerçekleştirilmektedir. Özel olarak hazırlanan karbon arklı lambalar, filim çekimi, aydınlatılmasında ve bazı fotografik kalıp teşkilinde, xenon arklı lambalar askeri arama ışık kaynağı olarak ve zirkonium arklı lambalar ise optikte ve küçük ışık kaynağının arzu edildiği yerlerde kullanılır. Aydınlatmada kullanılan bazı terimler anlaşmazlığa sebeb olabilir. Mesela “lamba” bunlardan biridir. Aydınlatma endüstrisinde “flamanlı lamba” ve “floresan lamba”dan söz edilirken halk arasında “lamba” ve “floresans” kullanılmaktadır.
Işık kontrolü: Aydınlatma iki gaye için kontrol edilir.
1. Belirli bir noktadaki aydınlatmayı arttırmak için.
2. İstenmeyen yansıtmaları azaltmak için.
Mum ve gaz lambaları duvara iliştirildiğinde, ışığın bir kısmı kayba uğrar. Işık kaynaklarının arkasına yansıtıcı ayna konarak kayıp önlenir ve ışık, aydınlatması gereken yere yöneltilir. Kontrolün ilk olarak kullanıldığı dikkat çekici örneği, deniz fenerlerinde ayna ve merceklerin kullanılmasıdır. Işığın pekçoğu çok küçük bir dar açı ile yöneltilebildiğinden tek bir yağ alevinin ışığı, kilometrelerce uzağa ulaştırılabilmekteydi. Benzer bir misal ise, film projektörlerindeki lamba ve optik sistemleridir. İstenmeyen parlama cismin, mat cam veya plastikle kaplanmasıyla, ışığı başka bir yöne tekrar yöneltecek yansıtıcılar kullanarak veya gözü kaynaktan koruyan düzenle önlenebilir. Bir floresan lambada yansıtıcıları kullanarak aşağı doğru aydınlatma kontrol edilebilir. Masa lambasının abajuru ışığın göze gelmesini önlerken, ışığı masaya ve tavana aksettirerek aydınlatmayı sağlar.
Işık kaynağının şekli: Işık kaynakları üç ana şekildedir. Nokta, doğrusal ve yüzeysel. Flamanlı ve civalı lamba pratik uygulamalardaki nokta kaynaklara misaldir. Floresan lamba ise doğrusal bir ışık kaynağıdır. Bir panel lamba ise yüzeysel bir ışık kaynağıdır. Parlaklığı çalışma alanlarının aydınlatılmasına yetecek kadar değildir. Bu panellerin arkasında normal ve floresan ampuller bulunur.
Lamba ışığının rengi: İnsan gözü görülebilir ışık denilen nisbeten dar bir dalga boyu şeridini görebilir. Bu ise yaklaşık olarak 4000-7000 angstrom arasındadır. (Bir angstrom cm’nin yüz milyonda biridir.) Bu görülür ışık bandı içerisinde farklı dalga boyları, gözde ve beyinde farklı tepkiler doğurur. Bu tepkiler bizim “renk” dediğimiz şeylerdir. İnsan gözünün gündüz en iyi gördüğü dalga boyu 5550 Angstrom olup renk olarak yeşil-sarı arası renklere karşı gelir. Güneş ışığı insan gözünün görebildiği bütün dalga boylarını ihtiva eder. Sıcak ve soğuk dalga boyları arasındaki denge, havanın bulutluluk derecesine ve günün muhtelif saatlerine bağlıdır. Renk hafızası, renk uyumluluğu, bakan kimseye alıştığı bir eşyayı farklı aydınlatma şartlarında da tanımaya yardım eder. Diğer taraftan bir sanatkar, renkleri bulutlu ve güneşli günlerde farklı farklı görür.
İnsanoğlu alevli ışık kaynaklarının sarı olmasını tabii kabul etmiştir. Hava ve gaz karışımını kullanarak çalışan Welsbach hava gazı lambası, mum ve yağ lambalarına göre daha beyaz ışık verirler. Flamanlı lamba ise buna nazaran daha beyaz ışık verirse de, güneş ışığına nazaran daha sarıdır. Diğer taraftan ilk floresan lambalar mavimsi yeşil renkteydi. Floresan lambaların diğer değişikliği ise ışığındaki renklerin fosfor kaplama kullanılarak kontrol edilebilmesidir. Bu kaplama civa arkındaki mor ötesi ışınları, görebilir ışın haline getirir. Bir çok renk tercihi olmasına rağmen, soğuk beyaz renk en fazla büro, fabrika ve okullarda gün ışığı ile kolayca karıştığı için kullanılır. Sıcak beyaz floresan lambalar, flaman lambalara benzer ışığa sahip olması yönünden geliştirilmiştir. Evlerde ve ticari binalarda eve benzer atmosfer hasıl ettiği için kullanılır. Normal bir fosfor kaplamadan çıkan ışık, kırmızı ışına sahip değildir. Ancak verimden fedakarlık ederek dengelemek mümkündür.
Lüks sıcak ve soğuk beyaz lambalar standart tiplerine nazaran daha fazla kırmızı ışık yayarlarsa da, toplam ışık çıkışı üçte bir daha azdır. Floresan lamba kullanan bir kimse, ya sıcak beyaz veya lüks sıcak beyaz lamba kullanmalıdır.
Aydınlatmada ışık şiddeti birimi “mum”, ışık akısı birimi “lümen”, aydınlatma birimi ise “lüks”tür.
Mum: Platinin ergime sıcaklığı olan 1760°C’de bulunan siyah bir cismin 1cm2lik yüzeyinin kendisine dik doğrultuda verdiği ışık şiddetinin 1/60’idir.
Lümen: Bir mum şiddetindeki bir kaynağın bir metre uzaktaki bir metre karelik bir yüzeye dik olarak gönderdiği ışık miktarıdır.
Lüks: Bir metre karelik bir yüzeye düşen ışık akısı miktarı bir lümen ise, bu yüzeyde meydana gelen aydınlanmadır.
Işık şiddeti I olan bir kaynağın yayacağı toplam ışık akısı miktarı f ise:
f = 4.p.I’dır.
Bir yüzeydeki aydınlatma şiddetini E ile, yüzey alanını A ile gösterirsek:
E = f/A’dır.
Bir şehir yolundaki ışıklandırmanın ortalama değeri 10-20 lüks arasında değişirken, güneşli bir günde güneşin temin ettiği aydınlatmanın değeri 50.000-70.000 lüks arasında bulunmaktadır.
Aydınlatma, aydınlatmanın yapıldığı yer ve gayesi bakımından pekçok çeşide ayrılır. Bunların bazıları şunlardır:
Fabrika ve işyerlerinin aydınlatılması : Uygun çalışma ortamının temini için havanın berrak olmadığı zamanlarda fabrika ve işyerlerinde gündüz de sun’i aydınlatma devam eder. Sun’i aydınlatma tesisleri, ışığın mümkün olduğu kadar düzgün bir dağılışını sağlamak gayesiyle yapılmış olup, özel durumların dışında mahalli aydınlatmada kullanılmaz. Gölgelerin yok edilmesine ve lambaların gözü kamaştırmayacak şekilde yerleştirilmesine ayrı bir önem verilir. Yüksekliği sınırlı olan işyerlerinde tek veya bir kaç sıra halinde dizilen projektörlere yerleştirilmiş lambalar kullanılır. Yüksekliği 8 metreyi aşan işyerlerinde ise yuvarlak floresan lambalar tercih edilir. Böylece ekonomik bir aydınlatma sağlanmış olur.
Büro ve okul aydınlatması: Büro ve okullarda ışık, muhakkak tek biçim ve bunun yanında mümkün olduğu kadar güneş ışığına benzer biçimde yayılmış olmalıdır. Yazı ve çizim masalarının üzerinde aydınlatmayı temin eden tek lamba kullanılması mahzurludur. Bu, gözlerin çok çabuk yorulmasına sebeb olur. Gözü en fazla yoran ışıklar tek noktadan gelen ışıklardır. Lambaların parlaklığını gidermek ve dağınık bir ışık akısı elde etmek için özel surette hazırlanmış, ekranları pleksiglas levhaları ile yapılan floresan tüplü plafonyeler kullanılır.
Evlerin aydınlatılması: Mutfak, banyo ve böyle yerlerde tavanda basit ve kullanışlı tüp şeklinde floresan lambaları ile elde edilen büyük şiddette bir ışıklandırma gerekebilir. Işıklandırmada kayıp olmaması için veya daha az olması için tavanı ve duvarları ışığı en az şekilde emen beyaz veya çok açık renklere boyamalıdır. Odalardaki ışıklandırmada dolaylı aydınlatma elverişlidir. Böylece tavan ve duvarlardan yansıyarak yayılan ışıklandırma göze en az zarar veren aydınlatma sistemidir.
Umumi yerlerin aydınlatılması: Postahane, lokanta, otel salonları ve benzeri yerlerde, evlerdekine benzeyen, fakat bu yerlerin mühim vasıflarını ortaya koyan özel bir aydınlatma sistemi gerekebilir. Neon lambalarıyla, çok renkli ışıklı tabelalar gerçekleştirilir. Bunlarla, özel etkiler meydana getirecek şekilde düzenlenebilen ışıklar elde edilir. Mahallelerde daha geniş bir görüş alanı sağlamak için düzlem ayna kullanılarak aydınlatma yapılır. Yoğunluğu sınırlı olan direkt bir aydınlatmanın yarı gölgesi içinde ışık lekeleri halinde hasıl olan ayaklı küçük masa lambaları, umumi yerlerin aydınlatılmasında kullanılan belli başlı araçlar arasında sayılabilir.
Bina ve abidelerin aydınlatılması: Bu aydınlatmanın gayesi, geceleyin de görünümü sağlamaktır. Genellikle belirli ve uygun noktalardan aydınlatılacak yapılara ışık demetleri yöneltilir. Bu iş, ışık ve gölgeler meydana getiren projektörler ve beyaz ışık veren lambalarla gerçekleştirilir. Bazı özel durumlarda binaların üstlerine de lambalar yerleştirilmektedir.
Yolların aydınlatılması: Cadde, meydan ve umuma ait açık sahaların aydınlatılması, uygun yerlere konulan demir veya beton direklere yerleştirilen içerisinde floresan veya beyaz ışık lambalarının bulunduğu reflektörler vasıtasıyla yapılır. Direkler üzerine yerleştirilen reflektörlerin yerden yüksekliği 8 metre ve direkler arasındaki mesafe ise aydınlatılan sahanın önemine ve lambaların kuvvetine göre 15-30 metre arasında değişmektedir. Ayrıca yolların önemine göre kullanılan lambalar da değişiklik arz eder. Büyük caddeler yuvarlak floresan lambalarla, orta büyüklükteki ikinci derece öneme sahip caddeler tüp şeklindeki floresan lambalarla, tarihi özellikleri olan cadde ve alanlar beyaz ışık veren lambalarla, kavşak noktaları ve bilhassa sis olan mevkiler sarı monokromatik ışıklı, sodyum buharlı lambalarla aydınlatılır. Otoyollarındaki tünel girişlerinde, sürücülerin gündüzleri gün ışığında, tüneldeki ışıklandırmaya alışmalarını sağlamak için yoğun bir aydınlatma yapılır.
Havaalanı aydınlatılması: Emniyet yönünden dış aydınlatmanın önemli olduğu bir yer de havaalanlarıdır. Pilot gece inişe geçtiğinde, iniş yerinde ışıkların yanıp söndüğünü görür. Bu ışıklar meşalede bulunan bir ateş topu gibi görülür. Bu ışık için, yüksek güç kullanılır ve eşit aralıklarla yanıp söner.