Ashab-ı suffa, Muhammed tarafından Mescid-i Nebevi'nin duvarına bitişik olarak kurulmuş olan ve "suffa" adı verilen gölgelikte yaşayan; genellikle genç, bekar ve yoksul insanlar.
Suffa, İslam peygamberi Muhammed'in, Medine döneminde Mescid-i Nebevi'nin duvarına bitişik olarak kurdurduğu hurma dallarıyla örtülmüş gölgelik.
Ashâb-ı Suffe, suffe halkı demektir. Suffe sözlükte "sofa, revak, üzeri örtülü geniş ve yüksek yer" gibi anlamlara gelir. Medine'de bulunan Mescid-i Nebî etrafındaki odalara "suffe" denmiştir. Hz. Peygamber, Mescidine bitişik bu odalarda ikâmet ederek ilim ve ibâdetle meşgul olan sahâbîlere, Ashab-ı Suffe veya Ehl-i Suffe denir. Fakir ve barınaksız kimseler olarak ashab-ı suffenin ihtiyaçları çoğu kere, Hz. Peygamber ve diğer sahabe tarafından karşılanmıştır. Âdeta yatılı mektep durumunda olan Peygamber mescidi etrafındaki odalar, Suffe Mektebi olarak da isimlendirilmiştir. Suffe Mektebi'nin, dolayısıyla Ashab-ı Suffe'nin, Kur'ân ve Sünnet'in öğretilmesinde son derece önemli rolü olmuştur.
Bu kişiler Medine'de ailesi olmayan; ticaret, sanat, ziraat ve başka bir mesleği olmayan, İslam'ı öğrenmeye çalışan insanlardır. Vakitlerini Muhammed'in çevresinde geçirir ve ondan öğrendikleri ayetleri ezberlerlerdi. Kur'an ve Sünnet öğrencileriydiler.
Bir yere İslam'ı öğretmek için öğretmen gönderileceği zaman onların arasından seçilirdi.
Suffa okulundan yetişenler içinde; İslâm dinini, Kur’an-ı Kerim’i ve hadisi şerifleri çok iyi kavrayan, açıklayan büyük alimler bulunmakta idi.
Ebû Saîd el-Hudrî, Ebu Hureyre, suffada yetişmiş kişilerdendir.