HATİM VE HİCR-İ İSMÂİL
Rükn-i Irâkî ile Rükn-i Şâmî’nin arasında, altın oluğun karşısında,
Kâbe’nin kuzeybatı tarafında, yerden 1,25m yükseklikte, 1,5m kalınlığında, yarım dâire şeklinde ki duvara hatim denir. Tavâf bu duvarın dışından yapılır.
Bu duvar ile Kâbe arasındaki boşluğa da Hicr-i Kâbe veya Hicr-i İsmail denir. İbrahim Aleyhisselâm Kâbe-i Muazzama’yı yaptığında Hicr, Kâbe’ye dâhil idi. Dolayısıyla Hatim’in iç kısmı Kâbe’den sayılır.
Hz.İsmail, Cenab-ı Hakk’a Mekke’nin sıcaklığından şikayetçi oldu.
Cenab-ı Hak, Hz. İsmail’e “Hicr-i İsmail’e Cennetten bir kapı açacağım, kıyâmete kadar oradan serin bir yel esecek” buyurdu.
Hz.Âişe Vâlidemiz buyurdu ki; Kabe’nin içine girmeyi ve orada namaz kılmayı arzu ederdim. Rasülullah (s.a.v) bir gün elimden tutup beni Hatim’in içine soktu ve buyurdu ki; “Kâbe’ye girmek istediğin zaman Hatim’e gir. Orada namaz kıl, zira Hatim, Beytullahtan bir parçadır”.
(Tirmizi, el hacc s.876)
İsmail, (a.s) ile Hâcer Vâlidemizin kabirlerinin burada olduğu rivayet olunuyor.