Alm. Pflug (m), Fr. Charrue (f), İng. Plow.
Toprağı altüst etmek, tarlayı tohum ekilebilir hâle getirmek ve çift sürmek için hayvanın koşulduğu, ucu sivri demirli zirâat âleti.
Sabanlar ayrıca yer altına kablo döşemek gibi endüstri amaçlı olarak da kullanılmaktadır.
Sabanlar basit olarak kazmaların ve bahçıvan bellerinin gelişmişi olarak düşünülebilir. Sabanlar, ilk geliştirildiğinde insanlar tarafından çekildiği halde sonradan genelde büyükbaş hayvanlar ve bazı ülkelerde atlar ve eşekler kullanılarak çekilmektedir. Anadoluda büyük sabanlara Köten adı verilir. Modern sabanlar ise traktörler tarafından çekilmektedir ve pulluk olarak da adlandırılmaktadır.
Sabanın bulunuş ve kullanılış târihi çok eskidir. İlk insan ve ilk peygamber olan Âdem aleyhisselâm zamânında sabana benzer âletler kullanılarak toprağın sürüldüğü, tohumların ekildiği ve elde edilen ürünlerden ekmek yapılıp pişirildiği, din kitaplarında yazılıdır. Çünkü Âdem aleyhisselâm ve ona inananlar şehirlerde yaşarlar ve okuma yazma bilirlerdi. Demircilik, iplik yapmak, kumaş dokumak, çiftçilik yapmak gibi sanatları da vardı. Zamanla insanların çoğalması, ihtiyaçlarının artması, onları toprağı işlemeye daha çok yönelterek, kullandıkları âletlerde yenilik yapmaya sevk etti.
M.Ö. 5 ve 6. yüzyıllara uzanıldığında sabanın en eski çeşitlerine Mezopotamya’da rastlarız. İlk sabanlar taş veya ağaçtan yapılmış olup, itmek veya çekmekle insanlar tarafından kullanılırdı. Eski Mısırlılar bu durumu biraz daha geliştirdiler. Esirleri, sabana benzer âletlerin önüne geçirerek çektirirler ve toprağı sürdürürlerdi. Daha sonraki yıllarda hayvanlara bağlanarak çekilen sabanlar yapıldı. Bu ilerleme ve gelişme içerisinde Eski Romalılar da toprağı süren kısmı, bıçağı demirden olan saban yapmayı başardılar. Daha önceki asırlarda, Asya’da istifâde edilen sabanların, târihi kaynaklarda, 6 ve 7. yüzyıllarda Orta Avrupa’da kullanılmaya başlanıldığı yazılmaktadır.
Târih çağları içinde saban, değişik şekiller aldı. Toprağı daha derin sürmek ve altını üstüne iyice çevirebilmek için değişik usuller kullanıldı. Sürülen ve altı üstüne getirilen toprağın daha verimli olduğu görülünce büyük ve gövdesi geniş, uç kısmı ince sabanlar yapılmaya başlandı. Son yüzyıllarda bütün aksamı demir olan ve pulluk ismi verilen âlet yapıldı.
Pulluk;
Bir demir okun etrafında sağa sola rahatlıkla dönebilen uçları keskin iki kanattan meydana gelmektedir. İlk önceleri hayvanlar yardımıyla kullanılan bu âlet, günümüzde traktörlerle çekilmeye başlanmıştır. Pulluklar toprağın derinliğine ve genişliğine göre ayarlanabilen modern sabanlardır.
Halk arasında kara saban olarak bilinen zirâat âleti çok basittir. Toprağın altına istenilen seviyede inemediği gibi, altı üste çevirme işi de gereği gibi olmaz.
Saban şu kısımlardan meydana gelir:Saban burnu;
Sabanın uç kısmında bulunan demirin keskin ucudur. Saban kayışı; sabanı boyunduruğa bağlayan kayıştır.
Saban oku;
Kayışla boyunduruğa bağlanan uzun ve üzerinde de delikler bulunan kısımdır.
Saban demiri;
Toprağa giren sabanın uç kısmında bulunan üçgen şeklindeki demirdir.
Saban kulağı;
Toprağı alt üst eden kısımdır.
Saban zıvanası (halkası);
boyunduruğun saban okuna bağlanmasını sağlayan halkadır.
Saban ökçesi;
Saban demirinin hemen arkasında bulunan ve toprağın iki yana açılmasını sağlayan kısımdır.
Saban tarağı;
Saban kütüğüyle okunun birbirine bağlanmasını sağlayan ağaç parçasıdır.