Henry Ford ve genç
A.B.D de işsiz bir genç, otomotiv sanayinin öncüsü ünlü isadami Henry Ford´dan iş istemek için bürosuna gider. Sekreterden 8ay sonraya güçlükle randevu alabilir.
Randevu günü büroya gelen genç; sekretere iş görüşmesi için randevusu olduğunu söyler.
Sekreter der ki; Ford şu an dışarı çıkıyor. Siz de onu takip edin lütfen!
Bir arabaya biner Ford. Genç de yanındadır. Yol boyu hiç konuşulmaz.
Arabadan inip büyük bir mağazaya doğru yürürler. Kapıdakiler, Ford´u büyük bir saygıyla karşılarlar. Birlikte mağazayı gezdikten sonra, aynı şekilde 2, 3, 4, ve 5, büyük mağazayı daha gezerler ve ardından dönüş için tekrar otomobile binilir.
Genç daha fazla dayanamaz ve sorar;
-Sayın Ford, benimle iş görüşmesi yapmayacak mısınız?
-Ya demek öyle?... Pekiyi o halde! der Ford ve arabayı durdurup, kahramanımızın inmesini ister. Genç arabadan indikten sonra Ford oradan hızla uzaklaşır. Orası şehirden uzak tenha bir yerdir.Gencin cebinde ise hiç para yoktur. Sinirli bir şekilde söylenerek yürümeye başlar.
Neden sonra kan-ter içinde evine gelir. Bir taraftan da düşünür:
''Mutlaka bir ders vermek istedi. Ama ne?''
Günlerce düşünüp gizli mesajin ne olduğunu çözmeye çalışır.
Genç bir gün hızla yerinden kalkar: Ford´la ilk ziyaret ettikleri mağazaya koşar. Genci gören mağaza yetkilileri genci ayakta karşılarlar, büyük bir saygı ve iltifat gösterirler. Her sorusuna sanki karşılarında Ford varmış gibi nezaketle cevap verirler.
Genç mağaza yetkililerine;
-Ürünlerinizi pazarlamak istiyorum, der.
Mağaza yetkilileri;
-Buyurun istediğiniz kadar alın-saın, parasını sonra ödeyin!
Genç aynı şekilde 2, 3, 4, ve 5. mağaza yetkilileriyle anlaşır. Bundan büyük yardım mı olur bir insan için? Sonra, tutun tutabilirseniz...
Kahramanımız 5 yıl içinde A.B.D´nin en iyi iş adamlarından biri olur.
''Eh Ford'u bir ziyaret edeyim de kendisine teşekkürlerimi sunayım artık!'' diye düşünür.
Gidip Ford'un sekterine söyler söylemez, aldığı cevap enteresandır:
-Buyurun efendim, Ford sizi bekliyor.
Ve Ford şunu söyler:
-Aynı yerde arabadan indirdiğim ne ilk kişisiniz, ne de son. İçlerinden bir tek siz anladınız ne demek istediğimi. O günden beri, hayranlıkla takip ediyordum sizi!