Şimdi de geldik zurnanın zırt dediği yere, düzenli (regular) ve düzensiz (irregular) fiiller.
En Çok Kullanılan Düzenli Fiiller (Regular Verbs) ve Türkçe Anlamları
PRESENT PAST
answer (cevap vermek ) answered
ask ( sormak ) asked
borrow (ödünç vermek ) borrowed
brush (fırçalamak) brushed
call (çağırmak,adlandırmak) called
carry ( taşımak ) carried
clean (temizlemek) cleaned
climb ( tırmanmak ) climbed
close ( kapatmak ) closed
collect ( biriktirmek ) collected
comb ( taramak ) combed
cook ( pişirmek ) cooked
count ( saymak ) counted
c r y ( ağlamak ) cried
die ( ölmek ) died
elect ( seçmek ) elected
end ( bitmek,bitirmek ) ended
entrust (emanet etmek) entrusted
explain ( açıklamak ) explained
fail ( başarısız olmak ) failed
finish ( bitmek,bitirmek ) finished
found ( kurmak ) founded
happen ( olmak ) happened
heat ( ısıtmak ) heated
help (yardım etmek) helped
hurry ( acele etmek) hurried
invite (davet etmek) invited
like (sevmek,hoşlanmak ) liked
listen ( dinlemek) listened
live ( yaşamak ) lived
look ( bakmak ) looked
love ( sevmek ) loved
memorize (ezberlemek ) memorized
mend ( tamir etmek ) mended
miss ( kaçırmak,özlemek ) missed
move ( hareket etmek ) moved
need ( ihtiyaç duymak ) needed
obey ( uymak ) obeyed
open ( açmak ) opened
paint ( boyamak ) painted
phone ( telefon etmek ) phoned
pick ( toplamak ) picked
play ( oynamak ) played
post ( postalamak ) posted
prefer ( tercih etmek ) preferred
produce ( üretmek ) produced
promise (söz vermek ) promised
rain ( yağmur yağmak ) rained
remember (hatırlamak ) remembered
repair (tamir etmek) repaired
rest ( dinlenmek ) rested
smoke (sigara içmek ) smoked
solve ( çözmek ) solved
start ( başlamak ) started
stay ( kalmak ) stayed
study(ders çalışmak) studied
style ( biçimlendirmek ) styled
surprise ( şaşırtmak ) surprised
talk ( konuşmak ) talked
telephone (telefon etmek) telephoned
tidy ( düzenlemek ) tidied
travel ( seyahat etmek ) travelled
try ( denemek ) tried
use ( kullanmak ) used
visit ( ziyaret etmek ) visited
want ( istemek ) wanted
wash (yıkamak) washed
watch (izlemek) watched
water (sulamak) watered
work ( çalışmak ) worked
Son Olarak En Çok Kullanılan Düzensiz Fiiller (Irregular Verbs) 2. Halleri ve Türkçe Anlamları
PRESENT PAST
be [olmak] was, were
beat [dövmek, vurmak, yenmek] beat
become [olmak] became
begin [başlamak] began
bend [bükmek, eğmek] bent
bite [ısırmak, sokmak] bit
bleed [kanamak] bled
blow [esmek, üflemek] blew
break [kırmak] broke
bring [getirmek] brought
build [inşa etmek] built
burn [yanmak, yakmak] burned/burnt
burst [patlamak, patlatmak] burst
buy [satınalmak] bought
catch [yakalamak, yetişmek] caught
choose [seçmek] chose
come [gelmek] came
cost [mal olmak, etmek] cost
cut [kesmek] cut
deal [dağıtmak, paylaştırmak] dealt
dig [kazmak] dug
do [yapmak] did
draw [çizmek] drew
dream [rüya görmek, hayal kurmak] dreamed/dreamt
drive [sürmek] drove
drink [içmek] drank
eat [yemek] ate
fall [düşmek] fell
feed [beslemek, beslenmek] fed
feel [hissetmek] felt
fight [dövüşmek] fought
find [bulmak] found
fly [uçmak, uçurmak] flew
forbid [yasaklamak] forbade
forget [unutmak] forgot
forgive [affetmek] forgave
freeze [donmak, dondurmak] froze
get [almak, elde etmek, olmak] got
give [vermek] gave
go [gitmek] went
grind [öğütmek, bilemek, gıcırdatmak] ground
grow [yetişmek, yetiştirmek, büyümek] grew
hang [asmak, asılmak] hung
have [almak, yapmak, yemek içmek] had
hear [duymak] heard
hide [saklamak, saklanmak] hid
hit [vurmak, çarpmak] hit
hold [tutmak] held
hurt [acımak, acıtmak, incitmek] hurt
keep [korumak, saklamak] kept
know [bilmek] knew
lay [yaymak, sermek] laid
lead [götürmek, rehberlik etmek] led
learn [öğrenmek] learned/learnt
leave [ayrılmak, terketmek, çıkmak] left
lend [ödünç vermek] lent
let [izin vermek, bırakmak] let
lie [yatmak, uzanmak, yalan söylemek] lay
light [yakmak, yanmak, aydınlatmak] lit / lighted
lose [kaybetmek] lost
make [yapmak] made
mean [anlamına gelmek] meant
meet [karşılaşmak, tanışmak, buluşmak] met
pay [ödemek] paid
put [koymak, yerleştirmek] put
read [okumak] read
ride [binmek] rode
ring [zil çalmak] rang
rise [yükselmek, doğmak] rose
run [koşmak] ran
say [söylemek] said
see [görmek] saw
sell [satmak] sold
send [göndermek] sent
set [kurmak, hazırlamak] set
shake [sallamak, sarsmak, sallanmak] shook
shoot [ateş etmek, vurmak] shot
show [göstermek] showed
shut [kapamak, kapanmak] shut
sing [şarkı söylemek] sang
sink [batmak, batırmak] sank
sit [oturmak] sat
sleep [uyumak] slept
speak [konuşmak] spoke
spend [harcamak, zaman geçirmek] spent
stand [ayakta durmak, dikelmek] stood
steal [hırsızlık etmek, çalmak] stole
swear [yemin etmek, küfretmek] swore
swim [yüzmek] swam
take [almak, götürmek, (fotoğraf) çekmek] took
teach [öğretmek] taught
tear [yırtmak, yırtılmak, kopmak, koparmak] tore
tell [anlatmak, söylemek] told
think [düşünmek] thought
throw [atmak, fırlatmak] threw
understand [anlamak] understood
wake [uyanmak, uyandırmak] woke
wear [giymek, takmak] wore
win [kazanmak] won
write [yazmak] wrote