7. SINIF - İngilizce 8.ÜNİTE Kelimeleri

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
7. SINIF - İngilizce 8.ÜNİTE Kelimeleri
« : 31 Ocak 2014, 15:29:54 »
Bubble gum: Sakız
Call: Aramak
Company: Şirket
Complain: Şikayet etmek
Develop: Geliştirmek
Die: Ölmek
Discover: Keşfetmek
Discovery: Keşif
Electricity: Elektrik
Experiment: Deney
Instrument: Enstruman
Light bulb: Ampul
Pasteurization: Pastörize
Prepare: Hazırlamak
Produce: Üretmek
Prove: Kanıtlamak
Publish: Basmak
The law of gravity: Yer çekimi yasası
Tool: Alet
Sticky: Yapışkan
Alive: Canlı
Design: Tasarlamak

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
Ynt: 7. SINIF - İngilizce 8.ÜNİTE Kelimeleri
« Yanıtla #1 : 14 Şubat 2014, 14:35:54 »
Şimdi de geldik zurnanın zırt dediği yere, düzenli (regular) ve düzensiz (irregular) fiiller.

En Çok Kullanılan Düzenli Fiiller (Regular Verbs) ve Türkçe  Anlamları

PRESENT                           PAST
answer (cevap vermek )    answered
ask ( sormak )    asked
borrow (ödünç vermek )    borrowed
brush (fırçalamak)    brushed
call (çağırmak,adlandırmak)    called
carry ( taşımak )    carried
clean (temizlemek)    cleaned
climb ( tırmanmak )    climbed
close ( kapatmak )    closed
collect ( biriktirmek )    collected
comb ( taramak )    combed
cook ( pişirmek )    cooked
count ( saymak )    counted
c r y ( ağlamak )    cried
die ( ölmek )    died
elect ( seçmek )    elected
end ( bitmek,bitirmek )    ended
entrust (emanet etmek)    entrusted
explain ( açıklamak )    explained
fail ( başarısız olmak )    failed
finish ( bitmek,bitirmek )    finished
found ( kurmak )    founded
happen ( olmak )    happened
heat ( ısıtmak )    heated
help (yardım etmek)    helped
hurry ( acele etmek)    hurried
invite (davet etmek)    invited
like (sevmek,hoşlanmak )    liked
listen ( dinlemek)    listened
live ( yaşamak )    lived
look ( bakmak )    looked
love ( sevmek )    loved
memorize (ezberlemek )    memorized
mend ( tamir etmek )    mended
miss ( kaçırmak,özlemek )    missed
move ( hareket etmek )    moved
need ( ihtiyaç duymak )    needed
obey ( uymak )    obeyed
open ( açmak )    opened
paint ( boyamak )    painted
phone ( telefon etmek )    phoned
pick ( toplamak )    picked
play ( oynamak )    played
post ( postalamak )    posted
prefer ( tercih etmek )    preferred
produce ( üretmek )    produced
promise (söz vermek )    promised
rain ( yağmur yağmak )    rained
remember (hatırlamak )    remembered
repair (tamir etmek)    repaired
rest ( dinlenmek )    rested
smoke (sigara içmek )    smoked
solve ( çözmek )    solved
start ( başlamak )    started
stay ( kalmak )    stayed
study(ders çalışmak)    studied
style ( biçimlendirmek )    styled
surprise ( şaşırtmak )    surprised
talk ( konuşmak )    talked
telephone (telefon etmek)    telephoned
tidy ( düzenlemek )    tidied
travel ( seyahat etmek )    travelled
try ( denemek )    tried
use ( kullanmak )    used
visit ( ziyaret etmek )    visited
want ( istemek )    wanted
wash (yıkamak)    washed
watch (izlemek)    watched
water (sulamak)    watered
work ( çalışmak )    worked

Son Olarak En Çok Kullanılan Düzensiz Fiiller (Irregular Verbs) 2. Halleri  ve Türkçe  Anlamları
PRESENT    PAST
be [olmak]    was, were
beat [dövmek, vurmak, yenmek]    beat
become [olmak]    became
begin [başlamak]    began
bend [bükmek, eğmek]    bent
bite [ısırmak, sokmak]    bit
bleed [kanamak]    bled
blow [esmek, üflemek]    blew
break [kırmak]    broke
bring [getirmek]    brought
build [inşa etmek]    built
burn [yanmak, yakmak]    burned/burnt
burst [patlamak, patlatmak]    burst
buy [satınalmak]    bought
catch [yakalamak, yetişmek]    caught
choose [seçmek]    chose
come [gelmek]    came
cost [mal olmak, etmek]    cost
cut [kesmek]    cut
deal [dağıtmak, paylaştırmak]    dealt
dig [kazmak]    dug
do [yapmak]    did
draw [çizmek]    drew
dream [rüya görmek, hayal kurmak]    dreamed/dreamt
drive [sürmek]    drove
drink [içmek]    drank
eat [yemek]    ate
fall [düşmek]    fell
feed [beslemek, beslenmek]    fed
feel [hissetmek]    felt
fight [dövüşmek]    fought
find [bulmak]    found
fly [uçmak, uçurmak]    flew
forbid [yasaklamak]    forbade
forget [unutmak]    forgot
forgive [affetmek]    forgave
freeze [donmak, dondurmak]    froze
get [almak, elde etmek, olmak]    got
give [vermek]    gave
go [gitmek]    went
grind [öğütmek, bilemek, gıcırdatmak]    ground
grow [yetişmek, yetiştirmek, büyümek]    grew
hang [asmak, asılmak]    hung
have [almak, yapmak, yemek içmek]    had
hear [duymak]    heard
hide [saklamak, saklanmak]    hid
hit [vurmak, çarpmak]    hit
hold [tutmak]    held
hurt [acımak, acıtmak, incitmek]    hurt
keep [korumak, saklamak]    kept

 
know [bilmek]    knew
lay [yaymak, sermek]    laid
lead [götürmek, rehberlik etmek]    led
learn [öğrenmek]    learned/learnt
leave [ayrılmak, terketmek, çıkmak]    left
lend [ödünç vermek]    lent
let [izin vermek, bırakmak]    let
lie [yatmak, uzanmak, yalan söylemek]    lay
light [yakmak, yanmak, aydınlatmak]    lit / lighted
lose [kaybetmek]    lost
make [yapmak]    made
mean [anlamına gelmek]    meant
meet [karşılaşmak, tanışmak, buluşmak]    met
pay [ödemek]    paid
put [koymak, yerleştirmek]    put
read [okumak]    read
ride [binmek]    rode
ring [zil çalmak]    rang
rise [yükselmek, doğmak]    rose
run [koşmak]    ran
say [söylemek]    said
see [görmek]    saw
sell [satmak]    sold
send [göndermek]    sent
set [kurmak, hazırlamak]    set
shake [sallamak, sarsmak, sallanmak]    shook
shoot [ateş etmek, vurmak]    shot
show [göstermek]    showed
shut [kapamak, kapanmak]    shut
sing [şarkı söylemek]    sang
sink [batmak, batırmak]    sank
sit [oturmak]    sat
sleep [uyumak]    slept
speak [konuşmak]    spoke
spend [harcamak, zaman geçirmek]    spent
stand [ayakta durmak, dikelmek]    stood
steal [hırsızlık etmek, çalmak]    stole
swear [yemin etmek, küfretmek]    swore
swim [yüzmek]    swam
take [almak, götürmek, (fotoğraf) çekmek]    took
teach [öğretmek]    taught
tear [yırtmak, yırtılmak, kopmak, koparmak]    tore
tell [anlatmak, söylemek]    told
think [düşünmek]    thought
throw [atmak, fırlatmak]    threw
understand [anlamak]    understood
wake [uyanmak, uyandırmak]    woke
wear [giymek, takmak]    wore
win [kazanmak]    won
write [yazmak]    wrote