Şu anda bilinmeyenlerle karşı karşıyayım.
Sen de bilinmeyenle karşı karşıyasın, farkında mısın?
Elbette güneşin yarın doğacağına eminim.
Günlerin peş peşe geleceğini de biliyorum.
Gündüzün sonunda gecenin, kışın sonunda baharın geleceğini biliyoruz, öyle değil mi?
Bu hep böyle oluyor çünkü.
Ama hayat öyle mi?
Hani dedim ya bilinmeyenle karşı karşıyayım diye.
Hayatımız bir bilinmeyenli denklem gibi.
Nelere mutlu olup nelere ağlayacağımızı kestiremiyoruz.
Yaşam acıyla, gözyaşıyla, sevinçle, mutlulukla dolu...
Ancak kaçırılan fırsatlara gözümüzü dikersek, yeni fırsatları göremeyiz.
Bakın çevrenize, her şey değişiyor. Asla aynı kalmıyor...
Her geçen saniye, tekrar yaşanmayacak.
Öyle değil mi?
Rabbimiz, bizlere kaldıramayacağımız yükü yüklemez.
Aşılan her zorluk, çekilen her çile, bizi yaşama, bir sonraki sınava hazırlıyor.
Yaşam böyle sürüp gidiyor...Sınavdan sınava koşup duruyoruz.
Bugünün zorluklarına tahammül etmeyenler ve vazgeçenler...
Farkında olmadan geçici sorunların, kalıcı olmasına neden oluyorlar.
Farkında mısın?
Bir yerde okumuştum.
Bir genç güvelerin kozalarından çıkarken çektikleri sıkıntıyı gözlemliyor.
Güveler kozadan çıkana kadar adeta akla karayı seçiyor.
Bu genç onlara acıyarak, kozalarından çıkmalarına yardım etmeye karar veriyor.
Bir gün böceklerden birinin, kozadan çıkmasını önleyen ipeği, makasla kesiyor.
Ama çok geçmeden böcek ölüyor.
Neden mi?
Böcek kozadan çıkarken sarfettiği çaba ve enerji ile vücudundeki zehirleri dışarı atıyormuş meğer.
Ama böcek kolayca dışarı çıkığından, zehiri dışarı atamadığı için ölüyor.
Hayatınızda karşılaştığınız zorluklardan nefret etmeyin. Asla isyan etmeyin.
İnanın bana sadece para kazanmak, ya da sadece paralar harcamak insanı mutlu etmez.
Hangi işi yapıyor olursanız olun, sadece çalışmakta insanı mutlu etmez.
Sadece tail yapmak bile insanı bunalıma sokabilir.
Önemli olan dengeyi sağlamak.
Ve dengenin ortasında biz varız.
Bir gün köylünün birine sormuşlar
"ineğin ne kadar süt veriyor."
Köylü cevap vermiş:
"Sütü ondan sizin almanız gerekir."
İşte gördüğünüz gibi, mutluluk ve başarıyı hayat bize vermez. Bizim almamız gerekiyor.
Taş devri taşlar bittiği için değil, mantıklar değiştiği için bitmedi mi?
Dışarıya ne verirseniz bilin ki onu alırsınız.
Şükretmeyi bilirseniz daha fazlasını alırsınız.
Her ne olursa olsun onu kaybettim demeyin. Onu geri verdim deyin.
Elimizdekiler bizim için bir nimet.
Geri verdiklerimizden de dersimizi almışızdır.
Belki de çok daha iyi fırsat bizi bekliyordur.
Bir kişinin bizi sevmesini istiyorsak, önce biz onu sevmeliyiz.
Hadi artık, hayatınızı sevin ve mantığınızı yenileyin.
Hayatı, tüm zorluklarına rağmen seviyorum.
"Sizi seviyorum."
Ya siz?...
Selam ve dua ile...
Lokman Hakim - 29 Mayıs Çarşamba 2013