Bu sabahta uyandık derin uykularımızdan...
Yine göz penceremizden bakıyoruz dünyaya.
Sesler işitiyor, nefes alıp veriyoruz.
Elhamdülillah.
Bugünde güneş beklenen saatte doğdu.
Kazasız belasız ışıl ışıl yanıp dünyayı aydınlattı.
Bugünde bebekler dünyaya gözlerini açtı.
Hayvanlar yavruladı...
Bugünde inekler süt, arılar bal yaptı.
Tüm kainat vazifelerini eksiksiz yaptı, peki ya biz?
Günlük vazifelerimizi yapabiliyor muyuz?
Başımız dik mi?
Yoksa binbir tane iplikle bağlı uyuyan dev gibi miyiz?
Ünlü bir masal vardır hani...
Uyuyan dev masalı.
Parmak kadar insanlar kıl gibi ince halatlarla bağlamışlar hani uyuyan devi.
Binlerce ip bir araya gelince kopmaz bir halat olmuş.
Hayatın binbir türlü derdi insanı öyle sarar ki... Farkında bile olmazsınız.
Uyandıktan sonra anlarsınız sım sıkı ince iplerle bağlandığınızı ama nafile.
Kurtulmak istersiniz ama kurtulamazsıız.
Bedeli pahalıdır uyanık kalmanın.
Fatura, aile, arkadaş, akraba, giyim, araba, kuaför, ev, yalnızlık, gezi, televizyon, internet...
Bunların her biri birer tane iplikcik.
Kurtul bakalım kurtulabilirsen.
Kur'anda en çok geçen ayet-i bilmiyor musunuz?
"Ey akıl sahipleri, düşünmez misiniz?" mealindeki ayeti.
Rabbimiz bizi düşünmeye, tefekküre davet ediyor.
İnsanın düşünmek için yaratıldığı apaçık ortada.
Düşünelim...
Her güne yeniden başlarken...
İmanda elbise gibi eskiyor, ya da demir gibi paslanıyor...
Onu her gün yenilemek, parlatmak gerekmez mi?
Gücü azalan bir pili şarz etmiyor muyuz?
Gündelik koşturmacalar imanımızı zayıflatıyor., farkına bile varamıyoruz.
Ne demiştim yazımın başında?
Şükürler olsun hala nefes alıp veriyoruz. Uyanığız...
Uyumadan uyanık kalın.
Bedeli pahalıdır uyanık kalmanın.
Uyuyan dev gibi sakın bağlanmayın.
Kendinizi her doğan sabah yeniden şarz edin.
Olur mu?
Selam ve dua ile...
13 Ekim 2013 Pazar