Jelâtin - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11656
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Jelâtin - Ansiklopedik Bilgi
« : 13 Ocak 2014, 22:54:40 »
Alm. Gallerte, Gelatine (f), Fr. Gèlatine (f), İng. Gelatine, jelly.

Deriden, beyaz bağ dokularından ve hayvan kemiklerinden elde edilen bir çeşit protein.

Jelâtin tamâmen amino asitlerden meydana gelmiştir. Amino asitler polimerize olarak yâni polipeptitleşmeye uğrayarak jelâtini meydana getirir. Jelâtin hidroliz reaksiyonu ile amino asit veya peptitini verir.

Jelatin, kollajenin geri dönüşsüz olarak hidrolize edilmesiyle oluşturulur. Jelâtin başta domuz ve sığır, balık gibi hayvanların deri, kemik ve bağ dokularının kaynatılması ile üretilir. AB normlarındaki gıda katkı maddesi kodu eskiden E441 numarasıydı. Jelatin artık kendi başına bir gıda ürünü olarak yeniden sınıflandırıldığı için artık E441 numarası kullanılmamaktadır.

Bileşimi:
Jelâtin ile onun ön maddesi olan kollajenin bileşimi aynıdır. Her ikisinin yaklaşık olarak bileşiminde % 50 karbon, % 18 azot, % 25 oksijen, % 7 hidrojen ve sülfürler bulunur. Buna rağmen jelâtin tam mânâsıyla da bir protein değildir. Çünkü dışarıdan besinlerle alınması gereken temel amino asitlerden trıptofan’ı ihtivâ etmez. Jelâtin, buğdayda, arpa ve yulafta mevcut olmayan bâzı amino asitleri de ihtivâ eder.

Ayrıca jelâtinde % 25 glisin, % 9 alenin, % 7 losin, % 0,5 serin, % 1 fenil alanin, % 19 prolin, % 4 hidroksipralin, % 3 aspartik asid, % 6 lisin ve % 1 methionin gibi amino asitler bulunur.

Elde edilişi:
Protein kollajen, jelâtinin başlangıç maddesidir. Jelâtin, kullanış şekline bağlı olarak çeşitli maddelerden ve farklı metodlarla elde edilir. Jelâtinin hammaddeleri olan deri, kemik gibi maddeler çok soğukta muhâfaza edilir.

Yıkanmış hidrate edilmiş mal soğuk ve seyreltik mineral asit (PH = 1,5-3) içine daldırılır ve malın ayrılma derecesine bağlı olarak 8 ilâ 12 saat bu asit çözeltisinde tutulur. Bu süre içinde hammadde, hacminin iki üç misli şişer. İşlemden sonra asitli halde bulunan mal, saf su ile yıkanarak asitten temizlenir.

Diğer metod ise alkali ile muâmele olup alkali, sodakostik olabileceği gibi soda külü de olabilir. Deri veya kemikler PH’sı 12 olan sodalı suya daldırılır. Sıcaklığı 24°C olmalıdır. Muâmele işlemi üç ilâ beş hafta sürer. Bu müddet, elde edilecek ürüne ve kullanılan maddeye bağlı olarak değişir. Sonra sodalandırılmış mal yıkanır ve maldan soda uzaklaştırılır. Daha sonra seyreltik mineral asidi çözeltisi ile yıkanır ve bu işlem yıkama işleminden elde edilen çözeltinin asidik olmasına kadar devam edilir. Tekrar saf suyla yıkanarak tamâmen nötrol olması sağlanır. Bundan sonra ekstraksiyon ve daha bâzı işlemler yapılarak jelâtin elde edilir.

Özellikleri:
Jelâtin ince levhâlar hâlinde, inceltilmiş veya toz hâline getirilmiş şekilde pazarlanır. En çok satılanı beyaz, hafif sarı ve amber renginde olanlardır. Genellikle % 8-12 arasında nem ihtivâ ederler. Ticârî jelâtinlerde bakteri pislikleri ve ağır metaller yoktur. Külünde bulunan mineral miktarı % 2 kadardır.

Jelâtin saf soğuk suda çözünmez, fakat nem kapar ve şişer. Şişen jelâtin 49°C’ye kadar ısıtılırsa tamâmen çözelti hâline geçer. Bu çözelti tekrar soğutulduğunda jel meydana gelir. Şişmiş jel sıcak suda, sıcak gliserin çözeltisinde, sıcak alkali, asit ve tuz çözeltilerinde çözünür. Jelâtin, suda çözünmüş fenol ve karboksilli asitlerin dışındaki bütün organik çözücülerde çözünmez.

İki tip jelâtin vardır. A tipinin çözeltisinin ışık düzlemini çevirme açısı a-313°’nin üstünde kararlıdır. B tipinin ise çevirme açısı b - 140° ve yalnız 15°C’ın altında kararlıdır.

Kullanılışı:
Jelâtinli tatlıların, jöleli et ve çorbaların kurabiyelerin îmâlâtında kullanılır. Jelâtin kuvvetli koruyucu kolloit etkisi gösterir. Bunun için de dondurma yapımında kullanılır. Böylece ısı şokuna karşı ürünün direncini artırır. Yâni sıcaklıklarında ani değişiklikler yüzünden ortaya çıkan buz kristali teşekkülünü önler.

Jelâtinin tıpta da çeşitli kullanılış şekilleri vardır. Bir protein besini olmanın ötesinde herhangi tedâvi edici özelliği bilinmemektedir. Eczacılıkta kapsül yapımında kullanılır. Saf jelâtin vücut için antijen olacak maddeler ihtivâ etmez ve vücutta allerjik reaksiyona sebeb olmaz. Beslenmedeki proteini arttırmak için uygun bir yiyecektir.

Müslümanların gıda ihtiyaçları, çoğu zaman gıda üretimi yapan firmalar tarafından maalesef dinî vecibeler dikkate alınmadan karşılanmaktadır. Helâl olmayan katkı maddeleri kullanan yabancı birçok firmaya, maalesef, yerli şirketler de rahatlıkla ortak olabilmektedir. Dünya genelinde takriben iki milyara yakın Müslüman yaşamaktadır. Müslümanların helâl gıda ihtiyaçları kayda değer bulunmazken, nüfusu 30–40 milyonu bulmayan Musevilerin ve bunlardan daha az olan vejetaryenlerin talepleri karşılanmaktadır.

Jelâtin memelilerin dokularında, hususiyetle kas­ları kemiklere bağlayan yerlerde ve derilerde bulunan kollajenden çıkartılan bir proteindir. Kollajen su ile kaynatıldığında jelâtin olarak bilinen, suda çözülür proteine dönüşür. Soğutulduğunda, çözelti kollajene dönüşmez; fakat jel hâline gelir. Jelâtin başta domuz, sığır ve çok az olarak da balık gibi hayvanların deri, kemik ve bağ dokularının kaynatılması ile üretilir. Bu madde, güçlü şekil alma kabiliyeti, şeffaf jel oluşturması, esnek film hâline gelmesi, hazmının kolay olması, sıcak suda eriyebilmesi ve kolayca şekil alması gibi hususiyetleri sebebiyle gıda üretiminde pek çok sahada kullanılmaktadır.

Domuz derisi en çok kullanılan jelâtin kaynağıdır

Günümüzde jelâtin üretiminde genelde domuz ve helâl tarzda kesilmemiş sığır derisi kullanılmaktadır. Gıda üretiminde kullanılan jelâtinin hammadde kaynağı ise domuz derisidir. Elde edilme safhasında ekstraksiyon öncesi, ön işlemlerin kısa sürede tamamlanması ve oluşan atık suyun asgari seviyede olması, domuz derisinin kullanılmasını cazip kılmaktadır. Ayrıca domuz derisinden jelâtinin elde edilmesi, bir hayli ucuzdur.

Jelâtinsiz ürün neredeyse yok

Bir nevi protein olması sebebiyle jelâtin üreticileri, jelâtinin günlük hayatın her safhasında kullanılabilmesi için yoğun gayret göstermiştir. Menşeinin ciddi bir şekilde araştırılması gereken bu katkı maddesinin hemen hemen her alanda yaygın bir şekilde kullanılması, inanan insanlar için son derece endişe vericidir.

Ürünlerde jelleştirme, koyulaştırma, sırlama ve kapsülleme maddesi olarak, jelâtin yaygın bir kullanım sahasına sahiptir: Pek çok pasta ürününde, yoğurtta, dondurmacılıkta, eritilmiş peynir ve kaşar üretiminde, margarinde, salam, sucuk sosis, jambon gibi et ürünlerinde, şekerlemelerde, reçel, marmelat, helva, pekmez ve tahin gibi gıdalarda, fındık ve fıstık ezmelerinde, meyve sularında, sakızlarda, ilâç endüstrisinde, kapsül, film ve tablet yapımında, kan verme ürünlerinde, krem, losyon, şampuan, parfüm gibi cilt ve kozmetik ürünlerinde, hayvan yemlerinde, fotoğrafçılıkta ve karbonlu kağıt yapımında jelâtin kullanılmaktadır.

Jelâtinin genellikle Müslüman olmayan ülkelerden ithal edilmektedir
Hayvan menşeli olması sebebiyle bütün Müslü­manları yakından ilgilendiren bir katkı maddesi olan jelâtinin takriben % 99'u, Müslüman olmayan ülkeler tarafından üretilmektedir. Yılda 380.000 ton kadar üretilen jelâtinin 150.000 tona yakını Müslümanlar tarafından tüketilmektedir. Türkiye'nin yıllık jelâtin tüketimi ise, 4.000 ton civarındadır ve tüketim her yıl % 8–10 seviyelerinde artış göstermektedir. Dünya piyasalarında kilogram fiyatı takriben 4–6 dolar olduğu düşünülürse, Türkiye jelâtin için 20 milyon dolar kadar harcama yapmaktadır.

Türkiye'de ne yazık ki jelâtin üretilmemektedir. Zîrâ daha evvel de bahsedildiği gibi üretici firmaların çoğu jelâtin kaynağı olarak genellikle domuz kullanmaktadır. Bunun yanında etiketlerde –nadir görülse bile- 'sığır jelâtini' yazması da bu hayvanların kesiminin İslâmî metotlarla yapılmamış olması sebebiyle ayrı bir problem teşkil etmektedir. Kayseri'de yıllar önce bir firmaya jelâtin üretim izni ve teşvik verilmiş; fakat bu firma, jelâtin yerine kemik unu üretmeyi tercih etmiştir.

Ülkemizdeki tüketimin tamamının ithalat yoluyla elde edilmesi, bizleri jelâtinin menşei hakkında araştırmaya yapmaya sevk etmiştir.

Jelâtin üretiminin yapıldığı ülkeler şunlardır:
Almanya, İtalya, Fransa, Kolombiya, Kore, Japonya, Kanada, ABD, Brezilya, Hindistan, Çin ve Pakistan.

Dünyadaki jelâtin üretiminin büyük bir payına sahip Avrupa Jelâtin Üreticileri Birliği'nin üyesi pek çok ülkenin temsilcileri ve dağıtıcıları, Türkiye'de bulunmaktadır.
Pakistan ise helâl sertifikalı jelâtin üreten Müslüman ülke konumundadır.
Türkiye'nin ithal ettiği jelâtinin 'yok' denecek kadar az bir kısmı Pakistan'dan, geri kalan kısmı ise adı geçen diğer ülkelerden ithal edilmektedir.

Etiketlerdeki 'jelâtin' yazısı konusunda dikkatli olunmalıdır
Son zamanlarda Müslüman ülkelerde ve kısmî olarak Türkiye'de helâl sertifikalı gıda üretimi için yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Bu durum gıda veya gıda katkı maddesi üretimi yapan ülkelerin ve firmaların tüketicilerin dinî hassasiyetlerini dikkate almamalarından kaynaklanmaktadır. Pek çok katkı maddesinde olduğu gibi jelâtin üretimi ve tüketiminde de helâl sertifikasının aranması gerekir. Sadece balıktan veya İslâmî kurallara göre kesilmiş hayvanlardan elde edilen jelâtin, Müslümanlar tarafından gönül rahatlığıyla kullanılabilir. Jelâtin, gıda ambalajları üzerinde E441 tarzında kodlanmaktadır. Ürünün etiketinde kaynağı hakkında hiçbir açıklama yoksa, jelâtin büyük ihtimalle, domuz veya sığır derisi ve onun kemiklerinden üretilmiştir.

Türkiye'de bütün ürünlerin kaynağını belirten ve dinî hükümlere uygun üretiminin yapıldığını gösteren 'etiketleme' kısmen başlamış olsa da, yaygın değildir. Bu hususta 'net' bir etiketleme ve kontrol mekanizmasının devreye sokulması gerekmektedir. Diğer yandan Musevilerdeki helâl gıdayı tanımlayan Kosher sertifikası veren kuruluşlar, her türlü jelâtinin kullanılmasına izin vermektedir. Kosher sertifikası veren kuruluşlar, jelâtini, et bileşeni olmayan nötr bir kimyevî madde olarak kabul etmekte, domuz jelâtinini bir haram gıda olarak görmemektedir.

Netice
Haram gıdanın insanların mâneviyatına menfî tesir yaptığına dâir âyet ve hadîsler bulunmaktadır. Bu yüzden üretim firmaları ve bunların yerli ortaklarının, Müslümanların dinî vecibelerini dikkate almaları gerekir. Bu hususta üretim yapan ülkeler kadar, devletin ve fertlerin de üzerine vazifeler düşmektedir. İthal edilen gıdaların helâl tarzda üretiminin sağlanması, aracı firmaların ithalâtının kontrolü ve takibi, 'net' bir etiketlemeye geçisin sağlanması, devletin üzerine düşen vazifelerdir. Müslümanların boğazından geçecek gıdaları seçerken temkinli olması, şüpheli olana yaklaşmaması, dinî bir vecibedir. Bu yüzden inançlı insanların, üreticileri ve aracı firmaları helâl gıda üretimi yönünde teşvik etmesi de son derece önemlidir.