Hurûfîlik denilen sapık yolun kurucusu.
İsmi Fadlullah olup, babasınınki Abdurrahmân’dır. Hurûfî lakabı ve Tebrizî ismiyle de meşhur olmuştur. 1340 (H.741) senesinde İran’ın kuzeyindeki Esterâbâd şehrinde doğdu. 1393 (H.796)’da Timur Hanın oğlu Mîrânşâh tarafından öldürüldü.
Aslen bir Acem Yahûdîsi olan Fadlullah-ı Hurûfî, Karâmita sapık fırkasının kalıntılarından olan Şeyh Hasan’ın yanında yetişti. Bâtınî dâisi olan Hasan Sabbâh’ın kurduğu İsmâiliyye Devleti, 1256 (H.654) senesinde Moğollar tarafından yıkılınca, Bâtınîler çeşitli yerlere dağılarak el altından sapık fikirlerini gizli gizli yaymaya çalıştılar. Bâtınî dâilerinden Şeyh Hasan’ın talebesi olan Fadlullah Hurûfî de bu sapık fikirlerin etkisi altında kalıp, İran’da Esterâbâd şehrinde gizlice küfrünü yaymaya başladı. Kendisine dokuz yardımcı bulup, nokta ilmi diye bir şey uydurdu. “Bu iş mübahtır, nokta çift geldi. Falan şey haramdır, nokta tek geldi!” gibi sözlerle insanları kandırmaya çalıştı. Harflere bâzı mânâlar vererek bir takım işâretlerle anlaşılamaz bir şekilde olan Câvidân adlı kitabını yazdı. Kur’ân-ı kerîmdeki fadl kelimelerinin kendisine işâret olduğunu iddiâ edip, önce peygamberlik, sonra da tanrılık iddiâsında bulundu. Bütün dinleri inkâr ve İslâmiyet ile alay etti. Haramlara mübâh, nefsin arzularına serbesttir dediği için, sapık fikirleri kötü insanlar arasında çabuk yayıldı. Sözlerine sır deyip, gizli tutulmasını emretti. Sırları yabancılara açanları öldürttüğü bile oldu.
Hurûfîlik sapık yolunu yaymak için pekçok yer gezdi. Sonra Tebriz’i kendine merkez edindi. 1386’da İsfehan’da pekçok câhil kimsenin kendi yoluna girmesini sağladı. Kısa bir zamanda geniş bir çevreyi etkisi altına aldı. Fikirlerini zamânının önde gelen bâzı kişilerine kabul ettirdi. Daha sonra Bakü ve Şemahî’ye gitti. Söylediği sözler ve yaymaya çalıştığı sapık fikirler Müslümanların îtikâdını bozup, fitnelere sebeb olduğu için Timur Hanın oğlu Mirânşâh tarafından yakalatıldı. Fikir ve düşünceleri İslâm dînine aykırı bulunduğundan, Şeyh İbrâhim’in fetvâsı üzerine, Timur Hanın emriyle oğlu Mirânşâh tarafından 1393 senesinde Esterâbâd’da îdâm edilerek öldürüldü. Tekkeleri dağıtıldı. Böylece İslâmiyet, sapıkların tasallutundan kurtarıldı. Timur Han bu din ve ırz düşmanlarının yayılmasını önleyerek İslâmiyete çok büyük hizmet etti. Bunun için sahte Bektâşî, yâni Hurûfî tarîkatinin mürîdleri, Timur Hanı sevmezler ve dâimâ kötülerler. (Bkz. Hurûfîlik)
Fadlullah-ı Hurûfî, varlığın özünde temel ilke olarak sesin bulunduğunu kabul ediyordu. Ona göre ses, harfle “zuhur” eder; görünüş alanına çıkar. Bu temel fikrinin yanında birçok haramların mübâh olduğunu söyleyen Fadlullah-ı Hurûfî, Câvidân adlı eserinde, kurduğu yolun ana düşüncelerini sembol olarak kullandığı harflerle açıklamıştır. Altı forma olan Câvidân’ın bir forması Fadlullah-ı Hurûfî tarafından Fârisî yazılmış olup, geri kalan beş formasını talebelerinden bâzıları düzmüştür. Nevmnâme, Arşnâme, Muhabbetnâme adlı eserlerinin yanında İskendernâme diye bilinen Farsça bir Dîvânı da vardır. Hurûfîler tarafından Fadlullah’ın eseri olan Câvidân’a şerhler yazılmıştır. Hakîkatnâme, Mahşernâme, Mukaddemet-ül-Hakâyık, Aşknâme, Vîrân Abdâl Risâlesi, Âhiretnâme, Risâle-i Fadlullah, Risâle-i Bedreddîn, Risâle-i Nokta, Risâle-i Hurûf, Türâbnâme gibi altmış kadar kitap Câvidân’ın şerhleridir. Bunların hepsi, insanları; Allahü teâlâyı inkâra ve İslâm dînini ortadan kaldırmaya, Fadlullah’a tapınmaya sürüklemektedir. Bütün sapık fırkalardan daha kötü oldukları bilinen Hurûfîler, İslâm ahlâkını temelinden yıkmakta, İslâmiyeti hiçe saymakta, sefâhatı, içkiyi ibâdet yerine koymaktadırlar.