Ne çok,ne çok ağlamışsın bize...

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Arif Arslaner

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +1462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Ne çok,ne çok ağlamışsın bize...
« : 08 Ekim 2008, 00:55:15 »


Ne çok ,ne çok ağlamışsın bize...
Ne çok anlatmışsın bizi anlamayan dizelere...

Kırkikindi yağmurları çekildi çekileli, yağamaz oldum yağmur dileyen avuçlara...
Kırık dökük hayat hikayeleri arasına karışıp sızamadım usulca varlığın bağrına...
Bulutlarım göç etmiş kendini benden,bilmediğim vahalarda kıvranıyorlar gibi her gece,
sızısı düşüyor göğsüme inceden inceye ...Anlıyorum ki bulutta can çekişiyor benim gibi bir yerlerde...
Tut ki; tutundum rüzgarına ,savruldum yine göç edilesi tek di/yâra...
Tut ki; tutundum geceye ,yıldızlarla yol aldım ışıksız kentine...
Tut ki; tutundum sana ,kaybolmuş benin tutulamayan elleriyle sarılıyorum yokluğuna....
Ne değişecek söyler misin ,biz çoktan çekilmişken aşk arenasından!
Ne çok ağlamışsın bize...
Ne çok anlatmışsın bizi kimselerin göremediği yok vaktimde...

Yağmur ormanlarını aratan bir kuraklıkta ,bildiğim tek dua ile el açtım yoksunluğa...
Bir damla mürekkep diledim ,satır aralarına dudaklarımın mührünü basmaya...
Bir yudum mavilik istedim ,karanlığın huzura açılan kapısında...
Ve bir nehrin kıvrımlarına uzanmak istedim sadece,su gibi yatağımı bulmak arzusuyla...
Tut ki; nehir olup aktım ,belimi büken hayat kıvrımlarında...
Tut ki; yatağını bulmuş nehrin coşkusuyla çoğalarak geldim sana...
Tut ki; son kıvrımında çarptığım duvardın sen ,bu oyunda!
Ne değişecek söyler misin,nehre can katan sular çoktan çekilmişken ruhumdan !

Ne çok ağlamışsın bize...
Ne çok yağmışsın susuz beldemize...

Coşarak üstüme gelen gözyaşlarına kanıp yağıyorum yine ,yağmursuluğun özlemiyle...
Yoktan bir nehir doğuruyorum şimdi ,
göğüs kafesinden sancıyla fışkıran duyguların sesini katıyorum yaşlarımıza ve
sana akıyorum hayat kıvrımlarının canımı acıtan yollarında...
Sana...
Yalnız sanadır yağ/ı/şım anla!
Üzgünüm !
Bir yaşam tükettim içimde…
Seninle varım…
Sensiz, varlığımın içinde yokluğuma muhtacım…
Anlamsızım !
İsyan eder duygularım, kelimeler arası hüzünlerde…
Sende mühürledim yaşamı, nefesimi sensiz ‘hiç’ sayarak…
Ve sende bıraktım ruhumu, bedenimi umursamayarak…
Gittim
Geldim.
Gidişleri ‘ölüm’
Gelişleri ‘doğum’ bildim…
Öldüm
Doğdum…
Tersine döndüm yaşamın…
Birbiri ardına saklanmış umutlar buldum gelişlerde…
Ele avuca sığmayan acılar bıraktım gidişlerde…
Ama…
Gel gör ki ,
Bir yaşamı tükettim,
Dört duvar arası kaçışlarda…
Yine de,
Ben her yok oluşa 'seni' yazdım...
Ve her dem sana döküldüm parça parça...
Üzgünüm !


Çevrimdışı Leb-i Damla

  • La taknetû..!
  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: Sadabad
  • 2529
  • +270/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • UMUT Dünyası mı, UNUT Dünyası mı?
    • Uyanan Gençlik
Ne çok,ne çok ağlamışsın bize...
« Yanıtla #1 : 08 Ekim 2008, 01:04:12 »
Bir gözyaşı, gül mevsiminde güle karşı akarsa aşk olur adı; sevgiyi damıtır en derin yerinden. Suçlardan sonra tenha gecelerde akarsa tevbedir tadı; gönülleri arıtır en kara kirinden. Madem ki gözyaşı bir kutlu demdir, elbette bir erdemdir.

Gül yüzlülerin kirini gülsuyu kokan gözyaşları alır…Ve damla damla gül dökülen ellerde gül kokusu kalır.

Tohumu eken bilir

Göz yaşın döken bilir

Gül kadrin diken değil

Çileyi çeken bilir

Ve ey gözyaşım,

Bulutuna sadık yağmurlar gibi gel, ve kadim bir dostu uğurlar gibi git…

Bir atımlık mesafede yalnızlığın kurşunlanan coşkusuyla gel, geleceği savaşa mecbur annelerin korkusuyla git…

Geceyi içine döken tomurcukların yeşiliyle gel; goncayı açılsın diye bekleyen bülbülün diliyle git…

Bülbüller konan dallarda yaprak gibi gel, ve derinlerde bendini yıkan bir ırmak gibi git.

Yalınkalem savaşlara meftun acılarla gel, pişmanlık dolu yüreklerden sancılarla git…


Ve ağlamaktan korkma gözüm!.