Evli bayanlara öğütler
* Eğer ev hanımı iseniz, eşinizi kapıda güler yüzlekarşılayınız. "Hoş geldin
hayatııııııım!" falan deyiniz. Ekşimiş yoğurt gibi bir suratla kapıyı açıp,
adamcağızın moralini sıfırlamayınız.
* Eşinizi güzel giysilerle karşılayınız. En güzel giysilerinizi eşiniz için
giyiniz. Evin içinde eski,
buruşuk, - ne bileyim - öyle gelişi güzel giysilerle dolaşmayınız.
* Eşinizin yanında umacı gibi, saçlarınızda bigudilerle dolaşmayınız. Gece
yatarken, yüzünüze maske uygulamayınız.
* Eşinize ikide bir kayınvalidenizi şikâyet etmeyiniz. İleride kendinizin de
kayınvalide olacağınızı hiç
unutmayınız. Eşinize; " Kayınvalide pamuk ipliği olup raftan düşse, gelinin
başını yarar," dedirtmeyiniz.
* Falancanın kocası şöyle yapıyor, böyle yapıyor diyerek; başka erkekleri
eşinize örnek vermeyiniz. O
erkeklerle evli olan kadınların kimbilir ne dertlerinin olduğunu düşününüz.
" Dertsiz baş, bir tek bostan korkuluğunda bulunur," atasözünü anımsayınız.
* Adamcağız kapıdan içeri girer girmez; yok " Musluk su damlatıyor," yok "
Şu dolabın kapağını bir türlü tamir etmedin, " yok " Ayakkabımı tamirciden
almayı gene mi unuttun yoksa? " demeyiniz. Bunları söylemek için, uygun bir
zamanı bekleyiniz.
* Her doğum gününüzde, evlenme yıldönümünüzde, anneler gününde, sevgililer
gününde, yılbaşında; eşinizden illâ ki bir hediye beklemeyiniz.......Bu
devirde zırt- pırt ne hediyesi öyle! Eşiniz evi nasıl geçindireceğini
düşünürken, sizin ondan ikide bir hediye beklemeniz biraz insafsızlık olur.
" Keçi can derdinde, kasap para derdinde," derler sonra. Eşiniz, " hediye
yardımı " almıyor ki devletten. Hem unutmayın ki, " Bir akçe ile, dokuz
kubbeli hamam yapılmaz" mış.
* Eşinize ikide bir; " Sigaranın külüne dikkat et,", " Onu şuraya koyma," ,
" Bunu şuraya atma," deyip durmayınız. Ağır ceza reisi gibi olmayınız.
Bırakın, adam rahat etsin evinde.
* Şu altın, gümüş merakınızdan vazgeçiniz. "Ayranı yok içmeye....." misali ;
eşiniz para sıkıntısı çekerken, bir de siz onu masrafa sokmayınız. Bu
tutkunuzu yenmeye çalışınız. Daha da olmazsa, kendinize imitasyon takılar
alınız. Herkes sarraf değil ya, kimse anlamaz.
* Bir isteğinizi on defa söyleyip, eşinizi bıktırmayınız. Nerede öyle " Lak
deyince ekmek, lık deyince su!"....Sabırlı olmayı öğreniniz.
* Eşinizi iş yerinden sık sık telefonla aramayınız. " Çok naz, aşık
usandırır" mış.
* Eşinizle birlikte iş yemeğine çıkan bayanları kıskanmayınız.
* İkide bir ekmek için, peynir için, bilmem ne için eşinizi markete zırt
pırt gönderip durmayınız.
Etraflıca düşünüp listenizi öyle hazırlayınız. Adamcağızı her gün markete
gitmek zorunda bırakmayınız.
* Eşinizin ceplerini karıştırmayınız, gömlek yakalarında ruj izi aramayınız.
* Eşinizi; izlediği dizilerdeki güzel bayanlardan, okuduğu gazetedeki yarı
çıplak bayan fotoğraflarından kıskanmayınız. Siz hiç, izlediğiniz dizideki
bir aktöre aşık oldunuz mu?......... İşte bu kadar basit!
* Doğum gününüzü arada bir unutan eşinize surat asıp durmayınız. Eşinizin,
yoğun işleri nedeniyle unutmuş olabileceğini düşününüz. Umutla bir sonra
doğum gününüzü bekleyiniz." Rüya ile hülya olmasa, züğürtlerin canı çıkar"
mış zaten. Hem hayal kurmanın kime zararı var ki!
* Ama siz kendisinin doğum gününü asla unutmayınız. Ona küçük de olsa bir
hediye alınız.
* Eşiniz tv'de maç izlerken, " Ben illâ ki magazin programı izleyeceğim,"
diye tutturmayınız. Hele hele " Bıktım senin şu futbol merakından,"
demeyiniz.
* Zaman zaman eşinize hoş sürprizler hazırlayınız. Bu konuda biraz kafa
yorunuz. Magazin programı
izleyeceğinize, güzel sürprizler hazırlama konusunda yoğunlaşınız.
* tv'de izlediğiniz güzel mankenlere, sunuculara benzemek için kilo
vereceğim diye aç gezmeyiniz. Sağlığınızı kaybedebileceğinizi
düşününüz..Unutmayın: " Komşu varlığı, koca sağlığı severmiş. " Yani, önce
sağlık!
* Arada bir eşiniz, dışarıda yemek yediğinde, arkadaşlarıyla buluştuğunda;
eve gelir gelmez " Nerde
kaldın? " diye üzerine atlamayınız. Böyle yapacağınıza; " Nasıldı yemek? İyi
vakit geçirdin mi
hayatım? " diye sorunuz.
* Eşiniz tamirat işlerinde cımbızını kırdı, bıçağınızı köreltti diye
homurdanıp durmayınız. Evde eşiniz için yedek bir cımbız, yedek bıçak, yedek
tırnak törpüsü bulundurunuz.
* Eşiniz tv izlerken dırdır edip durmayınız. Bırakın, rahat rahat izlesin.
Söylemek istediklerinizi, reklâm arasında söyleyiniz.
* Eşinizin çayını, içine şeker atıp öyle eline veriniz. Bir şeker atmakla
ölecek değilsiniz ya!
........Unutmayın, çok küçük ayrıntılar, bazen çok önemli olabilir.
* Her onarım işini eşinizden beklemeyiniz. Hiç olmazsa duy bağlamayı, conta
değiştirmeyi bari öğreniniz. Tamir et diye eşinize yalvaracağınıza, kendiniz
yapın gitsin. " Baldırımın etini yerim, gene kasaba minnet etmem," misali.
* Halıya kül döken eşinizi görmezden geliniz. Halı eşinizden daha kıymetli
değil ya !.."Kes avrat soğanın birini; malını yiyip de ölmüş var mı,"
atasözünü hatırlayınız.
* Yaramazlık, huysuzluk yapan oğlunuza kızıp, eşinize "Aynı sen!" demeyiniz.
* Evdeki eşyaların yerini ikide bir değiştirip, eşinizi şaşırtmayınız.
Eşinizin, koltuk diye sehpaya
oturmasını böylece engellemiş olursunuz.
* Eşinizi kıskanmayı bırakınız. İkide bir, " Telefonda konuştuğun o kadın
kimdi? " diye sorup durmayınız.
* Eşinizle birlikte gittiğiniz bir yerde , eşinizin başka kadınlara bakıp
bakmadığını kontrol etmeyiniz.
* Temizlik yapacağım, çamaşır yıkayacağım, ütü yapacağım diye; eşinizi ihmal
etmeyiniz. Kendinizi de ihmal etmeyiniz. Ev işleri nankör.Yap yap bitmez
Biraz da işleri oluruna bırakınız. " Yan gelip yatan da bir, k.... yırtan
da bir." nasıl olsa. Gerçekten!
* Eşinizle alışverişe çıktığınızda, zavallıyı saatlerce dolaştırıp, canından
bezdirmeyiniz. Alacağınıza kısa sürede karar vermeye çalışınız. Yazlık
alıyormuş gibi, saatlerce dolaşıp durmayınız.
* Eşinize sık sık veya arada bir " Seni seviyorum," deyiniz.
* Yeni bir giysi giydiğinizde, saçınızı kestirdiğinizde veya boyattığınızda
eşiniz sizdeki değişikliği farketmiyorsa - ki, genelde farketmezler - hiç
bozulmayınız. Kendisine gülümseyerek; " Nasıl olmuşum hayatım, beğendin mi?
" diye sorunuz.
* Eşiniz kahvaltıda, yemekte gazete okuyor; sizinle iki lâf etmiyor diye
kızmayınız. Gazetenin bir
sayfasını isteyiniz ve hemen siz de okumaya başlayınız. Böylece, eşinizin
dinlemediği bir konuşma yapmamış olursunuz.
* Eşinizin kaç numara ayakkabı giydiğini, giysilerinin kaç beden olduğunu
bir zahmet öğreniniz. Ola ki bir gün gerekebilir.
* Bütçenizin kaldırmayacağı harcamalara girmeyiniz. İçinizden , "Azıcık
aşım, kaygısız başım," deyip, kendinizi teselli ediniz... İkide bir " Şunu
alalım ! " , yok " Bunu alalım ! " diye eşinizin başını ağrıtmayınız.
Huzurunuz kaçtıktan sonra, alınan hiçbir şeyin sizi mutlu etmeyeceğini
unutmayınız. " Kan kusana, altın leğenin faydası ne!" diye kendi kendinize
sorunuz.
* Eşinizden her gün, her zaman size ilgi göstermesini; hayatınızın her zaman
günlük gülistanlık olmasını beklemeyiniz ." Alaca keçi, her zaman püsküllü
oğlak doğurmaz," demişler.
* Gittiğiniz misafirlikte, ya da size birileri geldiğinde, eşiniz
konuşurken; ağzından lâfı almayınız. Herkesle birlikte siz de eşinizi
saygıyla dinleyiniz.
* Akşamdan sonra, tv'nin kumandasını eşinize veriniz. Eşinizin, kesintisiz
maç izlemesine engel olmayınız.
* Eşinize sık sık ; " - örneğin - Osmancığım! Akşama, pişirmemi istediğin
bir yemek var mı? Sana ne pişireyim canım? " diye sorunuz.
* Eşinizin cebine gelen mesajları gizlice okumak hatasına düşmeyiniz.
Eşinize güveniniz.
* Zaman zaman saç modelinizi, saç renginizi değiştiriniz. "Alan almış, satan
satmış nasıl olsa," deyip, kendinizi bırakmayınız. Tombul, bakımsız bir
kadın olmayınız.
* Eşinizin kredi kartlarını, kimliğini, sürücü belgesini çamaşır makinesine
atmayınız. Pantolonların
ceplerini iyice boşaltmadan yıkamayınız.
* Eşinizin akrabaları geldiğinde, onları güler yüzle ağırlayınız.
Kendilerini memnun etmenin, aslında
eşinizi de memnun etmek olduğunu unutmayınız. " Hanımın hısımı gelince
oklavalar şıkır şıkır; beyin hısımı gelince dişler şıkır şıkır," atasözünün
uygulayıcısı ve doğrulayıcısı olmayınız.
* Herhangi bir nedenden dolayı eşinizle küstüğünüzde,barışmak için ilk
hareketi eşinizden beklemeyiniz. Barışma hareketini siz başlatınız. Ne
kaybedersiniz ki!
* Eşiniz sabahleyin saat kaçta evden çıkarsa çıksın, mutlaka kendisine
kahvaltı hazırlayınız. Onu güler yüzle uğurlayınız.
* Akşam eşiniz eve geldiğinde; kendisine sorunlarınızı anlatmadan önce; "
Eeeee! Bugün ne yaptın hayatım? Günün nasıl geçti? " diye sorunuz.
* Eşinize , hiçbir zaman başka kadınların aldıklarından, yaptıklarından söz
etmeyiniz. Yok " Hülya Hanım çok güzel bir takı almış", yok "Aslı'ya eşi,
evlenme yıldönümlerinde bir yüzük hediye etmiş,"
gibi. Nenize lâzım elin on koyunu, beş keçisi! Kim ne yaparsa
yapsın.....Unutmayın ki en büyük varlık,
mutluluk ve sağlıktır.
Not: Yukarıdaki önerileri ciddiye almak, uygulamak zorunda değilsiniz.Bazı
konularda herkesin doğruları farklı olabilir. Ne demiş atalarımız: "Herkesin
aklı bir olsa, sürüyü güdecek çoban bulunmaz."