Gidiyorum işte... Var mı gitme kal diyenim?

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Halime

  • ***Sen kaldırım taşlarını dize dur önüme, ben toprağa basa basa senden uzaklaşıyorum ***
  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: İsk€nd€run
  • 2695
  • +198/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Ve Birgün Bu Dünya Gül Bahçesine Dönecek..
Gidiyorum işte... Var mı gitme kal diyenim?
« : 22 Eylül 2008, 10:13:44 »

Gidiyorum işte... Var mı gitme kal diyenim?Elveda gitmeyen anılarımda yalnız kaldığım rıhtımlar
Yıkıldığım deniz, dağıldığım gökyüzü
Elveda;
İçindeki çöplükte sıcak somun kokusuyla
Ömrümün dişlerini terleten,
Yarınları hünkar sofralarına meze
İçimin boğazlanmış sancısı
Mengenede yürek acısı
Tiner, bali müptelası
Kentli sefaletin dibe vurmuş tortusu
Ela gözlü esmer çocuk

Gidiyorum işte;

Var mı yüreğimin bahar sokağında
Yüreğinizi gezdirdiğim günleri hatırlayanım?


Denizin ıslak aynasında
Okşarken üşüyen yakamozları
Kefensiz yıldız sağanağında
Yorgun dümenine ışık arayan mavnalar;
Mavi tene gülümseyecek gülüm mü kaldı?
Ömrümü rüzgarında erittiğim yıllar
İçimdeki baharı söküp aldı...

Ufkumu duvara çakarcasına
Hasreti bağrımda yakarcasına
İsyankar yanımı dağlara çarparcasına
Vakitli, vakitsiz
Gidiyorum işte.
Var mı gitme kal diyenim?
Damlası hicran dalgası
İçimdeki fırtınaları dindirebilenim
Gidiyorum işte.

 

Örselenirken koynunda, kördüğümlere bağlandığım
Yaslanırken aydınlığına, düşlerime yol aradığım
Düş yorgunu bu şehirde
Var mı yolumun kesilen damarına
Gözlerinin mendilini saranım?
Elveda;
Gözlerinde kırılmış gökkuşağı
Yedi salkım hülya, Yedikule,
Kuşlarıyla cıvıldaşan Nakkaştepe
Dizlerinde yediperçemi uğur meleği,
Yedi gül veren, yedi rüya gören yeditepe
Ve gebeşleriyle mutlu
Kibar entelleriyle ufku kesilmiş boğaz sefası
Dalga dalga pür neşe
Renk renk demlenen Bebek sahili

Elveda gitmeyen anılarımda yalnız kaldığım rıhtımlar
Yıkıldığım deniz, dağıldığım gökyüzü
Elveda;
İçindeki çöplükte sıcak somun kokusuyla
Ömrümün dişlerini terleten,
Yarınları hünkar sofralarına meze
İçimin boğazlanmış sancısı
Mengenede yürek acısı
Tiner, bali müptelası
Kentli sefaletin dibe vurmuş tortusu
Ela gözlü esmer çocuk

Gidiyorum işte;

Var mı yüreğimin bahar sokağında
Yüreğinizi gezdirdiğim günleri hatırlayanım?

Elveda;
Efkarıma hicazkar çalan kemancı
Çay haydi çal
Keşmekeş bulutlara,
Sise, dumana aldırmadan
Çal korkmadan, fasılasız sabaha kadar durmadan
Çığlıklar iki yakamda kalsın, kalacak
Gidiyorum işte;
Ellerimi iki yakasında bırakarak
Yüreğinin kabuğunda yaşayanların...

Selam sana;
Dağların kamburunda kalbime vuran güneş
Selam sana;
Gülek boğazı, Aspava yaylası
Yüreğim bugün neden Nuh demez peygamber demez
Nemrut kadar asi?

Öyle fırtınalar var ki içimde
Sisli, kirli duman, deli poyraz gibi savuracak
Aydınlanacak fabrikalarda alın teri
Selam sana;
Omzundaki ağır yükü
Ve gülmeyi unutmuş çehresiyle
Dolara bağımlı, bileşik endeksli hayatın
Yarattığı sefaletten dokuz doğuranlar.
Elveda tecritin abidesi Kızkulesi
Selam sana;
Yüreğimdeki mevsimin baharı, Diyarbekir Kalesi,
Bingöl Şeraffettin yaylası,
Zemherimin sisi Muş ovası
Selam sana;
Mağrur ve mahsun motkan damarım
Son direğim,
Dar gün dayanağım, sümbül balı
Meteris kekliği, yavan ekmeğimin katığı

Sıra sıra tütün tarlası
İçimin çığ koparan fırtınası
Yorgun toprağım
Bir yanı sürgün, vurgun, talan
Bir yanı katliam kefen kefen
Amerikan bezine sarılmış
Virjinya purosuna satılmış

Oy benim dili lal olmuş
Gözyaşları sahipsiz memleketim.

Katarından kopmuş yaralı bir kuş gibi
Özgürüm şimdi
Elveda;
Gidiyorum işte...

ŞEFİK YARDIM