Ayasofya hangi yıl müzeye çevrildi?

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Bilgecan

  • *****
  • Join Date: Oca 2013
  • Yer: İstanbul
  • 3279
  • +521/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • 1 Soru - 1 Cevap
Ayasofya hangi yıl müzeye çevrildi?
« : 10 Nisan 2013, 21:29:32 »
a ) 1936
b ) 1933
c ) 1934
d ) 1935





CEVAP: 1934


Ayasofya Camii'nin müzeye çevrilmesi ve ardındaki gerçekler


Cumhuriyet döneminde yurdumuza gelerek Ayasofya mozaikleri konusunda araştırma yapan Amerikalı ünlü Doğu bilimcisi Witimor’un, Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin 7,5 m. çapındaki levhaların altında araştırma yapmak istemesi ve araştırma sonucu mozaiklerin bulunması üzerine, Ayasofya Camisi’nin bir müze olması üzerinde fikirler, su yüzüne çıkmaya başlamıştır.

Ayasofya Camisi’nin müze olması fikri, o devrin Maarif Vekili Abidin Özmen tarafından 1933’de benimsenerek, Mustafa Kemal Atatürk’e intikal ettirilmiş, büyük kurtarıcının tasvibi alınınca, bir komisyon kurularak, gereği yapılmak üzere prosedür işletilmeye başlanmıştır.

O Dönemin Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Dr. Hâmit Zübeyr Koşay, bu satırların yazarına bizzat anlattığına göre, durum aynen şöyledir :

Maarif Vekili Abidin Özmen, Dr. Hamit Zübeyr Koşay’ı makamına çağırarak, “Ayasofya’nın Müze olması için bir gerekçe hazırla getir” der. Zira Avrupa ile temaslar başlamıştır, Balkan Paktı gündemdedir. Batıya şirin görünmemiz lâzımdır.

Dr.Koşay; İstanbul Müzeleri Genel Müdürü Aziz Ogan, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Tahsin Öz, Osman Ferid, Niyazi Kemal, E.Ogan, Nihat Bey, Ağa Ziya, Efdaluddin Beylerden meydana gelen bir komisyon kurar ve Komisyon “Ayasofya Camisinin bir ilim mabedi”, yani müze olmasına karar verir.

Dr.Koşay, Halil Ethem Eldem Beyler ile tekke ve türbelerin kapatılması esnasında, Mevlâna Türbesi ile Hacıbektaş Türbesini, verdiği raporlarla, gerekçe göstermek kaydı ile, kapatılmaktan kurtarmış ve müze olmasını temin etmiştir.

27.08.1934 tarihinde Ayasofya Camisi’nin müzeye dönüştürülmesi halinde yapılacak işleri belirten rapor şöyledir :

1. Ayasofya’nın kendisi zaten bir müzedir. Ona ilmî şeklini almış bir müze mahiyetini vermek, her şeyden önce temizliğe ve tamire bağlıdır. Bunun için ise, Witimor tarafından yeniden çıkarılmaya başlanan mozaiklerin alacağı son şekli ve bu ameliyenin binada bırakacağı izleri bilmek ve beklemek lâzımdır.

2. Şimdilik binanın dışında bozuk olan Batı cephesini sıva ve badana bakımından onarmak ve etrafındaki kapı ve pencereleri sağlam hale getirmek, nihayet dış narteksini eşya teşhirine elverişli hâle koymak bahis konusudur.

3. Bundan başka çevresinde ve ona bitişik olan kimsesizler Yurdu, kahve ve dükkân gibi harabeleri ortadan kaldırmak şarttır (Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulup, Sultan II. Bayezıt tarafından bir kat ilâvesi yapılan, Akşemsettin’in müderrislik, yani profesörlük yaptığı medrese kimsesizler Yurdu olarak zikredilmektedir.)

4. Avluyu temizlemek ve burayı bir açık müze haline getirmek gereklidir.

5. Mabedin içini müze haline koyacak mühim unsur, oraya nakledilecek ve orada sergilenecek eserlerdir. Bunlar Bizans Devrine ve Osmanlı Devrine ait olacaktır. Bizans eserleri Arkeoloji Müzesi’nde bulunan lahitler ve teşhire değer kabartmalarla, mimarî parçalar, Nur-u Osmaniye Camii avlusundaki kırmızı lahitler, Zeyrek Camii önündeki lahitler ve nihayet İstanbul’da mütemadiyen çıkacak sütun başlıkları, v.s.

6. Osmanlı eserleri ise, Türk-İslâm Eserleri Müzesi’nden alınacak, Yalnız Osmanlı Devrine ait halılar, yazılar, kitap kapları, rahleler, şamdanlar, gülâpdanlar, çekmeceler v.s. dir.

7. Ayasofya’daki yerlerinden indirilen büyük yazı levhaları çok kıymetli Türk eserleridir. Bunların Evkâf’ın istediği gibi Sultanahmet Camii’ne nakli doğru olmaz. Çünkü eserler, camiin mimarisine uyarlı değildir. Bunları Hünkâr Mahfelinin civarında tabakaların altına yerleştirmek gerekir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk, Ayasofya’ya iki defa ziyarete gelmiş ve “Ayasofya’yı müze yapıp, ilim âlemine hediye ediyoruz” başlığı ile beyanat vermiş bulunmaktadır. Atatürk’ün Ayasofya bahçesinde çekilmiş fotoğrafı da bulunmaktadır.

24 Ekim 1934 tarihinde meşhur Ayasofya Camii, ibadethanelikten çıkarılarak ilmin mabedi yapılmış ve Müzeler Genel Müdürlüğüne bağlanmıştır. Camiye ait levhalar, halılar ve diğer teberrukât eşyaları kaldırılmış ve asırlarca cami olarak hizmet veren eserin eşyaları diğer camilere dağıtılmıştır.