Alm. Ausländische Kredite, Fr. Crédits exterievr, İng. External credits.
Ülke içinde yerleşik kişi veya kuruluşlarca, ülke dışında yerleşik kişi veya kuruluşlardan sağlanan dış krediler.
Sağlanan bu krediler bağış, yardım yâhut da kredi şeklinde olmaktadır. Yardım ve kredi adı altında verilen krediler, belli bir fâiz ve geri ödeme plânına bağlandığından uygulama açısından aralarında farklılık yoktur. Ancak bağış, tanımı gereği herhangi bir ödeme planı olmayan, gerçek anlamda bir bağış niteliğindeki karşılıksız kredidir. Sağlanan dış kredilerle genellikle ülke içindeki kaynaklarla sağlanması güç olan, yatırım malzeme ve teçhizâtının finansmanı karşılanmaktadır. Dış krediler, ülkeye döviz olarak veya döviz karşılığı mal olarak gelmekte ve bu sebeple ödemeler dengesine kullanım safhasında (+), yâni olumlu etkide bulunmakta; ancak geri ödeme sırasında yine döviz olarak ödendikleri için (-), yâni olumsuz etkide bulunmaktadırlar.
Ülkemizde dış borç çeşitleri:
Ülkemizde dış borçlar, vâdeleri bakımından iki grupta incelenmektedir: Kısa vâdeli dış borçlar, orta ve uzun vâdeli dış borçlar.
II. Abdülhamit döneminde kurulmuştur. Sözcük, "Genel Borçlar" anlamına gelir. Düyun-u Umumiye kurulduğu yıldan itibaren, Osmanlı İmparatorluğu'nun ekonomik ve mali yaşamı üzerinde etkili bir rol oynamıştır.
Bir dış borcun vâdesi, kredinin anlaşma târihi ile son anapara ödeme târihi arasında geçen süredir. Eğer bu süre, bir yıla eşit veya bir yıldan az ise o kredi kısa vâdeli dış borç kapsamında ele alınmaktadır. Sürenin bir yıldan uzun olması durumunda krediler, orta ve uzun vâdeli dış borç olarak değerlendirilmektedir.
a. Kısa vâdeli dış borçlar: Milletlerarası ticârette ve mal alışverişlerinde ödeme problemlerinin ortadan kaldırılması amacıyla sağlanan krediler genelde kısa vâdeli dış borçlar kapsamında ele alınmaktadır. Yurt dışında yerleşik kişilerce Merkez Bankasında kısa vâdeli açılan kredi mektuplu döviz tevdiat hesapları, ticârî bankalarda açılan mevduatlar, kısa dönemli poliçeler, kabul kredileri (akseptanslar) ve akreditifler kısa vâdeli borçlanma araçlarından bâzılarıdır. Ayrıca ihrâcat prefinansman kredileri, banker ve kurye kredileri de kısa vâdeli dış borç kapsamına giren kredi türleridir.
b. Orta ve uzun vâdeli dış borçlar: Orta ve uzun vâdeli dış borçların en çok görülen ve alışılmış olan türleri program ve proje kredileridir. Yeniden finansman ve borç erteleme kredileri de bu gruba girer. Bu krediler, genelde, ülkenin ekonomik kalkınmasına yönelik olarak sağlanan kredilerdir. Temel amaç, kalkınmanın zorunlu kıldığı sermaye ve yatırım mallarının finansmanının sağlanmasıdır.
Program kredileri: Program kredileri, genel olarak, ikili anlaşmalarla sağlanan ve ülke içinde yerleşik ithâlâtçı kuruluşların kullanımına açık olan bir kredi türüdür. Herhangi bir projeye bağlı olmadığından proje kredilerine göre daha esnek bir yapıdadır. Mal ve hizmetlerin sâdece belli bir ülkeden ithâl edilmesi şartının bulunması durumunda, bu tür kredilere “bağlı program kredileri” adı verilmektedir. Eğer mal ve hizmetlerin belli bir ülkeden ithal edilme zorunluluğu yoksa, bu durumda krediler “bağsız program kredileri” adını almaktadırlar.
Proje kredileri: Proje kredilerinde amaç, belli bir projeye ilişkin mal ve hizmet ithâlâtının finansmanının oluşturulmasıdır. Kredilerin kullanım yöntemleri çeşitli kredilere göre değişmekle birlikte, genel olarak kullanım dönemi projenin bitiş süresine göre sınırlandırılmıştır. Proje kredilerini krediyi veren kuruluşlara göre çeşitli biçimlerde sınıflandırmak mümkündür. Eğer proje kredileri, ikili ve çok taraflı anlaşmalarla hükümetlerden sağlanıyor ise bunlara “resmî (imtiyazlı) proje kredileri” adı verilmektedir. Proje kredileri, satıcı firmalardan veya yabancı bankalardan sağlanıyor ise “ticari proje kredileri” adını almaktadırlar. İmtiyazlı proje kredilerinde, proje mâliyetinin tamâmı, sağlanan dış kredi ile karşılanırken, ticârî proje kredilerinde proje mâliyetinin ancak % 80’i veya % 85’i krediden karşılanmaktadır. Geri kalan % 15 veya % 20’lik miktar “peşinât ödemesi” (advance payment) olarak satıcı firmalara verilmektedir. Peşinât kredileri genellikle 5-6 yıl vâdeli olarak ve değişken fâizle milletlerarası para piyasalarından temin edilmektedir (Euro loans).
Proje kredilerinde borçlu, merkezi hükümet veya kamu yâhut da özel sektör kuruluşlarından biridir. Program kredilerinde kullanıcılar hemen hemen bütün ithâlâtçı kuruluşlar olabildiği halde, proje kredilerinde kullanıcı bir veya birkaç kuruluş olmaktadır. Ülkemizde son yıllarda proje kredilerinin toplam içinde payı önemli ölçüde artış göstermiştir.
Yeniden finansman ve borç erteleme kredileri: Bu krediler genellikle, mevcut olan borçların ödenmesinde ortaya çıkan riskleri azaltmak amacıyla alınan kredilerdir.
Düyun-u Umumiye (Düyun-u Umumiye-i Osmaniye Varidat-ı Muhassasa İdaresi), 1872-1939 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu'nun dış borçlarını denetleyen kurum.
Lozan Antlaşması ile, Osmanlı İmparatorluğu'nu yarı-sömürge seviyesine indiren bu kurumun vergi gelirlerini denetlemesi sona erdirildi. Sadece borçların alacaklılara paylaştırılması görevini sürdürmeye devam etti.
Bu borçlar, İmparatorluk çöktükten sonra, İmparatorluk topraklarında kurulan devletler ve Türkiye arasında paylaştırıldıysa da en büyük borç yükü Türkiye'ye verilmiştir.
Türkiye Düyun-u Umumiye' ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 1954'te ödedi bu dönemin sonunda; Fransa 1881'de Tunus'u işgal etti, İngiltere 1869'da Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla daha da değerlenen Mısır'ı uzakdoğudaki sömürgelerine giden yolun güvenliği için 1882 de işgal etti, Avusturya 1908'de Bosna Hersek'i topraklarına kattı, Girit halkı 1908'de Yunanistan'a katıldığını açıkladı, Bulgaristan 1908'de bağımsızlığını ilan etti.
Düyun-u Umumiye binası, 1897 yılında Fransız kökenli levanten mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilmiştir. Bina 1933 yılında Atatürk'ün emri ile İstanbul Lisesi'nin kullanımına verilmiştir. İstanbul Lisesi günümüzde bu binada eğitim vermeyi sürdürmektedir.
Türkiye'de dış borç tarihi
Cumhuriyet öncesi
1683 yılında Viyana Kuşatması'nın başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra Osmanlı Devleti, Karlofça Antlaşması ile toprak kaybetmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti kaybettiği toprakları geri kazanma siyaseti izlemiş; başlayan İran Savaşı, Rusya'nın denizlere serbest geçmeye çalışması Osmanlı'yı sürekli bir savaşın içinde tutmuştur. Bu esnada tüm tarım alanları ve madenler savaş bölgesi içerisinde kaldığından devlet geliri düşmüştür.
Devlet geliri düşünce vergiler artırılmıştır. Tarım ile uğraşan kesim vergiden kurtulmak için tarımı bırakarak İstanbul, Edirne, Bursa gibi büyük şehirlere göç başlamıştır.
Vergi gelirinin düşmesi, Osmanlı Devleti'nin maaş ödeme sıkıntısına düşmesine neden olmuş. Bir taraftan çalışanların tarımdan devlete kayması, bir taraftan kaybedilen topraklar nedeniyle vergi gelirlerinin düşmesi, sıkıntıları artırmıştır.
Sıkıntılar sonucunda 19. yüzyıl başlarında halktan altın ve gümüşler toplanarak, sikkeler yapılmış ve %20 değer fazlasıyla piyasaya sürülmüştür. 1839 yılında bu tedbirler yeterli gelmeyince kaime çıkarılmıştır. Kaime enflasyonist bir etki yaratmıştır.
1840 yılında mali bunalımın daha da artması ile tasarruf sahiplerininin belirli bir faiz karşılığı elindeki tahvilleri toplamak için esham kavaimi çıkarılmıştır.
İç borçlanma
ilk olarak 1788 yılında Cezayirli Hasan Paşa'dan 600.000 kuruşluk borç alınmış, arkasından sarraflardan ve zenginlerden borç istenmiştir. 1840 yılında, Galata bankerlerinden Alleon ve Baltacı’nın kurdukları İstanbul (Dersaadet) Bankası’ndan yapıldığına dair bilgiler mevcuttur. Bankanın kaynağının yabancı sermaye piyasalarından olmaması nedeniyle iç borç niteliği taşımaktadır.
Bütçe açıkları:
1841’de 4.163.000 kuruşa,
1847’de 15.263.404 kuruşa,
1848’de 38.586.642 kuruşa
1849’da da 88.998.000 kuruş
1854 yılında iç borç toplamı 15 Milyon Sterlin'e ulaşmıştır.
Dış borçlanma
1854 yılına kadar borç istemenin onur kırıcı olduğu düşünüldüğünden ve borç istenen ülkelerin Osmanlı yanlısı görünmek istememesinden borç alınamamıştır. Bu dönemde 1783'de Fas, 1788'de ise Cezayir ve Tunus borç vermeyi kabul etmemiştir.
1854 yılında Kırım Savaşı başlangıcı'nda İngiltere'den 200.000 Sterlin alınmıştır. Bu Osmanlı İmparatorluğu'nun bilinen ilk borcudur.
1854-1875 döneminde 15 sözleşme ile 127 Milyon Lira borç almıştır. Toplam Borç 239 Milyon Lira olmuştur.
1876 yılına dek almış olduğu borçları ödemede sıkıntıya düşen Osmanlı İmparatorluğu borç ve faizlerinin ödemesine, 1876 Nisan ayında son vermiştir.
Muharrem Kararnamesi ile 20 Aralık 1881’de dış borçların miktarı indirilmiş, ödeme koşulları yeniden düzenlenmiştir. Muharrem Kararnamesi’nin 15. maddesine göre, Osmanlı İmparatorluğu’nun dış borçlarını ödeyememesi sonucu, borç ödemelerini güvence altına alacak olan vergi kaynaklarının toplanması ve denetimi işlevini yürütecek olan Düyun-u Umumiye’ye bırakılmıştır.
1914 yılında savaş patlak verdiğinde Osmanlı Devleti’nin dış borcu kısa vadeli borçlar hariç 156,4 milyon Osmanlı Lirası’dır. (142 milyon sterlin).
Dış borçlar, Osmanlı Devleti çöktükten sonra, Osmanlı topraklarında kurulan devletler arasında paylaştırıldmış ve en büyük borç yükü Türkiye'ye verilmiştir. 1925 yılında Osmanlı borçlarının %67’sinin Türkiye tarafından ödenmesi kararlaştırılmıştır. Türkiye’nin payına düşen 107,5 milyon altın Osmanlı Lirası tutarındaki borcun ödenmesi için Düyun-u Umumiye İdaresi ile 13 Haziran 1928 tarihinde Paris’te bir anlaşma imzalanmıştır.
Türkiye Düyun-u Umumiye' ye olan borcunun son taksitini, ilk dış borcun alınmasından tam bir yüzyıl sonra, 25 Mayıs 1954' te ödemiştir.
Cumhuriyet sonrası
Türkiye Cumhuriyeti ilk dış borcunu 1930 yılında ABD'den 10 milyon dolar olarak almıştı.
Borcu İnönü hükümeti Türk Parasının Kıymetini koruma kanununu çıkardığı dönemde almıştı.
Aynı yılın ağustos ayında muhalefet partisi Serbest Fırka'nın kurdurulmasındaki amaçlardan biri liberal gözükerek dış yardım almaktı.
1980-1990 Dönemi
Türkiye, 24 Ocak 1980 tarihinde Ekonomik İstikrar Programı’nı uygulamaya koyarak, bu tarihe kadar izlediği temel ekonomi politikalarını tamamen değiştirmiş, daha liberal ve dışa açık politikaları yürürlüğe koymuştur. Bu politikalardan birisi, dış borçlanma ile genel olarak yatırımların arttırılmış olmasıdır.
2001-2011 Dönemi
Türkiye'nin dış borcu bu dönem içinde (2001 1.Çeyrek) 117 Milyar dolardan 306 Milyar dolara (2011 4. Çeyrek) yükselmiştir