Topkapı Sarayının üçüncü kapısı.
Saadet Kapısı, Divan-ı Hümayün’den sonra karşımıza çıkan ve Divan Avlusunun sonunda yer alıp, 2. Avludan 3. Avluya geçiş kapısıdır.
Akağalar Kapısı olarak da bilinir. Sarayın birun ve enderun denilen kısımlarını birbirinden ayırmaktadır.
Babüssaade kapısının ön kısmında mermer sütunlara dayanan bir revak vardır. Cüluslarda (Yeni padişahın tahta oturduğunda) ve ayak divanı denilen fevkalade divanlarda ve bayramlarda hükümdarla bayramlaşmalarda padişahın tahtı bu revak veya sayvanın altına kurulurdu. Buradaki bayramlaşma merasimleri Sultan Abdülaziz Hanın saltanatının ilk yıllarına kadar devam etmiştir. Sefere çıkacak serdar-ı ekreme, Sancak-ı şerifin merasimle teslimi yine bu kapı önünde gerçekleşirdi.
Babüssaade’nin iki kapısının arasında ve sağda dört-beş odalı Babüssaade Ağası (Kapı Ağası) Dairesi ve solda ise Akağalar Koğuşu vardır. Akağalar Koğuşu içinde çeşme avlusu denilen ve ocak müstahdemlerinin istirahatlerine mahsus bir teneffüs odası bulunmakta idi.
Babüssaade Ağası, Babüssaadeyi koruyan Akağaların amiri olup, sarayın en yüksek görevlilerinden idi. Bunlar, padişahın sefere çıkışında ve camiye gidişinde yanından ayrılmazlardı. On sekizinci asrın başlarında Babüssaade Ağalarının yetkileri büyük ölçüde kısılmış, emirleri altındaki ağalıklar da ellerinden alınmıştır.
Simgesel özelliği nedeniyle sarayın en önemli kapısı Bâb-üs Saade’dir.
Divan meydanı ile Enderûn okulunun ve padişah dairelerinin yer aldığı III. Avluya geçişi sağlayan bu kapı, Birun ile Enderûn’un düğüm noktası olması ve culüs, bayram gibi törenlerde padişahın bu kapının önünde oturması nedeniyle sarayda birinci derece önemli bir yeridir.
Önünde saray törenlerinin yapılacağı bu kapı ve revak bölümünün Fatih Sultan Mehmed döneminde (1451-1481) tasarlandığı ve oluştuğu, söz konusu törenlerin yüzyıllar boyunca aynı yerde yapıldığı bilinir.
Savaşa gidecek olan sadrazama Sancak-ı Hümâyûn burada törenle teslim edilirdi. Divan’ın toplantı günlerinde saraya törenle giren sadrazam tarafından önüne gelinerek selamlanması da bu kubbeli kapının Sultanın varlığını ve kudretini ifade eden sembolik bir anlam taşıdığını gösteren en belirgin davranış örneğidir.