Alm. Unterseeboot (U-Boot) (n), Fr. Sous-Marin (m), İng. Submarine.
Deniz sathının altında seyredebilen deniz vâsıtası.
Denizaltı târihi çok eski zamanlara dayanır.
Makina devrine geçilmeden önce insanoğlu su içinde dalma ve seyir yapabiliyordu. Denizaltının ilk olarak resmini çizen Leonorda da Vinci’dir. William Bourne 1580 senesinde denizaltı dizaynını gerçekleştirdi. Çok basit de olsa Cornelius Von Drebnel ilk olarak denizaltıyı tatbik sâhasına koydu. Drabnel, 1620 yılında küçük üstü kapalı bir tekne yaparak, nehrin 4-5 metre derinliğinde, yürütmeyi başardı.
1653 yılında Fransuva de Son adında bir Fransız’ın aynı biçimde bir tekne ile yaptığı başarılı denemelerden sonra, 1720 yılında Simons adında bir İngiliz daha geliştirilmiş bir tekne kullandı. Aynı yıllarda Türk mühendisleri de İstanbul’da pâdişâh Üçüncü Ahmed’in huzûrunda bir çeşit denizaltı denemesi yapmışlar ve başarılı olmuşlardır. 1776 yılında David Busnell adında bir Amerikalı, kaplumbağa adını verdiği yumurta biçiminde biri yatay biri dikey olmak üzere iki pervaneli, pervaneleri içeriden elle döndürülen bir tek kişilik denizaltısıyla denemeler yaptı. Nihâyet buharlı gemiler üzerinde yıllarca çalışmış olan Fultan Naytilus, kendi adını verdiği, gerektiğinde suya dalabilen bir buharlı denizaltı yaparak Fransız İmparatoru Birinci Napolyon’a armağan etti.
Savaş gemisi olarak ilk defâ 1887’de İspanyol J. Peral batarya ile çalışan denizaltısını yaptı. Bunu 1888’de Fransız Zede takip etti. 1902’de ise Almanlar en başarılı denizaltıyı yaptılar.
Denizaltıda dikey ve yatay olmak üzere iki hareket vardır. Denizaltıda dikey hareket:Dalma ve çıkma olarak târif edilir. Dalmak için denizaltı basınca dayanıklı sarnıçlarına su alır. Ağırlaşan denizaltı dalışa geçer. Satha tekrar çıkabilmek için alınan su dışarı atılır. Bâzı denizaltılarda ise mukâvim tekne dışında yer alan mukâvim olmayan dalma sarnıçları vardır. Denizaltılara yatay hareketi ise pervane motoru sağlar. Ayrıca yatay ve dikey hareket, ufkî ve amudî dümenlerle yönlendirilir. Modern denizaltılarda dalışı hızlandıran gemi baş tarafında yer alan burgu ufkî dümenler mevcuttur.
Ana mukâvim tekne, denizaltının dalabileceği umku (derinliği) tâyin eder. Mukâvemet denizaltı teknesinin şekli ile de ilgilidir. Dâire kesitli sigara biçimindeki denizaltı basınca dayanıklıdır. Ceviz gibi küre denizaltı daha mukâvim olup, çok derine dalabilir, ancak hidrodinamik yapı silindirik şekli ön plâna geçirmiştir. Ayrıca denizaltıda mümkün mertebe az delik olmalıdır. Buna rağmen Periskop, Anten, Şnorkel, Çıkış kaportası, Torpito kapakları gibi birçok delik vardır. Bu delikler su sızdırmaz bir şekilde kapatılır.
Mukâvim tekne dışında kule ve dalma sarnıçları vardır. Dalma sarnıçları bâzan geminin başında ve kıçında; bâzan da bütün bünyeyi yorgan gibi sararcasına yer almıştır. Her dalma sarnıcında iki delik vardır. Bir delik altta olup, dalışta su bu delikten girer. Diğer delik yukarıda olup, dalış yapılacağı vakit açılarak sarnıçtaki havanın kaçmasına yarar. Boşalan hava yerine su dolunca, denizaltı dalışa geçer. Tekrar su üstüne yükselebilmek için yukardaki delikten sarnıca bu defâ hava üflenir. Basınçlı hava sarnıçtaki suyu alt delikten dışarı atınca, denizaltı yukarı çıkar.
Denizaltının dalışı gemi pervânesine yol vererek, dümenler kullanarak hızlandırılır. Geminin su altında dengeli olarak durabilmesi için gemi içinde ayrıca suyu birbirine nakleden tirim (denge) sarnıçları vardır. Geminin aşağı yukarı hareketini hassas olarak ayarlayan bir de nazm (telâfî) sarnıçları vardır.
Klasik denizaltılar: Klasik denizaltılarda tahrik gücü olan dizel makinalar ve bunlara bağlı jeneratörler kullanılır. Jeneratörlerin ürettiği elektrik enerjisi denizaltı bataryalarını şarj (imla) etmekte ve pervâne motorunu çevirmekte kullanılır. Denizaltı dalışta iken yalnız bataryasını kullanabilir. Çünkü hava yeterli olmadığı için dizeller çalıştırılmaz. Bataryaları deşarj (tahliye) olan denizaltı tekrar satha çıkmak mecbûriyetinde kalır. Denizaltının tamâmen satha çıkmadan dizel çalıştırabilmesi için kuleden su sathına hava borusu uzatılır. Bu boruya şnorkel denir. Ayrıca periskopla da çevre incelenerek herhangi bir çatışma durumunda tedbir alınır.
Nükleer denizaltılar: Şnorkel yapmadan bir denizaltının aylarca su altında kalması mümkündür. Bu ancak denizaltıda nükleer reaktör kullanılmak sûretiyle sağlanabilir. Nükleer reaktörün yakıtı birkaç senede bir değiştirilir. Bunlardan 1958’de servise giren USS Nautilus Denizaltısı ilk nükleer denizaltıdır. Bu denizaltı uzun müddet su altında kalabildiği için kuzey kutbunu kaplayan buz tabakasının altından geçmiştir.
Nükleer denizaltılar, enerjisini su soğutmalı basınçlı nükleer reaktörlerden sağlar. Reaktörün çevresini saran basınçlı su devresi, diğer su kazanlarına girerek türbünlerde kullanılacak buharı üretir. Bu buhar hem pervane türbününü hem de elektrik jeneratör türbününü çevirir. Bu sistem, hiç hava gerektirmez. Yalnız personele gerekli olan hava kimyâsal yollarla temizlenir. Geminin su ve hava ihtiyâcı, deniz suyundan özel cihazlarla temin edilir.
Denizaltıların su üstü ve su altı seyri: Denizaltılar su üstünde iken süratli gidemezler. Bunun sebebi pervânenin su sathına yakın olması sebebiyle yeterli itme kuvveti sağlayamamasıdır. Ayrıca üst amûdî dümen tamâmen su üstündedir. Su altında hem sessiz hem de hızlı hareket mümkündür. Denizaltının, su altındaki derinlik ve rotası otomatik cihazlarla yapılır. Denizaltı otomatik seyir yaptırılamadığı vakit el kumandası ile manevra ettirilir. Denizaltılarda gürültü başlıca problemdir. Bu bakımdan makinaları çok az gürültü yaparak çalışır, pervânesi az gürültü doğuracak şekilde îmâl edilir. Elektronik cihazların hemen hepsi pasif cihazlardır. Yâni yayın yapmadan dışardan gelen sinyalleri alarak değerlendirme yaparlar. Meselâ denizaltılar peyklerden gelen sinyalleri değerlendirerek bulundukları sahanın mevkıini tesbit ederler.
Denizaltı silahları: Klasik denizaltıların silahları torpidolardır. Başlığı güdümlü mermi olan torpidolar da vardır. Bu tür torpidolarla denizaltıdan atılan torpido deniz altında bir müddet seyrettikten sonra, baş kısmındaki füzenin ateşlenmesi ile, su sathına çıkan ve satıhtaki veya havadaki hedefi vurabilir. Harpoonlu torpidolar böyledir. Bâzı denizaltılar mayın da dökebilirler. Nükleer denizaltılarda nükleer başlıklı füzeler mevcuttur. Balistik füzelerden Polaris’in menzili; 4500 km, Trident’in menzili 7000 kilometredir. Kısa mesâfeli Cruise füzeleri ise 400 km menzile sâhiptir.
Denizaltılar, hem silahları kullanmak, hem de normal seyrini yapmak için muhtelif cihazlardan istifâde eder. Dalmış bir gemi sağır ve kördür. Ancak denizaltılarda kullanılan sonar cihazı geminin su içindeki cisimleri elektronik yolla ekranda görmesini sağlar. Su içindeki cisim hareketli ise sesini yine bu cihazla duyar. Denizaltı torpidosunu ateşlemeden önce Cayro pusuladan hedefin ve kendisinin yönünü; sonardan umkunu (derinliğini) ve cinsini, parakete (hızölçer) den sürat ve daha bir çok bilgiyi alarak değerlendirmek mecbûriyetindedir. Hedefin hızı, seyir açısı, denizin tuzluluk, sıcaklık ve akıntısı da dikkate alınmaktadır. Bütün bunlara ilâveten hedef tarafından yapılan aldatıcı sinyâllerin de analiz edilmesi gerekir. Modern denizaltılarda bütün bu bilgiler merkezî kompütürde toplanarak hâfızaya önceden verilen harita, ses frekansları gibi arşiv bilgilerinin yardımı ile çok kısa zamanda analiz edilerek netîce elde edilir. Modern bir denizaltı, aynı anda denizde ve havadaki hedeflerinden bir çoğuna bünyesinde bulunan silahları aynı anda tevcih ederek onları bir anda imhâ edebilme özelliklerine sâhiptir.