İslâm memleketi. İslâm dininin hükümlerinin kânun olarak tatbik edildiği yer. Yasama, yürütme ve yargı yetkisinin Müslümânların elinde olduğu, Müslümân devlet başkanının otoritesinin kabûl edildiği, siyâsî, ekonomik ve sosyal düzenlemelerin İslâm hukukuna göre yapıldığı ülke.
Müslümanların hâkimiyetinde bulunan yerler dârülislâmdır. Müslümanlar bu yerlerde güven ve emniyet içinde yaşayarak dinî vazîfelerini yerine getirirler. İslâm mücâhidleri gayri müslimlere ait bir ülkenin herhangi bir beldesini feth ederek içinde İslâm hükümlerini icrâya başlasalar o belde dârülislâma dönüşür. Bu hususta bütün İslâm âlimleri ittifak etmişlerdir.
Fıkıh âlimlerinin yâni İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre İslâm hâkimiyetinden çıkan ülke dârülharbe dönüşür. İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerine göre ise dârülislam olan bir ülkenin darülharb olması için şu üç şartın bulunması lazımdır.
1. Dârülharb yâni kâfir memleketi olan bir ülkeye bitişik olmalıdır.
2. İçerisinde İslâm dîninin hükümleri uygulanmayıp, küfür ahkâmı icra edilmelidir.
3. İçinde daha önceden yapılan emân (güvenlik) anlaşmalarına uyan bir Müslüman veya zimmî (gayri müslim) vatandaş kalmamalıdır.
Bu üç şart tahakkuk etmedikçe bir ülke veya belde dârülharb sayılmaz.
Yukarıda yazılı olan üç şartın meydana gelmesiyle dârülharbe dönüşen bir İslâm beldesi, tekrar Müslümânlar tarafından feth edilse, daha önceki hükmüne döner, yâni dârülislâm olur.
İmâm-ı Muhammed ve İmâm-ı Ebû Yûsuf’a göre herhangi bir İslâm beldesinde küfür hükümleri icrâ edilmeğe başlandığı, Müslüman olmayan bir hükümdarın istîlâsına mârûz kaldığı takdirde dârülharb olur. Çünkü bir yerin dârülharb olması, gayri müslimlerin, İslâm hükümlerinin icrâsına mânî olması, kuvveti ve ordusu sebebiyledir. Bunları da gayri müslim hükümdârları veya hükümetleri temsil eder. Buna göre bu İslâm beldesi, başka bir İslâm beldesine bitişik de olsa dârülharb olur.
Gayri müslimlerin eline geçen İslâm şehirlerinde vâlî ve hâkimler İslâmiyetin hükümlerine göre hareket ediyorlarsa bu şehirler dârülharb olmaz, dârülislâm sayılır. Böyle şehirlerde Müslümanların seçtiği vâli, hâkim veya bunların veya cemâatin seçeceği imâm cumâ namazını kıldırır. Ancak Müslümân olmayan kimseler tarafından işgâl edilip İslâmî hükümlerin yasak edildiği yerler dârülislâm olmaktan çıkar. Nitekim, Cengiz Han Asya’daki İslâm şehirlerini alıp Müslümanları şehîd etti. Ahkâm-ı İslâmiyyeyi yasak etti. Aldığı şehirler dârülharb oldu.