Osmanlı Devletinde muhâsara edilen kaleye girmek veya düşman ordusu içine dalmak için fedâî yazılan asker.
Bunlara “serdengeçti” de denirdi. Bunlar toplu hâlde düşman ordusunun sağ, sol veya arkasından hücûm ederlerdi. Ölümü hiç düşünmeyen bu yiğitlerin hücumları pek dehşetli olur ve ekseriyâ daldıkları ordunun moralini bozar içlerine korku salarlardı. Napolyon birkaç yüz dalkılıç meydana çıktığında bunların önünde durmanın güç, mağlub olmamanın ise imkânsız olduğunu beyân eder.
Kuşatması uzayan kalelere serdengeçtiler gece merdiven kurarak yalın kılıç içeri girerler. Bütün kale efrâdına karşı gözlerini kırpmadan kılıç sallarlardı. Bunlar için şehâdet âdetâ mukadderdi. Az da olsa sağ kalanlar olurdu. Bunlar gerek kumandanları, gerekse arkadaşları tarafından çok iltifât görürlerdi. Din ve devlet için başlarını vermekten çekinmeyen bu yiğitlerin sağ kalanlarına mükâfâtlar verilir, “serdengeçti ağası” tâbiriyle hürmet gösterilirdi.
Yeniçerilerin bozulmasıyla serdengeçtiler de eski ehemmiyetini kaybettiler, ocak kaldırılınca, “dalkılıç” “serdengeçti” de kendiliğinden kalkmış oldu.
Özlüyorum Malazgird, Niğbolu ve Kosova’yı
Şimşek nallı rüzgâr atlar üstünde,
Dalkılıçlar biçerken ovayı ...
Yaşasaydım aaah öyle bir günde!