Rusya Federasyonu’na bağlı, Kafkas Sıradağlarının kuzey kanadı ve Hazar batı kıyısında yer alan muhtar bir Türk Cumhûriyeti. Coğrafî mevki bakımından 45°33’ ve 45°35’ doğu boylam dâiresi ile 41°15’ ve 45°8’ kuzey enlem dâirelerinde yer alır. Kuzey kesiminde Kalmuk ülkesi, doğusunda Hazar Denizi, güneyinde Âzerbaycan, güneybatısında Gürcistan, batısında ve kuzeybatısında Çeçenistan ve Kuzey Kafkasya ülkeleri ile çevrilidir.
Târihî geçmişi bakımından Dağıstan M.Ö. 1200 senelerine kadar uzanmakta ve ülkede çeşitli antik kültür izlerine rastlanmaktadır. Bu ülke birçok göç dalgalarının mecrası olmuştur. Özellikle 8. asırdan sonra İskit göçebelerinin bu bölgeyi etkiledikleri bilinmektedir. İslâm fetihleri, Emevîler devrinde özellikle ülkenin Derbent bölgesine kadar ulaşmış, 1455’te Timuroğulları tarafından aynı bölge fethedilmiştir. Bundan sonra Osmanlıların eline geçen ülkede İslâmiyet hızla benimsenerek yayılmıştır.
Osmanlılar, Ruslar ve İranlılar arasında asırlarca anlaşmazlık konusu olan Dağıstan, İran’da Afşarlılar Hanedanın kurucusu Nâdir Şahın öldürülmesinden sonra 1747’de Rusların eline geçti. Buna rağmen yerli emirlerin Ruslara karşı direnmesi 1818’e kadar sürdü. Bu yılda, Şemhal’den başka Dağıstan’ın bütün yerli emirleri Rusya’ya karşı direndiler. 1819’da Yermolof’un komutasındaki Rus ordusu ayaklanmayı bastırdı. Masum ve Üsmi emirliklerini ortadan kaldırdı. 1830’larda Müslümanların ileri gelenleri, Ruslara karşı cihâd îlân ettiler. Gâzi Molla ve Hamza Beyin ölümüyle bu savaşın önderliği Şeyh Şâmil’e geçti. Dağıstan halkı uzun yıllar devâm eden bu savaşlar esnâsında başlarında Şeyh Şâmil olduğu halde kendilerinden çok üstün Rus ordularına karşı kahramanlık destanları yazdılar.Kuvvetini îmânından alan bu olağanüstü karşı koyma, Çarlık Rusya’sı ordularını perişan etti. Nihayet 1859’da Şeyh Şâmil’in esir düşmesiyle Dağıstan Rusların eline geçti. Rusya 1917 ihtilâline kadar bu bölgeyi elinde tuttu. Bu târihte bağımsız bir cumhûriyet hâline gelmek isteyen Dağıstan, 1920’ye kadar iç savaş yüzünden çok zarar gördü. Nihâyet 1920’nin sonbaharında komünist rejim hâkim oldu. Aynı yıl Kasım ayında SSCB’nin üyesi hâline geldi.
1989’da Rusya’da başlayan Glasnost ve prestroika politikası ile Dağıstan’da millî ve mânevî değerlere dönüş başladı ise de bağımsızlığını îlân edemedi. Rusya Federasyonu’na bağlı özerk cumhûriyet olarak kaldı.
Dağıstan, beş coğrafî bölgeye ayrılır: Birinci bölgede Kafkas Dağları yer alır. İkinci bölgede ise 20-40 km genişliğinde bir kemer meydana getiren yükseklikleri 600-900 metreyi aşan tepeler vardır. Burada yağış oldukça fazladır. Bölge sık ormanlarla kaplıdır. Üçüncü bölge dağlarla ve Hazar Denizi kıyıları arasında uzanan 3-32 km genişliğinde bir kıyı düzlüğüdür ve genellikle kum ve deniz tortularıyla örtülüdür. Burada petrol ve tabiî gaz yatakları vardır. Dördüncü bölge, Terek Irmağı ile deltasının aşağısında alçak ve bataklık kısımdır. Toprak tuzlu ve çoraktır. Beşinci bölge Nogoy bozkırlarıdır. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan alçak tepeler ve fazla derin olmayan çukurlardan meydana gelir.
İklimi sıcak ve kurudur. Alçak bölgelerde ortalama sıcaklık ocak ayında -3,6°C, temmuz ayında 23°C civârındadır. Dağlık bölgelerde bitki örtüsü vâdi ve kanyonlarda yaprak döken ormanlardan, yüksek tepelerde çam ve huş ağacı ormanlarından daha yüksek kesimler ise Alp Çayırlarından meydana gelir. Kuma Irmağının güneyinde kalan kısım çalılarla kaplı yarı çöl bir yapıya sâhiptir.
Yüzölçümü 50.300 km2 olup, nüfûsu 1.823.000’dir. Dağıstan’da çoğunluğu Türk olmak üzere 80 kadar etnik grup vardır. Dağıstan’ın aşılması güç bir ülke olması, burasını kendi topluluklarından ayrılan aşîretlerin sığındığı insanların bir birinden uzak ve ayrı kabîleler hâlinde yaşadığı bir bölge hâline getirmiştir. Dünyânın hiçbir yerinde bu kadar etnik grup bir arada görülmemiştir. Nüfûsun % 30’u şehir ve kasabalarda yaşar. Başkenti Mahaçkale olup, diğer önemli şehirleri Derbent, Kızılyar, ve Buynaksk’tır.
Dağıstan’da birçok dil konuşulur. Bunların başında Avar, Andı, Lezgi dil grupları gelir. Ülkede yalnız bir köy halkının konuştuğu ve 200-300 âileden başka kimsenin anlamadığı diller de vardır. Hâkim dil Âzerî Türkçesidir.Resmî dil Rusçadır. Türkler aralarında ortak dil olarak Kalmuk Türkçesini kullanırlar.
Edebiyat, Dağıstan dillerinde yazılı olmaktan çok, dilden dile gelmiştir. Folklor çok zengindir.Halk türküleri üçlük ve destan gibi kısımlara ayrılır. Daha çok dînî konuları manzum olarak işler. Ayrıca halk masalları, atasözü, bilmece gibi neviler, bizimkileri andıran yazılı edebiyat, özellikle Avarlar ve Laklarda görülür. Bunlarda edebiyat 17. asırdan îtibâren başlamıştır.
Yeraltı mâdenleri bakımından çok zengin olan Dağıstan’da, kömür ve demir mâdenleri işletilmektedir.Kıyı bölgesinde doğal gaz ve petrol çıkarılmaktadır. Hızlı akan ırmaklar üzerinde hidroelektrik santralleri kurulmuştur. Şişe cam yapımı önemli bir sanâyi koludur.Halk geçimini tarımdan ve hayvancılıktan sağlar. Topraklarının ancak % 15’i tarıma elverişlidir. Tepe yamaçlarında seki biçiminde tarlalar açılmıştır. Halk çoğunlukla kışın Nogay bozkırı otlaklarında, yazın ise yüksek dağ otlaklarında oturur ve çok sayıda koyun beslenir. Tahıllardan en çok mısır ve buğday ekilir.Kıyı bölgesinde balıkçılık gelişmiştir. Ayrıca kiraz, kayısı, elma, armut, ayva ve kavun dâhil olmak üzere her çeşit sebze ve meyve yetişmektedir.
Mâden, deri, ağaç işleri, yün dokumacılığı ihraç yapılabilecek ölçüde gelişmiştir. Bakır, çelik ve gümüş işlemeciliği, ağaç ve deri nakışçılığı ve kiremitçilik meşhurdur.
Dağıstan’da ulaşım gelişmiştir. Demiryolu ile Moskova, Bakü, Astragan ve Gudermes’e bağlanır. Başlıca liman şehri, HazarDenizi kıyısında olan başşehir Mahaçkale’dir. Bütün şehirleri düzgün karayolu ile birbirine bağlıdır.