Her ebeveyn, çocuğu ile olumlu ilişkiler geliştirmek arzusu içindedir. Ve bu nedenle birtakım davranışlara başvurur. Fakat bu amaçla yaptığı davranışlar kimi zaman ebeveyni amacına ulaştırmaz. Hatta daha kötü sonuçlarla baş başa bırakır. Şöyle ki; mesela ebeveyn çocuğunu mutlu edebilme uğruna “hayır” kelimesini hayatından çıkartarak çocuğuna yaklaşır; yani çocuğunun tüm isteklerine “evet” der. Ama bir süre sonra bu çocuğun, otokontrolü olmayan disipline edilmemiş bir halde ebeveynin karşısına çıktığına şahit oluruz. Başlangıçta bu durum çok fazla sorun gibi görünmez, fakat çocuk büyüdükçe sınırını bilmemesi ve her istediğini yapmak istemesi ebeveyni zorlar, aradaki ilişkiyi bozarcasına tartışmalara neden olur. Görüldüğü gibi aradaki ilişkinin iyi olması için başlatılan çocuğun her istediğine “evet” deme girişimi ilişkiyi zamanla çok daha fazla kötüleştirdiği gibi davranışsal anlamda problemli bir çocuğun var olmasına sebep olabilir.
Yine bunun gibi birçok yetişkin, çocuklara aldıkları hediyelerle yanaşmaya çalışır. Hediye her çocuğu memnun eder. Hediyeyi alan çocuk belki o süre zarfında kendisine hediye verene de yakınlaşabilir. Fakat bu ilişkilerin olumlu olacağı anlamına gelmez. Bu duruma maruz kalan çocukların yani kendilerine sürekli bir şeyler alınarak mutlu edilmeye çalışılan çocukların ise zamanla doyumsuz olduklarını ve mutlu olmakta çok zorlandıklarını görürüz. Yine bu durumda da ebeveyn zamanla çocuğunu mutlu edebilme adına ne yapacağını bilemediği için aradaki ilişki deforme olabilir.
Çocukla olumlu ilişkiler geliştirebilmenin yolu kesinlikle çocuğa sürekli bir şeyler almak veya her dediğine “evet” demek değil. Bu yöntem geçici olarak işe yarıyor gibi görünse bile zamanla gerek çocukta ve gerekse çocukla ebeveyn arasındaki ilişkide sorunlar oluşturabilir.
Çocukla iletişimin püf noktalarını; empati kurmak yani kendimizi onun yerine koyabilmek, karşılıklı saygı oluşturabilmek, her şeye rağmen onu sevmek ve bu sevgiyi ona hissettirmek oluşturur. Ayrıca çocukla hoşça vakit geçirmek için ona özel zaman ayırmak, ona değer vermek ve sıkıntı ve sevinçlerini paylaşmak da önemli başlıkları oluşturur. Önümüzdeki haftalarda bu konuları ayrı ayrı ele alacağız:
Empati kurun
* Empati, çocuğun anlaşılabilmesi, kendisine doğru davranılabilmesi için gereklidir.
Empati sempatiyi doğurur. Gerçekten de ebeveyn empati kurabilirse çocuğuyla ilişkileri pozitif olacaktır. Empati, bireyin kendisini karşısındakinin yerine koyabilmesi anlamına gelir. Kendisini karşısındaki muhatabın yerine koyabilen birey ise kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa öyle davranacaktır. Bu da yaşanması muhtemel sorunları en aza indirir. Ebeveynlerin de bu kuralı kendilerine düstur edinmeleri çocukları ile kuracakları ilişkinin pozitif olabilmesi için oldukça önemlidir. Ebeveyn çocuğun herhangi bir davranışı karşısında kendisine şu soruyu yöneltebilmelidir: “Bu durumda bana nasıl davranılmasını isterdim?” Bu sorunun cevabını objektif bir biçimde verebildikten sonra çocuğuna yaklaşan bir ebeveyn çocuğun rahatsız olmayacağı ve dolayısıyla negatif etkilenmeyeceği davranışı seçmiş ve uygulamış olacaktır. Mesela birçok ebeveyn, çocuğunun negatif özelliklerini, şikayet babında kendisine yakın hissettiği birilerine anlatır. Aslında bu şekildeki bir davranış hem çocuktaki olumsuz davranışı çözümlemeyecek ve hem de çocukla ebeveyn arasındaki bağı zayıflatacaktır. Ebeveyn bu şekilde çocuğunun negatif özelliklerini toplum içinde anlatmak yerine empati kurabilirse bu davranışın ne kadar rahatsızlık verici olduğunu fark edecektir. Evet bir düşünsenize mesela eşiniz sizi yakın bile olsa bir tanış grubunun yanında yeriyor. Ne hisseder ve eşiniz hakkında ne düşünürdünüz? Çocuğunuzun hissedeceği veya düşüneceği de bundan çok farklı olmayacaktır. Yine çok karşılaştığım hatalı davranışlardan biri çocuğa sıklıkla hatalarını uyarı mahiyetinde hatırlatmak yanlışlığıdır. Oysa ebeveyn çocuğa sık sık uyarı gönderdiği halde çocuk çoğu zaman bu hatalı davranışı terk etmez. Bu davranış yalan söyleme davranışı da olabilir, eşyalarını toparlamama davranışı da vs. yine bu durumda da ebeveyn kendisini çocuğunun yerine koyup şu şekilde düşünebilir: “Mesela eşim bana sürekli kötü yemek yaptığımı söyleyerek uyarırsa” hoşuma gider mi ve eşimin bu yaklaşımı bende ne gibi bir etki oluşturur? Yoksa yemekleri güzel yaptığımda bunu vurgularsa mı güzel yemek yapma arzum artar? Ebeveyn empati kurarak bunun muhasebesini yapabilirse çocuğunu da uyarılarla boğmak yerine teşvik edecek ve daha başarılı kılacaktır.
Ebeveyn, “Şu an bu pozisyonda çocuğum değil de ben olsaydım bana nasıl davranılmasını isterdim?” diye düşünebilmelidir.