Bu soruyu kendinize yönelttiğinizde nasıl bir cevap veriyorsunuz? Çok değişik cevaplar verilebilir, ancak ebeveynler “annelik-babalık” duygularını yaşayabilmek için çocuklarına muhtaç olduğunu unutmamalı.
Fakat amaç ne olursa olsun hemen her ebeveynin ruhunda açıktan veya örtülü bir biçimde şekillendirdiği bir amaç vardır. “Analık veya babalık duygusunu yaşamak veya bu duyguya ihtiyaç hissetmek vardır.” Yani çocuk sahibi olunmak istenmesinin nedeni bir neslin yetişmesine katkı sağlamak da olsa, çocukları sevmek de olsa, toplumun beklentisi de olsa ortak amaç ebeveynlik duygusunu yaşamaktır. Hatta kimi zaman bazı ebeveynler tarafından biraz daha bencilce düşünülür. Şöyle ki: “İleride yalnız kalmama” düşüncesi de eklenir bu ebeveynlik arzusuna.
İşte bu noktada biraz durup düşünmenizi istiyorum. Sizler ebeveyn olma, diğer bir ifadeyle anne-baba olma gibi güzel duyguları zaman zaman sinirlendiğiniz, hatta bazen öfkenizi yenemeyip kendilerine fiziksel şiddet uyguladığınız, çok rahatlıkla bağırabildiğiniz, çevrenizdeki diğer insanlara kızdığınız halde acısını kendilerinden çıkardığınız çocuklarınız sayesinde yaşadınız ve yaşıyorsunuz. Toparlamak gerekirse çocuklarınızın doğumuyla, hatta anne rahmindeki yerlerini almalarıyla birlikte ebeveynlik coşkusu başlıyor. Sebepler dairesinde size bu ulvi duyguları yaşatan çocuklarla yaşanan olumlu münasebet ne oluyor da çocuk dünyaya geldikten ve sorunlar baş göstermeye başladıktan sonra sona eriveriyor. Ve en ufak bir sorunda, (ki çoğu zaman sorun kapsamında değerlendirilmeyen davranışlar ebeveynin sabırsızlığı nedeniyle sorunmuş gibi görünüyor). Yaşadığı bütün o güzel duyguları unutup, öfke kaynağı haline gelebiliyor. İsterseniz ebeveyn oluşunuzun size kazandırdıklarını şöyle birkaç maddede toparlamaya çalışalım.
Ebeveynliğin bireye kazandırdıkları
Şayet çocuklarınız yanınızdaysa hemen şimdi, değilse eve gidip onları gördüğünüz an lütfen bir düşünün. Ve sonra size böyle güzel ve faydalı bir armağan verdiği için önce verene teşekkürlerinizi sunun ve sonra da bu armağana zarar vermeden ve deforme etmeden bakın. Ve çocuklarımızın hangi yaşta olurlarsa olsunlar bize ihtiyaçları olduğu gibi bizlerin de hangi yaşta olursak olalım onlara ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. Başlığımızı tekrarlamak gerekirse:
“ANA-BABALIK DUYGULARINI YAŞAMAK İÇİN OCUKLARIMIZA İHTİYACIMIZ OLDUĞUNU UNUTMAYALIM.”
Her şeyden önce bireyin ve özellikle de anne olacak bireyin ruhundaki pozitif duygu ve davranışlar harekete geçer.
Birey ebeveynlik ile kazandığı bu duyguları deforme etmeyecek olursa bu duygular sebebiyle bireylerin hayata bakış açıları olumlulaşır ve bu da hayattaki bireysel başarılarına ve mutluluklarına kaynaklık eder.
Çocuk sahibi olma eşler için kuvvetli bir ortak paydadır. Eşler arası münasebet için tek şart değildir. Fakat diyaloğun kuvvetlenmesinde önemli bir paya sahiptir.
İlk günlerden itibaren yaptığı hemen her yeni davranış ebeveyn için yeni bir mutluluktur. Bu denli küçük olmasına rağmen ebeveyni bu yeni davranışlar kadar mutlu eden neredeyse ikinci bir şey yoktur.
Çocukla birlikte aile içinde düzen ve disiplin oluşumu sağlanır.
Ebeveynlik ile yeni bir rol sahibi olan birey bu rolüne zorunluluk değil de güzellik olarak bakabilirse çocukla birlikte geçirilen dakikalar (çocuk ne kadar gürültü yapsa da) birey için rahatlama seansları olur.
Ebeveynlik bireyin olgunlaşma sürecine katkı sağlar.
Psikolog Yasemin Yalçın Aktosun